Ekonomik kriz patladı ve yıkıcı sonuçlarını şimdiden göstermeye başladı bile. Fabrikalar birbiri ardına kapanıyor, üretim duruyor, işçiler fabrika önlerine konuyor, işçi ücretleri ödenmiyor, sanayici kapitalistlerin önemli bir kısmı iflasla karşı karşıya.
Bunu şehir küçük esnafının iflası izleyecek. Bankalar, kredi borçlu dükkan, tarla, ev sahiplerinin kapısına dayanmaya başladı. Ev ve işyeri kirasını dolar ya da başka bir döviz cinsinden ödeyenler perişan haldeler. Çoğu, mal sahibinden ya çıkış alıyor ya da kirayı ödeyemedikleri için mahkemelik olmaya başladı.
Hammadde ve ara malı bakımından dışa bağımlı sanayi gerekli ithalatı yapmak için ihtiyaç duyduğu dövizi bulamıyor; bulanı da satın alamıyor. Bu, Türkiye tekelci kapitalizminin yapısal sorunudur.
İşten atılmayla, işsizlikle, açlıkla, iflasla, eldekini avuçtakini kaybetmeyle karşı karşıya kalanların diş gıcırtıları her taraftan duyuluyor artık. Burjuva sınıf, işçi sınıfını sokağa itiyor. Küçük köylü, şehir esnafı, ücretli çalışanlar işçi sınıfına yaklaşıyor. Dinci faşist iktidarın, sermaye sınıfının toplumsal desteği hızla eriyor.
İktidar, süreci “vatan, millet, Sakarya” edebiyatı ile kotarma derdinde. Elinde “yerli ve milli sopası” önüne geleni tehdit ediyor. Artık kodamanlar da Reis’in tehdidi altında. Dengesini her geçen gün yitiren, saldırganlığı artan bir iktidar var. “Cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminin” karşı-devrime hızlı bir tek merkezli harekat üssü sağlarken, devrimin vuruşlarını da tek bir odakta topladığına işaret etmiştik. Kriz, bu gerçekliği geniş yığınların bilincinde de berrak hale getirecek. Kriz, devrimci imkanlarla birlikte derinleşiyor!
Sorunu Türkiye ile ABD arasındaki bir çatışma olarak gösterenler emekçi sınıfları ve ezilen halkları aldatıyor; emperyalizme karşı devrimci duyguları kullanarak dinci faşist iktidarı, faşist devleti desteklemenin yollarını döşüyor. Sosyal reformist partiler ve CHP bu yola girdiler bile.
İşçi sınıfı, emekçiler, Kürt halkı, yoksul kitleler düzenin girdiği bu krizden bir devrim için yararlanmanın, burjuva egemenliğini yıkmanın yollarını bulmalılar.
Ayaklanma ve isyanlar kaçınılmaz! Leninistler, devrim ve iktidar hedefiyle ayaklanmaların, isyanların en önünde yürümeye hazırlanmalılar. İşçi sınıfını, Kürt halkını, emekçileri kendi programlarının doğruluğuna ikna etmek için geceyi gündüze katarak çalışmalı.
Devrimci hedefler ve devrimci sloganlar devrimin toplumsal güçlerine; ısrarla götürülmeli. Emekçi sınıflar, Kürt halkı kendilerine devrimin yolunu gösterenleri mutlaka görecek ve unutmayacaklar!