2022'ye girerken uzun süren pandemi döneminin getirdikleriyle, artan kadın katliamları ve baskılarla zorlu bir mücadele yılını geride bıraktık.
Artık derinleşerek artan zamlar ve yoksulluk, henüz yılın ilk aylarında işçi ve emekçileri çoğunlukla kendiliğinden eylemlere götürdü. Bakırköy Belediyesi işçileri grevdeydi, Farplas'ta çoğunluğunu kadın işçilerin oluşturduğu 200 işçi fabrikayı işgal etti, Migros Depo işçileri sefalet zammına karşı iş bırakma eylemlerini sürdürüyorken, Getir, Yemek Sepeti, Hopa Liman ve birçok yerde işçilerin mücadelesi yayıldı.
Kadın işçilerin en yoğun sömürü ve zorlu çalışma koşullarıyla yer aldığı sektörlerden tekstilde ise, Çorap fabrikalarında başlayan mücadele Alpin'den Berr'e, Darinda'ya birçok üretim alanına yayıldı. Tüm bu eylemliklerde 6. sayısı çıkmış Dünyaya Başkaldırıyoruz dergisini okurlarıyla buluşturuyor, mücadelenin içinde işçilerle bazen bir fabrika önünde halaya duruyor, bazen bir zincir marketin içinde dayanışma eylemi yapıyor, şirket önünde açıklamaya katılıyorduk.
Pandemiyle online sürdürdüğümüz Marksist Kadın Akademisi, Kadın Sorunu Üzerine atölyesine ilk aylarda devam etti. 4 atölye ve birçok başlıkta çalışma ile gerçekleştirdiğimiz akademi, fiziksel mesafenin önemli olduğu dönemlerde kadınlar olarak bir araya gelmemiz, gelişmemiz için önemli bir adımdı, son atölyemiz Kadın Sorunu Üzerine okumalarını Mart ayına dek sürdürdü.
5 Ocak 2020'den beri haber alamadığımız Gülistan Doku'nun akıbetini sormaya devam ettik. 27 Ocak'ta Kadınlar Birlikte Güçlü'nün çağrısıyla bir sokak eylemiyle kaybedilen tüm kadınları aramaya, hesap sormaya devam edeceğimizi söyledik.
Aysel Tuğluk ilerleyen demans hastalığına ve "tek başına kalamaz" raporuna rağmen tahliye edilmiyordu. Aysel İçin 1000 Kadın çağrısına katılarak, Aysel Tuğluk ve tüm hasta tutsaklar serbest bırakılsın dedik, eylemler yaptık. Aysel gecikmiş bir kararla aylar sonra tahliye edildi.
Mart ayına doğru 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü için "Açlığa ve Yoksulluğa Başkaldırıyoruz!" şiarıyla çalışmalara başladık. 6 Mart Büyük Kadın Buluşmasında Kadıköy'deydik. 8 Mart sabahı günü Galata Köprüsü'ne astığımız "Yaşasın 8 Mart" pankartımız ile selamlarken, akşam saatlerinde Adana'da polis ablukasını ve barikatları aşıyor, Çav Bella söylüyorduk. İstanbul'da 8 Mart gününü Başakşehir'in ve Gazi'nin emekçi kadınlarıyla kutladık. Ateş yakarak halaylar çektik, türküler söyledik. 8 Martın tarihini, bugün yaşadığımız sorunları ve çözümleri konuştuk.
Hemen ardından Dünyaya Başkaldırıyoruz Dergisinin 7. sayısı için hazırlıklara giriştik. Meydanlarla yükselttiğimiz sesi, coşkuyu dergiye taşıdık. "Özgürlük Eylemle Kazanılır" başlığıyla çıkan 7. sayımız, eylemle kazanan işçilerin, kadınların mücadelesini selamladı.
1 Mayıs Birlik, Mücadele ve Dayanışma Gününde başta 1 Mayıs alanı olan Taksim olmak üzere sokaktaydık. İşçi sınıfının kurtuluşu kendi eseri olacaktır diyenlerden aldığımız güçle İşçi kadınların kurtuluşunu eserimiz yapmaya, mücadelenin önünde kadınlarla olmaya devam ettik.
