Tarih, günümüze kadar, bize, sosyalizme geçişin farklı biçimlerini gösterdi. 1917 Sosyalist Ekim Devrimi, Sovyetler tarafından, iktidarın ele geçirilişini; Doğu Avrupa ve Asya'da, 40'lı yılların toplumsal devrimleri, halk demokrasili iktidarı ve yüzyılın diğer devrimleri, yeni ve daha yüksek bir topluma geçişin çeşitlilik gösterebileceğini ortaya koydu. Kuşkusuz tarih, gelecekte sosyalizme geçişin yeni ve çok zengin örneklerini gösterecektir.
Sosyalizme geçişte, devrimci dönemin ürünü ve eseri olan politik geçiş biçimlerinin tüm çeşitliliğine karşın, devrimler ortak yönlere ve ortak yasalara sahiptir. İlkin, sosyalizme geçişin biçimi nasıl olursa olsun, bu geçiş ancak zora dayalı devrimle gerçekleşebilir. Burjuvazinin sınıf egemenliği ancak devrimci tarzda yıkılabilir. Ve bununla bağlantılı olarak, sosyalizme ancak proletaryanın devrimci diktatörlüğüne dayanılarak geçilebilir. Bilimsel sosyalizmin kurucuları, komünist topluma geçiş üzerine son derece net, açıklayıcı ve yön gösterici görüş ortaya koydular. Komünizmin bu konudaki literatürü ve tartışmaları yüklü ve zengindir. Dünya işçi sınıfının sınıf savaşı tarihi ve sosyalizm tarihi bu konuda büyük bir pratik yaratmıştır.
Sosyalizme geçiş biçimlerinin farklılığı, her ülkede, tarihi gelişmenin farklı oluşundan ileri gelir. Her ülkenin ekonomik gelişmesi, toplumsal ilişkileri, diğer ülkelerle karşılıklı ilişkisi ve etkileşimi, politik durumu ve sınıf savaşımının gelişimi, sosyalizme politik geçiş biçimini belirler. Ekonomik temel, son durumda, kararlaştırıcıdır. İdeolojik politik vb. üst yapı ise tarihin ileriye doğru gelişmesini kuvvetli olarak etkiler. Proletaryanın devrimci ideolojisi, toplumu dönüştürücü bir güçtür. Tüm yüzyıl boyunca süren proletaryanın dünya genelindeki sınıf savaşımı ve devrimlerin, devrimci teorinin kitleleri dönüştürmede ne denli etkin bir rol oynadığını biliyoruz. Lenin'in yapıtları, devrimci teori ve politikanın sınıf savaşında ne kadar etkin olduğunu anlamamızı sağlayan birer eğitici kaynaktır. Lenin'in eserleri, proletaryanın sınıf kavgasını yürütürken nasıl da her somut duruma göre taktik uyguladığının zengin örnekleriyle doludur.
Diyalektikçi olan Lenin, tarihsel gelişmenin somut aşamalarının ve tarihin yeni yanlarının çözümlemesine büyük önem verir. Şubat 1917'den sonra Rusya'da yeni bir somut durum doğar. Tarihin yeni bir yanı ortaya çıkar. Bolşeviklerin daha önce programlaştırdığı devrimci iktidar biçimi, öngörülen yol ve biçimde değil, tarihsel gelişme tarafından daha özgün biçimde gerçekleştirilir. Ortaya çıkan, bir taraftan burjuvazinin iktidarı, bir taraftan, bunun yanında ve ona karşıt biçimde oluşan Sovyet İktidarı. Lenin büyük bir titizlikle yeni durumun analizine girişti. Ortaya çıkan iktidar ikiliği özgün bir durumdur ve Rusya’nın o dönemki somut durumu ve diğer ülkelerle karşılıklı ilişkisi tarafından biçimlenir. İleriye doğru gelişmesinde tarih, toplumların karşısına yeni yanlarını çıkarır.
Marksistler, tarihsel gelişmenin önümüze, bir alt aşamadan bir üst aşamaya, bir alt toplumdan bir üst topluma geçişte, tahmin edilenden daha çeşitli ve zengin, daha renkli, daha özgün mücadele yolları vb. çıkarılabileceğini bilirler. Komünistler, tarihin ileriye doğru boyutlanmasının ortaya çıkaracağı yeni gelişmeleri, tarihin yeni yanlarını göz önünde tutarlar ve tutmalıdırlar. Özellikle devrimci hareketin fırtınalı yükseliş dönemlerinde, Parti mücadelesinin koşullarında elle tutulur değişimler oluşur.
Tarihin kendi istediği gibi, ya da kendi tasarımlarına göre gelişeceğini düşünenler yanılgıya düşmekten kurtulamazlar. Gelişme karşıtların mücadelesidir. Sınıflı toplumların tarihi, karşıt sosyal sınıfların mücadelesi olarak gelişir. Ama sınıflar savaşı çeşitli aşamalardan ve uğraklardan geçer. Yanılgıya düşmemek için, nesnel koşulları ve öznenin mücadelesini büyük bir ciddiyetle çözümlemeliyiz.
