Burjuva partileri, kendilerini önemli göstermek için ellerindeki tüm güç ve olanakları, propaganda araçlarını sonuna kadar kullanıyorlar. Amaç, toplumu kendi etrafında toplamak, yeniden yönetir duruma gelmek ve böylece, sınıf ayrıcalıklarının sürekli hale getirmektir. Hedefe ulaşmak için, ya aralarındaki çekişme ve sürtüşmeler abartılır; ya da yapay olarak yaratılır. Türkiye'de ve tüm kapitalist ülkelerde tüm bunlar her gün gözlerimizin önünde oluyor.

Hâlbuki bu topraklarda, yıllardır başka bir savaş sürüyor. Bu savaş emekle-sermaye arasındadır. Burjuvaziyle, kapitalizm tarafından ezilenler arasındadır. Egemen ulusla, ezilen Kürt halkı arasındadır. Bu savaş ki, açık, apaçık olarak devam ediyor ve gün gün genişliyor. Tekelci sermaye ve siyasi iktidar tam da bu savaşı kazanmak için, kitleleri yanına çekme çabasında, istediği sonucu almak için, baskı ve terör başta olmak üzere, her tür yol ve yönteme başvuruyor.

Burjuva iktidar ve muhalefet partileri, çabalarında yalnız değiller. Geri kitlelerin desteğini alıyorlar. Egemenler her zaman, halk kitlelerinin en geri kesiminin zayıflıklarından, aldanma ve kanma özelliklerinden, bilinçsizliklerinden yararlandılar. Ki geri kitleler eğitimsizliklerini, cehaletlerini kendileri yaratmadı. Ama içinde bulundukları durum, kendilerinin ezenlere karşı harekete geçmelerini engelledi, geciktirdi.

Durum artık değişiyor. İçinde bulundukları toplumsal koşulların kapitalist sınıfla karşıtlık içinde olması, yoğunlaşan sınıf kavgası ve genel başkaldırının yarattığı etki, toplumun en geri kesimini bile uyandırıyor, sarsıyor ve harekete geçmesini sağlıyor. Bu yüzden, burjuva sınıf partileri, insanları yanlarına çekmek için, daha fazla iki yüzlülüğe, yalan ve demagojiye başvurmak zorunda kalıyorlar.

Burjuva düzen partileri, kitle desteğini almak için, başka bir yerden daha yararlanıyorlar. Yasal sol partiler, düzen güçlerine destek olmak için birbirleriyle yarış içindeler. Onlar bunu “hoşgörü” için yapıyorlar. Tüm toplumsal güçlerle barış içinde olmak amacıyla yapıyorlar. Yaptıklarının anlamı, emekçi halk için daha iyi koşullar sağlamak üzere, varolan toplumsal düzenin devam etmesidir. Oysa ki, sermayenin güçlenmesi oranında, emekçileri bekleyen daha derin bir sefalettir. Sermaye büyüdükçe, emekçi yığınlar daha çok eziliyor. Ezilenlerin temsilcilerinin görevi, bazı iyileştirmeler uğruna, en kritik anda yönetici sınıfı ve partilerini desteklemek değil, en kritik durumdan yararlanıp, burjuvaziyi devirmek olmalıdır.

Gerçek mücadele, yeni dünya ile eski dünya arasındadır. Çağımızı etkileyen asıl kavga budur. Bu kavga kavga, sınıflar ilişkisinin, uluslararası politik alanın tüm görünümünü, günlük kapışmanın her anını etkiliyor. Uluslararası burjuvazi her adımını, yeni dünya uğruna savaşımın yarattığı devrimci ortamda atmak zorunda kalıyor.

Yeni bir dünyanın doğuşu, insanlık tarihinde yeni bir tarihsel dönemin başlamasıdır. Burjuva siyaset, tam da yeni bir dünyaya gidiş gerçeğini gözlerden saklamak için, insanların tüm dikkatini kendine yöneltiyor.

Burjuva partileri kendi aralarında ne kadar kapışsa da, bütün politikaların içeriği aynıdır, burjuvadır. Aralarındaki farklılıklar özsel değildir. Çünkü özsel olarak kapitalist toplumdan beslenirler ve bu topluma hizmet ederler. Hepsi de tekelci sermaye partileridir. Dolayısıyla onların programını gerçekleştirmeyi kendilerine amaç edinmişlerdir. Hepsi de, aralarındaki tüm sürtüşmelere karşın, işçi sınıfı ve emekçi halkın devrimci savaşı karşısında düzen partisidir. Her devrimci, her sınıf bilinçli işçi bu gerçeği Türkiye ve Kürdistan sınıf mücadelesi tarihine, ezilen ve sömürülenlerin faşizme ve sermaye karşı verdiği devrimci mücadelenin deneyimlerine bakarak görebilir. Son yarım yüzyılın büyük sınıf savaşına bakın bunu çok net olarak anlayabilirsiniz. Toplum iki sınıf, iki güç, iki dünya ve dolayısıyla iki program etrafında toplanıyor.