Kadın katliamları artarak devam ediyordu. Dergimiz okurlarından Cansu Geyik'i Mayıs’ın 20'sinde, İzmir'de boşanmak istediği erkek katletti. Her kadın katliamının isyanıyla "Cansu'nun ve katledilen tüm kadınların ayak sesiyiz. Korkun Bizden!" diyerek İzmir'de bir eylem ve basın açıklaması yaptık.
İstanbul Sözleşmesi'nin bir gece yarısı kararıyla feshedilmesi kararını onayan Danıştay'ın kararını tanımıyoruz demek için 23 Temmuz'da yine eylemdeydik.
Eylül ayının başında gerçekleşen Uluslararası Kadın Konferansı için hazırlıklarımız başladı. Katılacağımız atölyelerin çalışmalarını yapıyor, kadınlara konferansı anlatıyor, masrafları karşılayabilmek için destek toplama çalışmaları yapıyorduk.
Eylül'ün üçünde, Tunus'ta yapılacak Türkiye delegelerinden olduğumuz konferansa doğru sekiz kişilik bir ekiple yola çıktık. Bir hafta süren konferansta dünyanın birçok yerinden gelen 1500 kadının katılımıyla birçok atölyede okuduk, tartıştık. Sonraki günlerde nihai kararın çıkması için yürütülen teorik tartışmalara katılarak hem sözümüzü söyledik, hem geliştik.
Uluslararası Kadın Konferansı bizler için enternasyonal mücadeleyi ve dayanışmayı geliştiren, kadın mücadelesini aynı dilde anlaşamadığımız onlarca kadınla kurduğumuz içten ilişki sayesinde hissettiğimiz bir deneyim oldu. Bu deneyimi Türkiye'ye döndüğümüzde İstanbul ve Adana'da yaptığımız etkinlikler ve sempozyum ile Tunus'a gelememiş yoldaşlarımızla ve çevremizle paylaştık.
Hemen ardından TJA'lı kadınların Batman'da gerçekleşen konferansına katıldık.
Sarıgazi Halk Festivali kapsamında Sarıgazili kadınlarla birlikte Kadın Forumu yaptık.
İran ve Rojhilat'ta Jina Mahsa Amini'nin irşad devriyesi adı verilen ahlak polislerince katledilmesinin isyanı yayıldı. İran ve Rojhilat'ın kadınların öncülüğünde bir halk ayaklanmasına giden mücadelesini, Türkiye'de İran Konsolosluğu önünde yaptığımız eylemle selamladık. Hemen ardından "İran'da, Türkiye'de ve Her Yerde Özgürlük!" şiarıyla İstanbul'da ve birçok ilde eş güdümlü sokak eylemleri yapıldı.
Adana'da İranlı kadınların özgürlük mücadelesini bir sokak eylemiyle büyüttük. Bakırköy zindanından kadın tutsaklar, saçlarını kesip yollayarak selamladı, bayraklaşan saçlar İran eylemlerinde ellerimizdeydi.
Ekim ayında Tunus'ta gerçekleşen kadın konferansına dair değerlendirmelerimizin, atölye sonuçlarının ve karar metninin olduğu Kadınların Zamanı kitabını çıkardık. Aynı dönemde, Dünyaya Başkaldırıyoruz dergisinin 8. sayısı "Biz Kadınız, Biz Güçlüyüz!" başlığıyla çıktı.
