< Yeni Bir Kalkış Noktası

 

İnsanın insan üzerinde sömürüsünün her biçimini ortadan kaldıracak proletaryanın amacı büyük bir amaçtır. Gerçekleştirilmesi, tarihin en köklü ve en büyük devrimini gerektiren böylesi büyük bir amaca, irili-ufaklı bir dizi hareketle ulaşılabilir. Dünyada gelişen ayaklanmalara, devrimlere, bu bakışla bakılmalıdır.

Büyük amaç uğruna mücadelede, öylesi anlar ortaya çıkar ki, bir eylem, bir çatışma hareketi bir bütün olarak etkiler ve onu ileri taşır. Devrimci olaylar bu açıdan da değerlendirilmeli. Devrim sırasında ise bir kaç gün, devrimin geleceğini belirler. Olaylar kendi somutunda, kendi gelişmesi, kendi hareketi içinde ele alınmalıdır.

İlerlemekte olan devrimleri kendi gelişmesi, kendi hareketi içinde ele aldığımızda, devrimler ülkelere göre şu ya da bu sorun veya olayla başlamış olsa da hepsi nesnel toplumsal hareketin yanında, sayısız olay, eylem ve çatışma tarafından oluşturulduğunu görürüz. Devrimin oluşumunu önceden, verili duruma dayanarak ve düşünsel beceri yoluyla önceden görmek gerekir. Olgular her yönüyle belirginleştikten sonra, bir görüş ortaya koymak bir teorik yetenek gerektirmiyor. Dünyada devrimci durumun uzun zamandır doğduğunu, emekle, sermaye arasında küresel iç savaşın çoktandır başladığını görmeyenlerin, bu olguların ve olguların kendi hareketinin devrimi oluşturduğunu anlamayanların, bugün patlak veren devrimler hakkında değerlendirmede bulunması, bunu yapanların düşünsel yeteneksizliklerini açıklar yalnızca.

Ayaklanma düzeyinde başkaldırı, bazı ülkelerde, devrim boyutunda. Fakat birkaç ülkeyle sınırlı değil. Küresel çapta sürüyor. Yalnızca bağımlı kapitalist ülkeleri değil, emperyalist ülkeleri de kapsıyor. Türkiye ve Kürdistan’da politik durum eskiden beri çalkantılı, çatışmalı, alt üsttür. Dolayısıyla politik durum çok hızlı değişiyor. Bu yüzden değişimin yakından izlenmesi ve tahlil edilmesi gerekiyor. Leninist Parti tarafından yapılan bu tahlil neyi gösteriyor: Olayların çok süratli olarak gelişeceğini, üst biçimlerine çıkacağını ve devrimin tüm bu olaylarda geliştiğini. Leninist Parti taktiğini devrimin hızlı gelişimine dayandırıyor. Partinin politik tutumu ve politik eyleminin niteliği tamamen devrimcidir. Yönü, hedefi, iktidarın devrimci tarzda ele geçirilmesine çevrilidir. Devrimci araç ve yöntemleri esas alır. Kitlelerin devrimci eylemlerini güçlendirir ve daha ileri taşır, yüksek biçimlerine dönüştürür. Kısacası partinin siyasetinin içeriği tutarlı devrimciliktir.

Bizim gibi ülkelerde zaferi elde etmek çok kolay fakat korumak devam ettirmek çok zordur. Sovyetler Birliği üç çeyrek asır korudu. Küba altmış yıldır koruyor. Bu başlı başına tarihi önemi olan büyük bir olaydır. Bu kapitalizm çağının sona ermesi ve yeni bir çağın, komünizm çağının başlamasıdır. Değişen gerçeklik, proletaryanın zaferini korumasının düne göre daha kolay olmasını getirmiştir. Eski toplumsal sistem her yönde sert bir çöküş içinde, toplumsal ilişkilere tam bir çürüme egemen. Çürüyen yalnızca toplumsal yapı değil, bu yapıya denk düşen ideolojik ve kültürel yapı da çürümüştür. Eski düşünce ömrünü doldurmuştur. Bu tarihi şartlarda burjuvazi üstünde kolayca zafer elde edebilir ve zaferi koruyup, sürdürmek dünkü kadar zor olmaz. Marksizm-leninizm, her toplumsal olguyu belirli bir tarihsel çerçevede ele alır. Bizde olguları kendi harekine bağlı olarak bugünkü tarihsel çerçevede ele alıyoruz.

