Hedef Şimdi Daha Yakın
Tarihte, çağların, toplumların gelişimi ve dönüşümü daha yavaş ve uzun bir zamanı aldığı için, gelecek çağlara ulaşılmasının çok uzun bir zaman alacağı düşünülmüştür. Her şey daha kısa sürede oluşup, aşıldığına göre artık buna göre düşünülmelidir. Bu tarihin en devrimci mücadele çağında, yeni bir gelecek, gelecek çağlar, daha ileri ve yetkin bir toplum çok ilerinin sorunu değildir.
Proletaryanın toplumsal devrimleri -Ekim Devrimiyle başlayan- , tarihin en yıkıcı ve en köklü toplumsal devrimidir. Tüm toplumsal yaşamı devrimci tarzda dönüştüren yirminci yüzyıl devrimleri, sadece gerçekleştikleri sınırlarda tarihi hızlandırmakla kalmamış genel olarak dünya tarihini hızlandırmıştır. Söylemeye bile gerek yoktur ki, tarihin hızlanması, proletaryanın yararınadır. Hızlanmış tarih eşliğinde, proletarya hedefini daha kısa zamanda gerçekleştirir.
Kapitalizmden komünizme geçiş, uzun bir dönemi, bir çağın tümünü kapsar. Geçiş, çağdaş gelişme kültür ve örgütlenme düzeyi vb gelişmeler nedeniyle daha kısa bir zamanı alır. Gelişmiş koşullarda sosyalizme ve üst aşama komünizme geçiş, önceki koşullarda düşünüldüğünden daha kısa olur.
Tarihin hızlanmasının insanların yaşamı üzerinde nasıl bir etkisi olur veya oluyor? Öncelikle değişmez gibi görünen ve katılaşmış her şey çabuk değişir. İnsanlar, geçmişin etkisinden hızla kurtulur. Gerici düşünceler ve hareketler hızla zemin kaybeder. İlerici, devrimci fikirler daha çok kitleyi etkisi altına alır. Büyük kitleler, eski yaşam biçiminden tamamen kurtulmak ve yepyeni bir yaşamı inşa etmek için daha büyük bir istekle devrimci kavgaya atılırlar. İnsanlık şimdi bu noktaya varmış bulunuyor.
Kuşkusuz tarih, karşıtların mücadelesinin tarihidir. Toplumsal çıkarları gereği süreci hızlandıran taraf olduğu gibi, yeni bir topluma geçişi engelleyen, direnen, gerici konumda olan karşı-taraf da var. Yalnızca hareket yok; karşı hareket de var. Gerici konumda olan burjuva sınıf, tarihin ileriye doğru hızla ilerleyen hareketinin önüne ne kadar engel çıkarırsa çıkarsın, ne kadar taş koyarsa koysun, ilerici, devrimci hareket her engeli aşar. Bugün yeryüzü, iki sınıfın, iki hareketin kıyasıya bir kapışmasına sahne oluyor.
Proletaryanın devrimci hareketinin, proleter eylemin hedefi, toplumu yeni bir temelde yeni baştan örgütlemektir. Tarihsel gelişme bu ileri noktaya gelmiştir. Çağdaş gelişme, insanlığın kültür düzeyi, bilimin durumu, evrensel gelişme daha yüksek bir toplumsal sisteme geçişi ertelenemez, savsaklanamaz, üstünden atlanılamaz, en ivedi, en önemli ve en yaşamsal bir zorunluluk haline getirmiştir.
Yüksek bir toplumsal sisteme geçiş insanlığın geleceğine ilişkindir. İnsanlık kapitalist toplumla devam edemez. İnsanlık tarihi ancak yeni bir gelecek olarak devam edebilir. Bu demektir ki, bugünkü tarih kesikliğe uğrar. Burada toplumsal devrime başvurulur. Devrim, toplumu dönüştürmenin devrimci mücadele yoludur. Toplumda nitel bir dönüşüm oluşur. Tarih, yeni bir zeminde devam eder. Böylece tarihin sürekliliği, insanlığın geleceğinin sürdürülmesi sağlanmış olur. Burada diyalektik işler: Tarih, kesikliğin ve sürekliliğin birliğidir.
İnsanlığın ilerleyişi kapitalist toplumda tehdit altındadır. Kapitalizm, çağdaş gelişmeyle tam bir çelişki ve çatışma içinde. Yapılması gereken çağdaş gelişmeyi kapitalist niteliğinden kurtarmaktır. Bu sonuçla birlikte çağdaş gelişme her yönde yeni bir ivme kazanır, serbestçe yol alır. Gelecek çağlar, üretim araçlarının kolektif mülkiyetine dayanır. Yeni toplum, insanlar üzerinde tahakküm kurmayacak, kadın erkek ilişkilerine müdahale etmeyecek, insanlar kendi yaşamlarını kendileri düzenleyecek, özgür kişilik, özgür bireysellik gelişecektir. Nesneler insanları yönetmeyecek, insanlar nesneleri yönetecek. Bu nitelikte bir çağ önceki çağlardan temelde farklı olacaktır.