Kasım ayında tüm yıl kadın katliamlarının daha da arttığı, devletin kadına yönelik şiddetin önünü açan ve açıktan devrimcilere, mücadele eden kadınlara yönelik işkenceyi arttırdığı bir süreçte Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Gününde sokaklardaydık. Mahallelerde bildiri dağıtımları ile yaşamda her türlü şiddete en yoğun biçimde uğrayan işçi ve ev emekçisi kadınları sokağa çağırdık, astığımız pankartlarla selamladık. İstanbul'da Taksim Şişhane'de toplanmak üzere yaptığımız çağrının yayılması sürecinde de, baskı ve engellemelerle karşılaştık. Bunlara rağmen kadınlar Şişhane'ye çıkan tüm sokakları doldurdu, şiddetli polis saldırısı ve işkencelere rağmen ısrarlı biçimde eylemi sürdürdü. 200ü aşkın gözaltı ve gözaltında işkence ile kadınlar için bu 25 Kasım, ilerleyen eylemliklerin seyri ile ilgili devlet şiddetini gösterdi. Adana'da coşkulu bir yürüyüşle sokakları doldurduk. Birçok ilde polis saldırısı ile karşılaşan kadınlar, geri adım atmadı. 2022'nin 25 Kasım'ı, kadınların sonuna götürme kararlılığında olduğu her eylemi nasıl bir kazanıma götüreceğini bir kez daha gösterdi.
Aralık ayında 6 yaşında bir çocuğun Hiranur Vakfı kurucularından biri tarafından tarikatçı bir erkekle sözde evlendirilerek istismar edilmesine karşı çocuk istismarının aklanmasına, istismar faillerin korunmasına karşı öfkemizi sokaklardan haykırdık. İstanbul'da 11 Aralık’ta eylemdeydik. Adana'da ise "Gericiliğe, Tacize ve Tecavüze Karşı İsyan Et, Sokağa Çık!" pankartı ile çağrısını girdiğimiz eylem 13 Aralıkta gerçekleşti.
Kimyasal silah kullanımına ilişkin açıklamaları sebebiyle hedef gösterilen ve tutuklanan Şebnem Korur Fincancı'nın duruşmasında 23 Aralık'ta Çağlayan Adliyesindeydik.
İran'da idamların yaşanmasını #İrandaİdamlarDurdurulsun diyerek çağrılarla hazırladığımız sosyal medya eylemiyle protesto ettik.
2022 yılı, kadınların emek, beden ve kimlik üçgeninde çeşitli biçimlerde mücadele ettiği zorlu bir mücadele yılı oldu. Ancak başta İran ve Rojhilat'ta kadınların öncülüğünde gelişen halk ayaklanması, Latin Amerika'da kürtaj karşıtı eylemler, Afganistan'da kadınların okula gitmesini engelleyen Taliban’a karşı başlattıkları mücadele ve Kürt kadın öncülere, zindanlarda tutsak devrimci kadınlara yönelik faşist saldırılar ve burada süren soluksuz mücadele gösteriyor ki, 2022 yılı kadınlar için dünyanın her yerinde erkek egemenliğe, faşizme karşı etkin mücadele yöntemlerinin geliştiği bir yıldı.
Kadın mücadelesi kapitalist sistemin çizdiği sınırların ötesinde, tam ve eksiksiz bir özgürlük düşü ve talebiyle süren ve gitgide birbirini daha çok gören, kesişen noktalarda birleşmeye ve ortak mücadeleye daha fazla zemin yaratan bir noktaya geldi. Kadınlar yıl boyunca erkek egemenliğe, devlet şiddetine, sömürüye, baskı ve zorbalığa karşı isyanı büyüttü. Her bir eylemde, grevde, isyanda öncekilerden öğrendikleriyle artarak büyüyen, deneyimin hem sınıf bilinci, hem cins bilincini geliştirdiği bu mücadele, kadınlara yönelik devlet şiddetinin ve zorun da daha yoğun kullanıldığı bir noktaya evrildi.
Kadınların toplumsal mücadelelerin içerisinde etkinleştiği, sokakta birlikte mücadeleyi düşleri, renkleri ve coşkularıyla yeni ve yaratıcı eylemlerle pekiştirdiği bir yılı geride bıraktık.
2023 yılının dünyanın dört bir yanında özgürlüğünü kazanmak için kavgaya tutuşmuş geniş kadın kitlelerinin mücadelelerinin enternasyonal bir birliktelikle yükselerek zaferle taçlanacağı yeni bir çağın dönüm noktası olması için mücadele devam ediyor, şimdi kadınların özgürlük zamanı diyoruz.
Emekçi Kadınlar (EKA)