< Zenginler Minibüse Biner Mi ?

7 desem size bir şey ifade eder mi? 10 desem, 20 desem? Rakamlar ve sayılar üzerinde durmadan geçtiğimiz veriler. İstatistiklerde daha renkli pasta dilimleri, sütunlar ile de güzelleştirilebilir veriler. Mesela covid-19 kayıpları, vaka sayıları sağlık bakanı tarafından böyle bir tablo ile hergün tweet atılarak paylaşılıyor.

Belki her gün aynı görseli kullanmak kanıksatmanın başka bir yolu. Zira reklamcıların, daha doğrusu kapitalistlerin pazarlama tekniklerinin bir yönü budur; insan gözüne, insan psikolojisine etki edecek yol ve yöntemler. Benzer tekniklerin devletler tarafından kitle psikolojisinin yönetilmesinde de kullanıldığını biliyoruz. Devletin tüccar,tüccarın devlet olduğu sistemde başka türlüsü de mümkün değil.

Bakan Fahrettin Koca 27 Haziran tarihinde Türkiye'de tespit edilen koronavirüs vaka sayısı (test pozitif), bin 372 artarak 195 bin 883 oldu. 27 Haziran itibariyle yaşamını yitirenlerin sayısı ise yine Sağlık Bakanı’nın verilerine göre 17 kişi artarak 5 bin 82’e yükseldi diyor.

Bakan Fahrettin Koca, koronavirüse yakalananların yaş aralığını şu ifadelerle bildiriyor; “Son 14 günde tanı konanların %5,68’i 17 yaş ve altından. %63’ü 25-45 yaş grubundan.”

Sayılar insan gerçeğini nesneleştirse de 25-45 yaş aralığı bize bir mesaj veriyor. Bu kesim iş yaşamında çalıştırılan en aktif kesim. Çarklar dönsün, kar sürsün diye salgın boyunca gözden çıkarılan emek taburları. Nasıl olsa herkesin polis-yargı teşkilatı eliyle köteklendiği zamanlar. Hele bir çatlak ses çıksın, bir cumhuriyet savcısı ve sulh ceza hakiminin kulağını çekmeye bakar.


Ahmet Okal...

Fida Okal...

Mehmet Kuş...

Mehmet Okal...

Medine Okal, 18 yaşından küçük...

Mehmet Okal, 18 yaşından küçük...

İbrahim Okal, 10 yaşında...

Sayılar, veriler, istatisklerin bir tür plastik işlevi gördüğü bügünlerde isimler,bir şey ifade eder mi ? Yukarıda ismini saydığımız aile Konya-Ankara yolunda, 50 TL yevmiye için çalışamaya giderken yok oldular. Evet yok oldular doğru duydunuz! Onlar Urfalı mevsimlik tarım işçileri. Urfal valisi muhtemelen Urfa’nın her yıl mevsimlik çalışma için dışarıya üçyüzbin işçi gönderdikleri ile övünüyordur. Valiye sorsan Okal ailesi’ne ölüm allahtan gelmiştir, vali kuldur,acizdir neylesin !

İSİG Meclisi’nin son 5 yıllık verileri bu iş kolunda yaşanan cinayetleri ortaya koyuyor. Buna göre; 2015’te 405, 2016’da 389, 2017’de 385, 2018’de 457, 2019’da 422, 2020 yılının ilk 5 ayında ise bu sayı 156 insan canı!

Bunlar yaşanırken RTE, Balıkesir'in Dursunbey ilçesinde koyunları ölen Ali Rıza Çelikel'e 16 koyun hediye ediyor. Çelikel'i telefonla arayarak "geçmiş olsun" dileklerini iletip sözlerine şöyle devam ediyor "Allah kazadan beladan korusun. Bu kaza, kader. Ne yapalım? Her şey gidiyor işte.” Çelikel şanslı telefonu boşverin koyunları yerine koymuş.

RTE’ye OKAL ailesi ve mevsimlik tarım işçileri sorulsa ; her türlü yasal düzenlemeyi yaptıklarını, kendisininde işçilikten geldiğini -gömlek değiştirme işine girmeden-, bu işin fıtratının bu olduğunu söylemek isterdi muhtemelen. Ama OKAL ailesi yok olduğu için nefesini tüketmesine gerek yok.

Şehirde çalışsan salgında tıklım tıklım işçi servisine çevrilmiş minibüstesin, kırda çalışsan yollarda yolcu minibüslerindesin. Yani minübüs değil tabut adeta. Ve şehirdeki,kırdaki emekçisi dur diyene kadar sürecek bir düzenek bu.

Düzen beyler düzeni iken Osmanlıda oyun bitmez. OKAL ailesi gibi onlarca aile hergün yok oluyor. Ne iş yasaları ne çalışma koşullarına ilişkin genelgeler işçileri korumaya yetmiyor. Kağıttan yasalar durup dururken kimseyi koruyamaz da zaten. Tüm yasal ve hukuksal süreçler, mücadele hatları arkasında sınıfsal gücü, sınıfsal etkiyi barındırır, biriktirir. Emekçiler kendilerini sadece yasalara teslim ederse kaybederler.

Nitekim önümüzdeki sürecin işçiler açısından en tartışılacak konusu kıdem tazminatı. İşçi sınıfı için yeni bir minübüs daha inşa etme derdinde sermaye. Üzerine çok yazılıp çizilecek ama emekçilerin cevaplaması gereken ilk soru şu: ZENGİNLER SİZLE AYNI MİNÜBÜSE BİNER Mİ ?