Mücadele ne kadar güçlüklerle karşılaşırsa karşılaşsın, toplumsal gelişme ve değişim, zafer için yeni olanaklar sunmaktadır. Değişim sürekli olduğu için yeni olanakların oluşması da süreklidir. Doğru olarak değerlendirdiğimizde, artan olanaklar, zaferin olanakları haline gelebilir. Mücadelenin karşısına çıkan engellerden ve güçlüklerden sözedenler, içerdeki ve dünyadaki sınıf hareketinin yarattığı yeni olanakları yok sayıyorlar. Gerçek bir bakış açısına sahipsen, devrimi gerçekten gerçekleştirmek istiyorsan değerlendireceğin bir çok olanak var.

Devrimin güncel olduğunu anlamayanlar, aynı tarihsel dilimde ve arka arkaya patlayan toplumsal ayaklanmalar ve devrimden sonra bu gerçeği düşünmek zorunda kalacaklar. Kolombiya’daki ayaklanma bunun genişleme eğiliminde olduğunu gösteriyor. Bugün olduğu gibi daha sonra da şaşkınlığa düşmek istemiyorsanız, nesnel durumu ve sınıf savaşının gelişimini devrimci bakış açısıyla yeniden değerlendirmelisiniz.

Bunu kabul etmek, günlük olayları doğru anlamak için önemlidir. Devrimin zaferi için bir dizi eylem gerekiyor. Fakat devrimci durum, devrimin güncelliği koşullarında bir eylem, bütün mücadelenin sonuçlarını etkileyebilir. Eylemler, her koşulda böyle büyük bir etki, büyük bir yankı yaratmaz. Fakat patlayıcı toplumsal durum varsa, savaşta olduğu gibi bazı durumlarda taktik başarının stratejik zafere yol açması nasıl olanaklıysa, bir eylem devrime doğru büyüyebilir. Bu örnekler somut durumu kendi somutluğu içinde doğru tahlil etmenin ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor.

Olaylar çok hızlı ilerliyor. Anında, bir ayaklanmaya dönüşebiliyor. Komünistler, devrim için kombine bir eylemi beklerse veya tüm çalışmasını buna göre yaparsa, aniden patlayan ve kısa sürede geniş kitleleri kendine çeken ayaklanmaların dışında kalır. Kuşkusuz, kombine bir eylemin sonucu, etkisi daha büyüktür, fakat kitleler bizim hazırlıklarımıza göre değil, içinde bulundukları koşullar nedeniyle ayaklanıyorlar. Devrim deneyimleri, kombine olmayan eylemlerle de aynı sonucu alabileceğimizi bize gösteriyor. Komünistler, zafere giden yolu ilk bakışta anlamalı, eylemler başlar başlamaz işin içine dalmalıdır.

Devrimci işçilere, kadınlara, gençliğe özellikle işçi gençliğe dayanıyorsak, olaylara hızla dalar, bununla kalmaz, harekete yön verebiliriz. Genç işçiler, devrimci enerjileri, sınırsız cesaretleri ve devrimci isyancı yapıları nedeniyle burjuvaziye karşı mücadelede, devrimin vurucu güçleridir. Yakın tarihteki ayaklanmalar bunun ileri örneklerini verdi. Biz bunu Gezi’de ve 50 yıllık devrimci tarihimizin tümü boyunca gördük. Yarın daha fazlasını göreceğiz. Devrimci öğrenci gençliğin, devrimde nasıl yürekli, etkin, coşkun ve militan bir rol oynadığını söylemeye bile gerek yok. Gençliği kazanan geleceği kazanır.