Bireycilik, kapitalist toplumda en tam, en yetkin yapısına kavuştu. Bireycilik, toplumun gelişmesiyle, toplumsallaşmış insanlıkla gerçek bir çatışma halindedir. Bireycilik tam bir çürüme içindedir. İnsanlar, ancak kolektif mülkiyet temelinde ve özgürce davranacak koşulları örgütleyerek kendi gerçek bireyselliklerini geliştirebilir.
Kadının gerçek özgürlüğü ve gerçek eşitliği, toplumun özgürlüğünün ölçütüdür. Kadınların, burjuva toplumda biçimsel eşitliği, kadınların gerçek eşitsizliğinin üstünü örten bir örtüdür. Kadınların gerçek eşitlik ve özgürlük mücadelesi, yani tam kurtuluşları uğruna verilen devrimci kavga büyük bir gelişme gösterdi. Kadın hareketi, kapitalist toplumda, bugüne kadar ulaştığı en ileri noktada bulunuyor. Bugünden yarına, daha ileri bir topluma varmayı, daha doğrusu gerçekleştirmeyi hedefleyen harekette kadınsı bir yön şimdi daha belirgin. Harekette erkek egemenliği, kadın kitlelerin ve geniş kitlelerin devrime büyük katılımının ve başarıya ulaşmasının önünde engeldir. Ama harekette kadınsı yön bariz olarak kendini gösterdiğine göre, bu büyük tarihsel hareket, kesinlikle hedefine varacaktır. Üstelik daha kısa zamanda.
Kadınlarda nasıl bir güç biriktiği, nasıl bir öfke oluştuğu, nasıl bir isyancılık ve patlayıcılık ortaya çıktığı tam anlamıyla görülmüş değil. Bu nedenle, çağımızın devrimci hareketlerinin gerçek bir analizi çok eksik olarak yapılıyor. Darkafalı çevreler, genel olarak ezilen sınıflarda ne denli büyük bir güç oluştuğunu anlamış değil. Oysa, çağın sayısız olayı ve gelişmesi, kapitalizmin ezdiği kitlelerde engin bir güç oluşturmasını beraberinde getirdi. Bazen, en ileri görüşlü olanlar bile, düşünülenden daha fazla güç biriktiğini değerlendiremiyor. Bu yüzdendir ki, devrim ellerimizin arasından akıp gidiyor. Kitleleri devrime, yeni bir çağa hazırlayan etken tek değil, yalnızca biz değiliz. Çağın nesnel akışı, nesneleşen proleter sınıf mücadelesi ve insanlığın çok zengin toplumsal pratiği olayların dünya çapında akışı ve sayısız etken çok zengin biçim ve yollarla insanları yeni olanın doğumunu gerçekleştirmeye hazırlıyor. Yetenek bu karmaşık ama kendi arasında nesnel bağıntıyı ve bütünsel gelişimi görmektir. Ya da aradaki bağıntıyı kurmaktır.
Leninist Parti bu duruma, gerek Türkiye ve Kürdistan açısından gerek dünya açısından uzun zamandır işaret ediyor, çözümlemede bulunuyor ve pratik devrimci savaşım için sonuçlar çıkarıyor. Şurası çok açıktır: Devrimci amacımızı gerçekleştirmeye hazır, büyük bir devrimci güç, devrimci bir kitle var. Devrimci kitleler, bütün zamanların en devrimci başkaldırısı içindedir. Bütün çağların en devrimci olanlarını örgütleyen ve çağımızı olaylar yönünden en zengin çağ yapan devrimci kitlelerdir. Tarihin ileriye doğru giden çarkı daha hızlı dönüyor.
Birçok ülke sosyalizme geçtiyse, bugün birçok halk, bu noktaya gelmişse, bu, proletaryanın devrimci sınıf mücadelesinin bir sonucudur. Sınıf mücadelesi kolektif bir mücadeledir. Kolektif mücadelede sayısız bireyin mücadelesi var. İktidarı ele geçirmeyi hedefleyen siyasi mücadele örgütlü bir mücadeledir. Sonuç olarak kitleler, devrime kolektif olarak hazırlandı. Devrimde sayısız insanın becerisi, yeteneği, yaratıcılığı, tarihsel girişkenliği açığa çıkar. Devrim, kolektif bir dehadır: O güne kadar gerçekleşmeyenleri gerçekleştirir, düşünülenden daha ileri gider, toprağı derinden sürer, mücadeleye atılanları dönüştürür, insanlığın yeni bir tarihsel dönemini başlatır. Toplum yeni ilkelere göre örgütlenir. İnsan yaşamında yeni ilişkiler oluşur. İnsanların, bugüne kadar yaşama geçirme koşulları bulunamamış insani tutkuları özgürce boy gösterir. Keşfedilememiş insani yönler açığa çıkar. Yaşam ilk kez, gerçek anlamda yaşanır olur.
Bugün, dünyada milyonlarca komünist, kitle içinde sosyalizm çalışması yapıyor. Önceleri, öncülerin girişimleriyle sınırlı olan bu çalışma ve pratik mücadele bugün büyük kitlelerin katıldığı günlük bir çalışma durumunda. Bugün öncülük ileri görüşlülük, keskin görüşlülük, hareketi daha yüksek doruklara çıkarmak, komünizm mücadelesini başarıya ulaştırmaktır. Kitleler, parıldayan yıldız gibi, yüksek doruklara bakarak ilerleyecektir hedefe doğru.
C.DAĞLI