Her ne kadar burjuva muhalefet ve kitleleri onların peşine takmaya çalışan küçük burjuva ittifak partisi, seçimlerle dinci faşizmin geriletilebileceğini vaaz ettiyse de, ortaya çıkan tablo bunun hiç de böyle olmadığını gösteriyor. Bazıları seçim sonuçları için “sonun başlangıcı” vb belirlemelerinde bulunadursunlar, siyasi iktidar giderek büyüyen devrim tehlikesini bastırabilmek için saldırılarını yoğunlaştırmış durumda.

Ancak “parlamenter ahmaklar” ya da burjuva muhalefete kuyruğu kaptırmış olanlar, siyasi iktidarın “seçim yenilgisi”ni kabul etmesini bekleyebilirler. Türkiye ve Kürdistan’da sanki demokratik bir ortam varmış gibi, “AKP iktidarını seçimlerle yıkmak” masalını insanlara anlatmaya devam edenler gelişmelerin sonrasında eğer kurt tarafından kapılan “kırmızı başlıklı kız” olmazlarsa, “Midas’ın kulakları” gibi ortalıkta kalmış olacaklar.

İşçi sınıfı ve emekçilerin, yoksul Kürt Halkı’nın, Alevilerin, kadınların ve gençlerin gelecek ümitlerini sandığa kilitleyenler, seçimlerin hiçbir derde deva olmadığını gören yoksul halk kitleleri karşısında bugünkünden daha kötü bir durumda olacaklar; buna şüphe yok.

Ne diyelim “parlamenter ahmaklık”larına doymasınlar!

Sermaye egemenliği altında, hele de kurumsallaşmış faşizm koşullarında yerel belediyelerin hiçbir anlam ifade etmediğini; emekçi halkların hiçbir köklü sorununa çözüm olamayacağını yaşayarak bir kez daha göreceğiz.

Dahası, ekonomik ve siyasi kriz emekçi sınıfların ve Kürt halkının yaşamsal sorunlarını daha da ağırlaştıracak. Bu süreç, seçimlerin üzerinden bir hafta bile geçmeden etkilerini göstermeye başladı.

“Mart’ın Sonu Bahar” diyerek kazandıkları bir kaç belediyeyle sevindirik olanlara sorulacak soru şudur: “Mart’ın Sonu Bahar” dediğiniz bu mu?

Olaylar, olgular, yaşamın kendisi Leninist politikaları bir kez daha doğruluyor. “Dinci-faşist iktidar seçimle yıkılmaz” dedik. Faşizmi yıkmak bir devrim sorunudur dedik. Oyların üzerindeki mürekkep kurumadan dinci faşist iktidarın başı, Leninist politikaların doğruluğunu kanıtlayan “Seçimler bitti şimdi mahkemeler devrede” açıklamasını yaptı. Diyarbakır’da belediye başkanlığına seçilenler hakkında soruşturma başlatıldı, Muş’ta belediye başkanlığının gasp edildiğini “seçimlerle faşizmi süpürecekler”ini iddia edenler açıklıyor; ve daha neler...

Peki, “seçimlerde faşizmi yıkacağız, gerileteceğiz, baharı getireceğiz” vb vb diye iki ülkenin halklarını oyalayanlar, kandıranlar, aldatanlar şimdi kalkıp halklardan özür dileyecekler mi? Sanmıyoruz! Bu yüzden de sözümüz onlara değil, sınıf bilinçli öncü, devrimci işçilere, devrimci gençliğe, Kürt halkına, emekçi sınıflaradır: Sizi, seçimlerle, sandıklarla faşizmi yıkacağız, gerileteceğiz diye aldatanları, oyalayanları, kandıranları sorgulayın, verdikleri sözlerin hesabını sorun, hiç bir şey olmamış gibi pişkin pişkin ortalıkta gezmelerine izin vermeyin!  

Bir kez daha: Faşizmi yıkmak bir devrim sorunudur. Ve daha önemlisi, bu devrim, yaşadığımız koşulların tüm pencerelerinden bize bakıyor.

Emekçi sınıfları, Kürt halkını, gençliği, kadınları “faşizme karşı sandık başına”çağıran ahmaklara karşılık Leninistler, “faşizme karşı sokağa, ayaklanmaya, devrime” çağırıyorlar.

Dinci faşizmi, AKP iktidarını yıkmak isteyenler, bunun seçimle değil ancak devrimle mümkün olduğunu söyleyen Leninistlere kulak vermelidir. Sadece Leninistler, işçi sınıfı ve emekçileri, yoksul Kürt Halkını, Alevileri, kadınları ve gençliği komite ve konseylerde, meclislerde örgütlenmeye; bu ayaklanma organlarına dayanarak devrimci iktidar mücadelesi vermeye çağırıyorlar.

Kurtuluşun başka yolu yok! Acılarımızı dindirecek başka bir yol yok!

Bu çağrıya kulak verin! Leninist saflarda örgütlenin. “Örgütlenmeyi bilirsek, kazanmayı da biliriz”.