Bolivya’nın dağlarında büyük ve onurlu bir yürüyüşe çıkmıştı. Bir köy okulunda yaralı şekilde yatarken onu kurşuna dizdiler tam 45 yıl önce bugün. Bu uzun özgürlük yürüyüşünde, yüreği ve inancıyla bizimle hala.
Ölümsüzleştikten sonra dünyanın dört bir yanında Cheleşmek hızlıca yayıldı. Avrupa’da yayılan öğrenci hareketlerinin temel sloganı “Che yaşıyor” du. Che, yarattıkları ve dünya devrim hareketine kattıkları ile sembolleşmişti. Afrika’da, Latinler’de, Avrupa’da, Türkiye ve Kürdistan’da...
Savaş nidasıdır. Kararlılık, cesaret, yaratıcılık ve yeni insandır.
Şimdi yeni Cheler yaratma zamanı! Dünya hızla bir devrime koşarken Che gibi cesur, tehlike karşısında yılmayan, devrimin zaferi için gecesini gündüzü katacak, çevresindeki insanlara ilham verecek, en zor durumlarda görev ve sorumluluk alacak kadroların devrimi zafer taşıma zamanı. Dünyanın dört bir yanında yükselen devrimin ayak sesleri bizleri bu tarihsel görevi omuzlamaya çağırıyor.
“21 yüzyıl Che yüzyılı olacak” diyen Leninistlerin, bu öngörülerinde ne kadar haklı oldukları yaşam tarafından kanıtlandı. 21. yüzyılın ayaklanmalar ve devrimler yüzyılı olacağını 2000 li yılların başında dile getirdi Leninistler. Yüzyılın ilk çeyreği tamamlanmadan bu görüşler yaşam tarafından ete kemiğe büründürülmüş durumda. Emperyalist-kapitalist sisteme karşı Che gibi pes etmeden savaşmanın, mücadele etme zamanı.
Che “en kötüsü de ne biliyor musun, kendine yenilemek, pes etmek” diyordu. O bir insanın en başta kendisiyle savaşması gerektiğinin farkındaydı. Hastalığı inandıklarını yaşama geçirmesine engel olmadı. Astım krizleri yaşadığında büyük bir irade ortaya koyarak yürümeye devam etti. O hiç bir zorluk karşısında pes etmeden, emin adımlarla sürekli ilerledi. Attığı adımların ölümle sonuçlanacağını bildiği halde kendi duruşundan ve ilkelerinden vazgeçmedi. Şimdi her Leninist kadronun bu inanç irade ile devrime sarılma zamanıdır. “O inançları doğrulamak uğruna postunu tehlikeye” atanların başındaydı. Fidel, ölümünden sonra Che için Havana Devrim Meydanı’nda yaptığı konuşma sırasında “gerillacı olarak bir tek Aşil topuğu vardı tehlikeyi küçümserdi” diyor.
demek çünkü Che ayaklanma devrim demektir. Che sarsılmaz bir inanç cesaret demektir kararlılıktır, mücadeleciliktir bütün dünya emekçi halkları nezdinde bu böyledir. Che tek başına devrimle özdeşleşmiş birisidir
günümüz koşullarında ayaklanmalar yüzyılı dünyanın her yerinde devrim ateşini tutuşturuyor. Dünya hızla büyük değişimler içine girmiş durumda. Bu yangını zafere taşımak için onun gibi kararlı cesur militan ve korkusuzca ileri yürümek her Leninistin hedefi olmalıdır. “Peşinden gidecek cesaretin varsa bütün hayaller gerçek olabilir” diyordu. O hayal ettiği dünya için canla başla hiç durmadan çalıştı ve çok az insanın yarattığı devrimci bir değer yarattı.
“Che Yüzyılı” diyerek anlatmak istediğimiz en temel nokta budur. Ayaklanmalar yüzyılı içinde olduğumuzdur. Tarih hep ileriye doğru hareket ederken bizler bu süreci hızlandırmak için hazırlıklarımızı yapmalıyız. Tarih hızla devrime sosyalizme akıyor. Dünyanın her kıtasında yaşanan devrimler, ayaklanmalar genişleyerek her yayılıyor. Che Yüzyılı Ortadoğu’dan Latinlere kadar bize ışık tutmaya devam ediyor.
Che, Küba devrimi zafere ulaştıktan sonra bununla yetinmiyor. Yeni devrimlere önderlik etmek için çok zorlu bir yolu seçiyor. Bir konuşmasında söylediği gibi, “İki, üç, daha fazla Vietnam” yaratmak için yola çıkıyor. Söylemenin yeterli olmadığı, söylediğimiz şeyler pratik olarak yapmak için cesaretli çıkışlar gerektiği bilinciyle çıktı Bolivya dağlarına.
Che’nin yarattığı değerlerin yeni örneklerini yaratmak gelecek için önemlidir. Che’yi yaşatmak her devrimcinin ilk görevlerinden biri olmalıdır. Çünkü Che’yi yaşatmak bugünkü gelişen devrimi zafere taşımak için tüm gücümüzle çalışmak demektir. Onun gibi özverili ve fedakarca çalışmaktır.
Che bulunduğu yerde devrimim sorunları için kafa yordu; bıkmadan, usanmadan, yorulmadan, her türlü soruna karşı amansızca savaştı.