Biçimi belirleyen içeriktir. Burjuva partilerin programının içeriği kapitalizmdir. Burjuva toplumsal doğaları gereği hepsi de programda kapitalist içeriği yansıtmak zorundalar. Onların programından tamamen farklı, sadece farklı olmayan, aynı zamanda karşıt olan işçi sınıfının devrim ve komünizm programıdır. İşçi sınıfının kurtuluş programı, kapitalist toplumsal sistemin yıkılmasını, toplumun yeniden devrimci kuruluşunu hedefler. Dolayısıyla, gerçekte, toplum sınıfları, sınıfsal doğalarına göre, iki temel sınıf ve iki temel ve karşıt programlar etrafında toplanır. Emekçi sınıf, burjuva partilerin ardında oradan oraya sürüklenmek istemiyorsa, kendi devrim programı için dövüşmelidir. Kapitalizmin ezdiği halk kitlelerinin kurtuluşu için dövüşmelidir. İşçi sınıfı yeni bir dünya dövüşmelidir.

Emekçileri, burjuvaziyle ya da burjuva partileriyle bir araya getiren her proje, işçilerin sınıf kavgasını engellemeyi, en azından yumuşatmayı hedefler. Sınıf uzlaşmacı projelerin sahibi olan her sendika ya da politik hareket, emekçilerin sınıf kavgasının karşısında, kapitalist sınıfın yanında yer almış olur. İşçi sınıfı, dünyayı değiştirecek devrimci bir güç durumuna gelmek istiyorsa, burjuva güçler karşısında bağımsız davranmakla yetinmemeli, küçük burjuva sosyalist hareketlerle de yolunu ayırmalıdır. İşçiler, her toplumsal olay ve harekette kendi bağımsız ve devrimci sınıf çizgisini takip ederse halkın ve devrimin önderi durumuna gelir.

Kendince çeşitli gerekçeler getirerek, kitleleri kapitalistlerin sınıf partilerinin ardına takan siyasi hareketler anlamalıdır ki, kapitalizme içkin çelişkilerin, kapitalizm çerçevesinde çözümü yoktur. Kapitalizmin çelişkileri ancak karşıtların birliğine, emekle sermayenin birliğine dayanan toplumsal sistemin yıkılmasıyla çözülür. Ancak komünist nitelik kazanan bir hareket kapitalizmin içsel çelişkilerini çözebilir. Aralarında uzlaşmaz çelişki olan karşıt sınıfların birliğine dayanan eski topluma ancak bir devrim son verebilir.

Bazı burjuva güçleri ve partileri “demokratik bir ortam” adına destekleyenler bilmelidir ki, demokrasi ancak, egemen olana, egemen kapitalist sınıfa, kapitalist toplumsal sisteme karşı verilen devrimci mücadeleyle sağlanır. Kapitalizmin egemen olduğu toplumda, demokrasi, anti-kapitalist içeriklidir. Demokrasi mücadelesi, sosyalizm mücadelesine bağlanmalıdır. Bütünlüklü olarak söyleyelim: bu halk demokrasisi ve sosyalizm mücadelesidir. Bu, bir devrim mücadelesidir, yani burjuva egemenliğin devrilmesi mücadelesidir.

İşçiler için, toplumsal kurtuluş programı oluşturmak önemli bir adımdır, fakat soyut belirlemeler kurtuluş getirmez. Hedefe hangi yöntemle ya da mücadele tarzıyla gidileceğinin de ortaya konması gerekiyor. İşçiler, işçilerin devrimci partisi, dünya proletaryasının 100 yıllık büyük deneyimiyle doğrulanmış yöntemleriyle, devrimci mücadele yoluyla, kapitalistlerin sınıf egemenliğinin devrimci tarzda devrilmesiyle varacaklar kurtuluşa.

Uzlaşmacı sosyalistler, yasalcı sol partiler de kendi yollarından giderek kurtuluşa varacaklarını, yani kapitalist sınıfla anlaşma vb içinde hareket ederek sonuç alacaklarını söylüyorlar, fakat, oportünist ve reformist yöntemlerin başarılı olmasının dayanakları yoktur. Emeğin, kapitalizmin zincirlerinden kurtulması ancak devrimci tarzda devrimci işçi partisinin yöntemleriyle sağlanır.

İşçi sınıfı partisinin yöntemlerinin tarihsel önemi ortada. Bütün kıtalarda milyonlar bu yöntemlerle ayağa kaldırıldı. Devrimci çağ bu yöntemlerle başladı. Kapitalizmden sosyalizme işçi sınıfı partisinin devrimci yöntemleriyle geçildi. Sınıf savaşımı ve sosyalizm tarihinin büyük pratiğinin sonuçları apaçık: Dünya, toplumsal devrim yöntemi ile dönüşebilir. Oportünist yol ve yöntemler bugünkü dünyanın sınırlarını aşmaz, devrimci işçi sınıfı partisi yöntemleri, bu sınırların ötesine, emeğin evrensel kurtuluşuna götürür.

Burjuva sınıfların ötesine proleter ateşlilik olmadan, devrimci aşırılıklara başvurulmadan geçilemez. Böylesi toplumun köklü olarak dönüşümünü gerçekleştiren tarihsel bir hareket, isyancılığı sönmüş, burjuvaziye karşı uzlaşmaz devrimci kavgadan geriye düşmüş insanlarla gerçekleşmez. Kitlelerin devrimci enerjisi, devrimci ateşliliği sonuna kadar devrimci yöntemlere dayalı mücadeleyle harekete geçirilir.

Bugüne değin, kapitalizme başkaldıran, devrimi başarıya ulaştıran işçiler, başeğmez ve devrim ateşi taşıyan işçilerdir.

C.DAĞLI