Eğer eşyayı adıyla çağırmak gerekirse bizim buna “Nükleer savaş tehlikesi” dememiz gerekirdi. Ne var ki, şüyuu vukuundan beter olduğu için böyle bir kelimeyi ağzımıza almak istemedik.
Devletler arası topyekun bir savaş, hadi daha somut konuşursak, Rusya-Çin ikilisine karşı bütün emperyalist devletlerin bir savaşa girişme ihtimalleri var mı? Bu soruya yanıtımız son derece nettir: evet böyle bir ihtimal var. Üstelik, gerçekleşmesi küçümsenmeyecek derecede olan bir ihtimal.
Emperyalistler, ki bunların başında ABD ve İngiltere gelir, dünyamızı belki de yok oluşun eşiğine getirecek topyekun bir savaşı hızla hazırlıyorlar. Şüphesiz bu, bu iki haydut devletin planlarının tıkır tıkır işleyeceği; nükleer silahları da içerecek bir savaşın kaçınılmaz olduğu anlamına gelmez. Ama hazırlıkları da görmezden gelmek kendimizi aldatmak ve bu haydut devletlerin işlerini kolaylaştırmak olur.
Olayları kendi gelişim tarihleriyle bütün bir ilişkiler toplamı içinde değerlendirmesini bilmeyen darkafalılar, özellikle de “komünist” görünümlü emperyalizm muhipleri ortada duran savaş riskinin tüm kefaretini Rusya-Donesk Halk Cumhuriyeti-Lugansk Halk Cumhuriyetleri üçlüsüne yüklemeye hazırlar.
Gizli NATO-sever “komünist, sosyalist”lere göre, eğer bu güçler Ukrayna'yı faşistlerden temizlemek, iki halk cumhuriyetini faşist Ukrayna zulmünden kurtarmak; NATO dahil, emperyalist askeri güçleri uzaklaştırmak için Ukrayna'ya ve onun arkasındaki tüm emperyalistlere karşı savaşa girişmemiş olsalardı savaş tehlikesi de olmayacaktı. Bu darkafalılara göre işler bu kadar basit.
Oysa emperyalistler, faşist Ukrayna'ya açılan savaştan çok önce dünya savaşı hazırlıklarına başlamışlardı. Ukrayna'da 90'lı yıllardan itibaren başladıkları mesailerinden bahsetmiyoruz bile. Sadece 2014'ten sonra ABD-İngiltere-Fransa-Kanada-Almanya öncülüğünde başlattıkları hazırlıkları göz önünde bulundurmak dahi, gerçeği kavramak için düşünmeyi bilen birine yeter.
Yine de, dünya savaşı hazırlıkları kapsamında ABD öncülüğündeki emperyalistlerin Ukrayna'da yaptıkları devede kulak kalır. Örneğin, daha Ukrayna savaşı görünürde yok iken, İngiliz Genel Kurmay Başkanı, ki kendileri bu göreve getirilmeden önce Yugoslavya ve Afganistan kasapları arasında yer almıştı, iki yıldan fazla zaman önce şöyle demişti:
“Şu anda dünya endişe içerisinde ve belirsiz bir gidişatta yaşıyoruz. Küresel rekabet oldukça yüksek ve sahip olduğumuz risk oldukça büyük. Bunun yanında her geçen gün artan tansiyon da, yanlış hesaplamalar ve planlar yapmamıza zemin hazırlıyor. Bu durum yeni bir dünya savaşı riskini de artırıyor. Bu risklerin bilince olmamız gerek. Şu anda karşı karşıya kaldığımız en büyük risk, insanların yeni bir savaşa girmenin makul olduğunu düşünmeleridir. Geçmişi hatırlayın. Savaşa girmenin bir süreci, ritmi var. Önceki yüzyılda tansiyon arttı ve bu bazı yanlış hesaplamalara neden oldu ve sonunda da savaş çıktı.”
Şimdiki savaşta faşist Ukrayna'nın en önde gelen silah tedarikçisi hamilerinden Çekya İstihbarat Servisi, yine aynı günlerde, İngiliz Genelkurmay Başkanı'nı takip edecek şekilde, savaşa aktif olarak katılabilecek tarafların dünya görüşlerinin şekillenmekte ve kullanılabilecek teknolojik araçların aşamalar halinde belirlenmekte olduğunu rapor ediyordu.