Che’yi anlamak onu taklit etmek değildir. O Marksist-Leninist düşünceyi bir eylem kılavuzu olarak, pratiğin içinden geçerek, devrimin içinde öğrendi ve öğretti. Onu savaşçı yönleriyle, imkansızlığa karşı cesaretiyle, devrime ve sosyalizme bağlılığıyla anlamalı ve yaşatmalıyız. Ve en önemlisi devrimin yeni insanı yaratma çabası için sarf ettiği çaba ile anmalıyız.
Burjuvazi tarihteki büyük devrimcilerin devrimci özünü boşaltmak için uğraşmıştır. Büyük devrimcileri öldürmekle onların yarattığı değerleri sonsuza kadar yaşayacağını bilen burjuvazi devrimci özlerini boşaltmak için uğraşmıştır. Tıpkı ülkemizde Denizler için yapılan gibi. Yaşamın her anında devrimin beyni ve işçisi olarak yaşayan Che, ölümsüzleştiği ana kadar devrimin cisimleşmiş hali oldu. Yüreği her daim devrim için çarpan bu yiğit savaşçıyı anlamak şimdi her zaman daha fazla anlam taşıyor.
Che düşünce ve eylemiyle şaşmaz bir bütündü. O fabrikada işçi, cephede komutan... görev neyse şartsız kabul eden bir sıra neferi, komünist bir işçidir. Proletarya enternasyonalizminin en aşılmaz örneklerinden birini yaratmıştır.
Bir çok noktadan enternasyonalizm üzerine inşa edilen Küba devrimi bu konuda en iyi ve en güzel örnekleri verendi. Küba devrimi daha tam ayakları üzerine oturmamışken ve birçok saldırı ile karşı karşıyayken Cezayir devrimine lojistikten tutalım silaha kadar bir çok alanda yardım etmekten kaçınmadı. Afrika emekçi halkları ayaklanırken, Küba onların yanındaydı. Bu ülkelere silah ve teknik ekipman göndererek devrimci örgütlere destek verdi. Bu destekleri örgütleyen ve başında bulunan Che’ydi. Che nasıl Küba’da savaştıysa, Kongo’da savaşın içinde bulunarak enternasyonal dayanışmanın nasıl olması gerektiğini gösterdi. Ezilen bir halkla gerçek devrimci dayanışmanın ancak o halkla birlikte göğüs göğüse, yan yana aynı mevzide ortak düşmana savaşılarak gerçekleşebileceğini kendi pratiğiyle gösterdi.
Bir konuşmasında “Sorunun ezilen halklara başarı dilemek değil onların yazgısını paylaşmak zafere veya ölüme onlarla birlikte omuz omuza yürümektir” diyordu. Bu anlayışıyla yaşadı ve geride bizlere büyük bir devrimci miras bıraktı.
“Che bir gerillacılığın sanatçısı olarak halkla birlikte savaşıp halkla birlikte zafere ulaştığında artık bir komutandı”. (Yeni İnsan, sy 23) Bu sözleri söyleyen Vefa yoldaş, Che’nin yaratmak istediği yeni insana tamamlanmamış eser olarak bakıyordu. Devrimimizin yeni insanları yaşamı boyunca Vaz gibi, Che gibi, devrimin işçisi Vefa yoldaş gibi, ezilen halkların yanında omuz omuza aynı mevzide savaşan ve ölümsüzleşen Sinan ve Taylan yoldaş gibi, bir ömür sürecek zorlu yolculuğu göğüsleyecektir.
Yaşamında merkezinde olan ve inanılmaz derin izler bırakan Fidel ve Küba halkından ayrıldığında, ruhundan büyük bir parçayı geride bırakarak yola koyulmuştu. Veda mektubunda Küba halkına ve Fidel’e bağlılığı anlatan dizileri şu şekilde açıklıyordu: “Başka gökler altında son saatim geldiğinde benim son düşüncem bu halk ve özellikle sen olacaksın.”
Che, dünya genelinde ve özelikle ülkelerimizde uzun süredir unutturulmaya çalışılan bir özü, zora dayalı devrim anlayışını savunmak ve silahlı mücadeleye hak ettiği değeri vermek yoluyla da önemli bir görevi yerine getirmiştir.
Che Küba dahil dünyanın farklı bölgelerinde emperyalist kapitalist sisteme karşı savaştı. Yaşadıkları ve elde ettiği deneyimlerden yola çıkararak düşüncelerini şöyle açıklıyordu. “Kurtuluş uğruna mücadele eden halklar için tek çözümün silahlı savaş olduğuna inanıyorum.” Zora dayalı devrim ve onun aracı olarak silahlı mücadele dışında emperyalist-kapitalist sisteme karşı zafer elde edilemeyeceğini Marksist-Leninist bir bakış açısıyla dile getiren Che, doktor çantası ve silah kutusu arasında tercih yaparken tereddüt etmeden silah kutusunu omuzlamıştı. Che bütün yaşamı boyunca reformist ahmaklığa karşı savaşmıştır. O devrimcinin görevinin devrim yapmak olduğunu, bunun yolunun da zora dayalı bir devrimden geçtiğini söylemiş ve bunun için bütün engelleri aşarak korkusuzca ileri atılmakta bir an bile tereddüt etmeden yaşamıştı.
Şimdi onun izinde her zamankinden daha fazla gerçekçi olup imkansızı isteme zamanı. Şimdi Cheleşme zamanı.