Büyük tartışmaların ardından yeni eğitim öğretim dönemi geldi çattı. Uzaktan eğitim mi yüzyüze eğitim mi tartışmaları sürüp gitti yaz boyunca.
Okullar eğitime hazır mı, çocukları virüsten korumak için okulların alt yapısı hazır mı, özel okulların çıkarları için mi açılıyor okullar soruları uzayıp giderken, çözüm, en azından bir süre için, “uzaktan eğitim” ile bulundu.
Bahar aylarında pandemiden dolayı okullar kapanırken, EBA adı verilen uzaktan eğitim sistemi geliştirmişti Milli Eğitim Bakanlığı. Televizyon üzerinden de takip edilebilecekti dersler. Apar topar başlatılan sistem, altyapı yetersizliği, onaylanmayan içerikler vs çok çeşitli sorunlarla başlamıştı. Yeni eğitim-öğretim dönemi başlıyor -özel okullarda başladı bile- ancak sorunlar hala orta yerde duruyor.
Milli Eğitim Bakanı Eylül'ün ilk haftasında, yüzyüze eğitimin şartlarını duyurdu. Her sınıf gruplara bölünecek, haftanın belirli günleri birkaç saat ders yapacak. Kalan günler ise uzaktan eğitim...
Bu hemen en büyük soruyu, sorunu akla getiriyor: Uzaktan eğitim için öğrenciler bilgisayar ve internete nasıl ulaşacak?
Türkiye’de ilk ve ortaöğretim öğrencilerinin %30’unun internete erişimi yok!.. İnternet ve bilgisayar erişimi olanlar için de, pek çok ailede birden fazla öğrenci olduğunu hesaba katmak gerekiyor. Ve dünya üzerinde, en yavaş ve en pahalı interneti kullanan ülkelerden biri olduğumuzu da... Dersleri takip edebilmek için de öğrenci başına ortalama aylık 40gb internet gerekli. Buna öğrencinin yapacağı araştırmaları, ödevleri, çalışmaları yahut dinleyeceği müzik ve izleyeceği videoları eklemiyoruz bile...
Ülkemizde bilgisayar sahibi olanların sayısı %67, evden internet erişim olanağı %74... İlköğretim ve ortaöğretim düzeyinde 18 milyon öğrenci var ve bunların %30’unun internet bağlantısı yok...
Emekli bir kadın, uzaktan eğitime başlayan torunlarının durumunu anlatıyor. Ve söyledikleri, bu sıralanan sorunların pratikte karşımıza nasıl çıktığını, çıkacağını gösteriyor:
“Biri anaokuluna diğeri ortaokula başlayan iki torunum var ve haftanın beş günü yaklaşık 8'er saat online eğitim görüyorlar. Anne babaları ise doğal olarak hafta içi işe gidiyorlar. Benim evimde sabit internet yok, kendi evlerine de yeni taşındıkları için henüz internetleri bağlanmadı. Sadece anne babalarının ve benim telefonumun internetleri var onlar da limitli ve yavaş. İki kardeş birden eğitim görüyorlar, ancak sadece birine bilgisayar var, diğerine ödünç bulduk. Ve haftanın günlerini sabit interneti olan akrabalara bölüştürdük çocukların eğitimi aksamasın diye. Bizim en azından bunu yapacak imkanlarımız var. Ancak hiç bilgisayarı, laptopu olmayan aileler var.”
Bu devirde bilgisayarı ya da interneti olmayan ailelerin varlığı komik geliyorsa eğer, birkaç hafta önce Milli Eğitim Bakanı'nın kırsal kesimlerde, mevsimlik tarım işçilerinin çocuklarının yanına gidişini bir hatırlayalım...
Önce bir parantez açalım burada... Söz konusu mevsimlik tarım işçileri, daha doğrusu tarım işçileri olunca, “onların çocukları” diye bir şey olmadığını tanık olan herkes bilir. Çocuklar dahil, eli tutan herkes işçidir ve gücü yettiğince çalışır. Kimi çocuklar bir yetişkin kadar çalışsa da, çocuk olduğu için ancak yarım yevmiye alır, ucuz işgücüdür.
Bakanımız diyor ki bu gezisinde, “hafta sonu tatilinde ailelerinin yanında tarlada vakit geçiren öğrenciler için EBA Mobil Destek Aracı hizmet verecek”... Nereden tutsan elinde kalacak bir söylem... O çocuklar hafta sonları ailelerini ziyarete gitmiyor ya da eğlenmek için vakit geçirmiyorlar sayın bakan. O çocuklar işçiler. Eğer salgın ya da uzaktan eğitim olmasa dahi okula zaten gidemeyecekler. Çünkü tarım bölgelerinde pek çok çocuk tarım işçisidir ve ailesinin geçimine yardım için, hasat zamanı gelince okulu bırakır tarlaların, bağların yolunu tutarlar. O yüzdendir eğitimde geride kalırlar, aylarca süren devamsızlıkları olur. Onların karşı karşıya oldukları seçim açlıktan ölmek ya da okumaktır; yaşamayı seçerler. Yüzyüze eğitimde nasıl okula gidemiyorlarsa, EBA tv izlemeye de gidemeyeceklerdir... En büyük sorun olan “çocuk işçilik” sorununu çözmeden, “bu çocukların okulda olması gerekir ne işi var tarlada” demeden, bu “hafta sonu tatilinde ailelerinin yanında tarlada vakit geçiren öğrenciler”in sorununu, istediğiniz kadar mobil destek noktası yapın, çözemeyeceksiniz...