Emperyalistlerin hazırlıkları, raporlardan ve bu raporlara uygun hareket edilmesinden ibaret de değildi. ABD emperyalizmi neredeyse bir buçuk yıl önce, yani, Ukrayna savaşı yine görünürde yok iken, kendi Hava Kuvvetleri'ne ait B-1 Lancer bombardıman uçaklarına Rusya'nın Baltık ve Karadeniz filolarının imha edilmesi görevinin provalarına başlama emri vermişti. Emir kağıt üzerinde kalmıyor; provalar hemen başlıyor.
Dört adet B-1 Lancer hemen İngiltere'ye gönderiliyor; bunlardan ikisi Karadeniz üzerinde 12 saatlik “görev icraatı” yapıyor; bu uçaklara Polonya, Romanya ve Kanada'nın savaş uçakları eşlik ediyorlar. Şimdi sıkı durun: Türk Hava Kuvvetlerine ait en az bir KC-135 uçağı da B-1'lere yakıt ikmali için havalanıyor. Hesap şu: İki B-1 Lancer bombardıman uçağı Rusya'nın Baltık Filosuna 48 uzun menzilli gemisavar füzesi (LRASM) fırlatarak filoyu tümden ortadan kaldıracak. Uçaklar kalkıyor, provalar yapılıyor.
Devam edelim.
Savaş hazırlığına yönelik bu pratik adımlardan önce (bu arada tekrar hatırlatalım ki, faşist Ukrayna'daki savaş hazırlıklarına değinmiyoruz bile), bir yılı aşkın süre önce yine bir Amerikalı general, bu sefer ABD Stratejik Komutanlığı Başkanı, Amiral Charles Richard “Rusya ve Çin ile nükleer savaş gerçek bir olasılık” diyordu. İşte bu günlerde ABD'yi “mahalle serserisi”ne benzeten Lavrov, “barış istiyorsanız savaşa hazır olun” diyordu.
Peki neden? Asıl sorulması gereken soru budur. Başını ABD'nin ve onun yanında fino köpeği gibi dolanıp duran İngiltere'nin çektiği emperyalist-kapitalist blok, kendilerinin de sonunu getirecek bir savaşı neden kışkırtıp duruyorlar?
Aslında bu sorunun yanıtının ipuçları, yukarda aktardığımız İngiliz Genelkurmay Başkanı tarafından veriliyor. Diyordu ki bu Yugoslavya ve Afganistan kasabı, “şu anda dünya endişe içerisinde.” bu cümledeki “dünya kelimesini biz emperyalist dünya diye okuyabiliriz ve hiç yanılmış olmayız. Evet, emperyalistler endişe içinde. Çünkü “küresel rekabet oldukça yüksek”, kapitalist üretim çöküş içinde bunalımdan bunalıma yuvarlanıyor; sermaye birikimi muazzam boyutlara ulaşmış ve kitlelerin sefaleti dünya ölçüsünde aynı ölçülerde. Dünya, mülksüzleştirenlerin mülksüzleştirilmesi gerektiği; bunun bir zorunluluk haline geldiği noktaya gelip dayanmış.
Dünya işçi sınıfı, sosyalizm özlemi içinde, mülksüzleştirenlerin mülksüzleştirilmesi için yer kürenin dört bir tarafında ayağa kalkmış durumda. Ayaklanmalar, isyanlar, iç savaşlar, devrimler ve devrim girişimleri biri birbiri ardı sıra sökün ediyor.
Emperyalist-kapitalist sistem bu gidişe 2001'de küresel savaşla karşılık vermek istedi. Ama amaçlarının hiç birine ulaşamadı. Aksine, özellikle 2010 yılından bu yana devrimler ve devrim girişimleri, ayaklanma ve isyanlar, sınıf çatışmaları daha da şiddetlendi. Devrimci durum, büyük bir hızla bütün dünyaya yayıldı ve her yeri etkisi altına aldı.
Bütün bu çatışmaların, ayaklanma ve isyanların ortasında yeni bir dünya doğuyor. “Belirsiz bir gidişatta yaşıyoruz” dedikleri şey budur.
Peki topyekün bir dünya savaşı kaçınılmaz mı? Elbette değil. Bir ya da bir kaç ülkede burjuva iktidarları yıkacak devrimler, ayaklanmalar emperyalistleri bir savaşı başlatmaktan alıkoyabilir.
Ya devrimler savaşı önleyecek; ya da savaşlar devrimlere yol açacak. Her iki durumda da insanlık yeni bir dünyaya uyanacak!