Komünistleri, ilerici, devrimci işçi-emekçi ayaklanmalarının etkisinin anla sınırlı olmadığını, etkinin gelecekte de süreceğini bilirler. Bu devrimci halk ayaklanmalarının genel bir sonucudur. Yol açtığı sonuçları ve ilerisine etkileri göz önünde tutmadan, ayaklanmalara yönelik her değerlendirme, eksik değerlendirmedir. Başarı, yalnızca ilk sonuçlarla, somut kazanımlarla ölçülmez. Proletaryanın kurtuluşuna ivme katması, hareketi yeni bir noktaya taşıması, sonraki zamanlara etkisi açısıyla ölçer.

Toplumsal ayaklanmaları yalnızca yarına etkisi açısından değil devrimle bağı, devrime dönüşümü içinde de ele almak gerekiyor. Reformistler bu bağı kuramıyorlar. Çünkü canlı devrimler onların kafalarındaki tasarlanmış devrimlere uymuyor. Oysa gerçek hayatta Lübnan’da, Irak’ta ayaklanmalar devrim düzeyine ulaştı. Hareket bir halk iktidarıyla sonuçlanmadıysa da toplumsal ve politik egemen yapıyı derinden sarstı ve onu değişiklik yapmaya zorladı. Değişim, ayaklanan halk kitlelerinin damgasını taşıyor. Şili’de, Ekvator’da, Kolombiya’da kitleler devrim sloganlarıyla yürüyorlar. Fransa’da bir senedir ayaklanmayı sürdürme cesaret ve militanlığını gösteren kitleler devrim pankartları taşıyorlar.

Güncel ayaklanmaların, geçmiş toplumsal ayaklanmalarla hem ortak yönleri hem farklı yönleri var. Geçen yüzyılın ayaklanmaları -yenilgi ya da zafer- kısa sürede sonuçlanırken, bugünkü ayaklanmalar çok daha uzun sürüyor. Çoğu, aylarca sürüyor. Hatta bir yılı aşan var. Gezi Ayaklanması haftalarca sürdü. Daha önceki Tunus, Mısır, Yunanistan, İspanya çok uzun sürdü. Latin Amerika’da doksan sonrası sokak gösterileri, barikat eylemleri uzun süre devam etti. Bugün de öyle. O halde, bunun belli başlı çizgileri üzerinde durabiliriz:

Ayaklanmanın bu denli uzun sürmesinin temel etkenleri, kitlelerin yeterince örgütlü olmaması ve devrimci zora yeterince başvurmaması. Devrimci politik bilinçte tüm gelişmeye karşın halen yetersiz olması.

Kitlelerin izlediği yol, başvurduğu yöntemler, kullandıkları araçlar, ancak uzun sürede sonuç verir.

Ayaklanma her yerde hemen sonuç alamıyor, fakat, burjuvazi de hareketi kısa sürede bastıramıyor.

Ayaklanma biçimindeki hareketin uzun sürmesi, egemen gücün daha geniş teşhir olmasını, yıpranmasını, zayıf düşmesini sağlıyor. Böylece onları daha kolay, çabuk devirmenin koşullarını hazırlıyor.

Kitleler ayaklanmayı uzun süre ayakta tutacak denli devrimci, güçlü ve kararlı. Kitleler en etkin ve en güçlü oldukları anı yaşıyorlar. Devrimi, bu devrimci kitleler yapacaktır.

Ayaklanmanın hedefe ulaşması, bunda işçi sınıfının daha etkin rol oynaması ve öncülük etmesine bağlıdır.

Toplumsal ayaklanmalara, milyonların katılması ve ayaklanmaların uzun sürmesi, bugünkü toplumsal sistemin ne kadar derin bir kriz içinde olduğunu ortaya koyuyor.

Kriz içinde olan yalnızca ayaklanmanın olduğu ülkeler değil, emperyalist-kapitalist sistemin kendisi kriz içinde. İşçi sınıfının ve emekçi halkın kapitalizme karşı toplumsal başkaldırısı evrenseldir. Toplumsal olan evrenseldir. Mevcut toplumsal sistemin yerine, daha yüksek bir toplumsal sistemi geçirmeyi amaçlıyor.

Burjuvazi, eski toplumu ayakta tutmak için vahşi ve ahmakça yöntemlere başvururken, toplumsal devrim bu koşullar altında önlenemez bir güçle ilerliyor.

C.DAĞLI