Marx, Engels ve Lenin'in devrimci teorisi, tarihsel gelişmeyi anlamamız için bize bir bakış ve bir irdeleme yöntemi veriyor: Diyalektik ve Tarihsel Materyalizm. Bilimsel sosyalizmin kurucuları, devrim dalgasının Batı'dan Doğu'ya kaydığını ortaya koyarken bu yöntemi değişen dünya koşullarına uyguladılar. Lenin ve diğer Marksistler, kapitalizmin tekelci kapitalizm aşamasına dönüştüğü 20.yüzyılın başında, yeni bir tarihsel dönemin başladığını çözümledi. Artık devrimler çağı başlamıştı. II. Enternasyonal'in eski parti anlayışı, sınıf savaşının yeni dönemini, devrimler çağını karşılayamazdı. Yeni tarihsel koşullarda, proletaryanın sınıf savaşı ancak yeni tip proletarya partisiyle, Leninist Parti’yle sürdürülebilir. Yeni tip parti ya da devrimi gerçekleştirme anlayışına göre örgütlenme proleter devrimler çağının en etkin gücü oldu.
Fakat zaman içinde, diyalektik anlayışın yerini mekanik ve dogmatik bir anlayış aldı. Özellikle de 20. yüzyılın ikinci yarısında, yeni tip proleter parti anlayışı, devrimci içeriğinden uzak, oportünist ve biçimsel bir hale getirildi. Bunun kaçınılmaz sonucu, devrimci mücadeleden uzaklaşan, uzlaşmacı, edilgen, gelişen sınıf kavgasına ayak uyduramayan parti ve örgütlerin ortaya çıkışı oldu.
Latin Amerika'da olsun, bu topraklarda olsun sınıf mücadelesi ancak devrimci sınıf mücadelesi olarak sonuca ulaşabildiği halde, II. Enternasyonal tarzı çalışma yürüten uzlaşmacı sosyalist hareketler devrimci olmayan dönemlerin hareket tarzında ısrar ettiler. Çalışmalarını örgütlenme, kitle partisi olma, eğitim, etkisiz politik kampanyalar vb. çerçevesinde yürütmeye devam ettiler. Onların içine düştükleri edilgenlik, sınıf işbirliği politikasının sonuçları ortaya çıkar çıkmaz, gerçek devrimci hareket, başka bir yol izledi. Devrimci dönemin mücadelesi, devrimci olmayan sınıf mücadelesi değil, devrimci sınıf mücadelesidir. Sonuç alıcı yöntemler, devrimci yöntemlerdir. Latin Amerika ülkelerinde gerilla savaşı, bu topraklarda 71 devrimci çıkışı bu anlayışla harekete geçti. Giderek devrimci mücadele yolu, en etkin, en sürükleyici ve gerçekten sonuç alıcı proleter mücadele yolu oldu. Kuşkusuz gerçek devrimci hareket ilk çıkış noktasında kalmadı. Bugün proleter devrimci sınıf hareketi çok daha nitelikli, deneyimli ve yetkindir. Burada asıl kavranması gereken proletaryanın kurtuluş kavgasında, zafere giden yolun ve mücadele biçimlerinin ne olduğunun gelişen ve değişen tarihsel koşullara dayanılarak ortaya konmasıdır.
Tarihsel materyalizm yalnızca geçmişe değil, güncel gelişmelere ve geleceğe de uygulanmalıdır. Kapitalizm sıçramalı çöküşte; kapitalizmin çöküş dinamikleri çok hızlı ilerliyor. Devrim dünyada ve bu topraklarda güncel. Dolayısıyla devrimin güncelliğinden hareket etmeyen hiçbir hareket dağılıp gitmekten kurtulamaz. Devrimci dönemde, yeni bir toplumsal devrimler çağında devrimci olmayan dönemlerin hareket biçimini sürdürenler, bu dönemde hiçbir şekilde etkin olamazlar.
Tarihsel gelişme temposu çok hızlı. Tarih, kısa tarih. Bu, şu demektir ki, yüzyılları alan gelişmeler, artık, bir yılda gerçekleşiyor. Tarihin hızlanması, yoğun olması proletaryanın yararınadır. Çünkü amacını daha kısa sürede gerçekleştirebilir. İnsanlığın bugünkü noktaya gelmesi tarihteki bir dizi değişikliğin sonucudur.
Tarihin kısa sürede büyük bir yol alması, tarihsel gelişmenin yeni yanlarının daha kısa sürede karşımıza çıkması demektir. Nesnel toplumsal gelişmelerin ve devrimci sınıf savaşını temposunun bu denli süratli olması, devrimci komünist partiyi, değişen koşulların, tarihin ortaya çıkan yeni yanlarının gerektirdiği mücadele, örgütlenme vb. yeteneğini geliştirmeye zorluyor.
Proletarya evrensel kurtuluş kavgasında, kendini tarihin çeşitli aşamalarının görevlerini yerine getirmekle sınırlandırmaz. Toplumsal varlık koşulları nedeniyle proletarya için esas sorun tarihi (dünyayı, toplumu) değiştirmektir. Böylece, proletarya tarihsel bir sınıf olarak davranır. Ama önceki tarihsel sınıflardan, insanal bir tarih oluşturma amacıyla ayrılır.
Maddi koşulların evrensel gelişme derecesi, insanal tarihin olanaklarını yaratmıştır. Güncel devrim bu olanakları, gerçeğe dönüştürecektir.
C.DAĞLI