Her Bireyin Eksiksiz ve Özgürce Geliştiği Koşullar

Özgürlük ve insani bir gelecek insanları daima etkilemiş ve harekete geçirmiştir. Büyük yazarları esinlendiren yeni bir gelecektir.

İnsanları derinden etkileyen eylemden eyleme koşmasını sağlayan insanların tam ve özgürce gelişme koşullarına kavuşacağı bir gelecektir, yoksa iyi bir örgütçünün iyi bir propagandistin ve iyi bir ajitatörün yetenekleri değil. Kadınlar ve kapitalizmin ezdiği tüm kitleleri asıl etkileyen böyle bir gelecektir.

Her bireyin eksiksiz ve özgürce gelişiminin önündeki engel, bu toplumun kendisidir. İnsanlık bu topumdan kurtulup, komünist topluma geçtiğinde her bireyin eksiksiz ve özgürce gelişmesi toplumda hakim anlayış olarak uygulanır. Kadınların gerçek, tam ve eksiksiz özgürleşmesi aynı toplumsal temeller üzerinde gerçekleşebilir.

Sermaye, insanın kendini çok yönlü geliştirmesinin yani zengin insan olmasının önüne yine kendi engellerini döşemiştir. Marx’ın bu konudaki teorik analizi açıktır, ikna edicidir. Kadınların tam kurtuluşunun hangi koşullarda gerçekleşeceğini bilince çıkarması bakımından Marx’ın analizi yol göstericidir.

Kapitalist toplumdan, onun engellerinden kurtulmanın yolu, kadınların, tüm ezilen ve sömürülenlerin kendi pratiğidir, devrimci toplumsal pratiktir. Çünkü tarihi devrimci kitleler yapar. Yeni bir geleceğin yolu, kapitalistlerin sınıf egemenliğinin devrimci tarzda yıkılmasıyla açılır.

Lebowitz, baskıya uğrayanlar, kendi özgürlüğü için mücadele etmelidir, diyor. Eksiksiz bir anlatımla, emekçi sınıfın kurtuluşu emekçi sınıfın kendisi tarafından kazanılmalıdır. Bu, şu anlamı içermektedir: Birinci olarak, emekçi sınıf burjuvaziden bağımsız örgütlenmeli ve bağımsız bir politik çizgi izlemelidir. Bu, düzen partileri karşısında göstermelik bir bağımsızlık olmamalı, devrimci işçi sınıfı partisinin çizgisinde gerçek bir bağımsızlık olmalıdır. İkinci olarak, emekçi sınıfın kurtuluşu sosyalizmde gerçekleşebilir.

Kadınlar kendi özgürlük mücadelesini başkasına bırakamazlar. Burjuva egemenliğine karşı özgürlük mücadelesini diğer ezilenlerle birlikte verirler. Ancak bu birliktelikte kendi istekleri, kendi hedefleri ve kendi güçleriyle yer alırlar. Kadınlar sürekli baskı altında olan cinsiyet olarak, kendi özgürlüğü için kendisi mücadele etmelidir. Kadınlar bu mücadele içinde kendilerini geliştirir ve kendilerini eğitir. Kendi özgürlükleri için kendileri mücadele ettiklerinden onu kazandıklarında, gelecekte, onu korumasını da bilirler -kavga senin; zafer senin; özgürlük senin!


Kadınlar Çatışa Çatışa İlerleyecek ve Özgürleşecektir

ABD Yüksek Mahkemesi, kürtajı yasaklama kararı aldı. Daha önce de, birçok ülkede ya yasaklandı, ya da bu yönde girişimlerde bulunuldu. Kürtaj hakkı, on yıllarca süren mücadelelerle kazanılmış bir haktır. Bu hak gibi, kadınların uzun mücadelelerle elde ettiği birçok hak, burjuva iktidarlar tarafından ya kaba bir biçimde çiğneniyor ya da tamamen ortadan kaldırılıyor.

Kazanılmış hakların ortadan kaldırılmasının başka bir örneği, İstanbul Sözleşmesi’nden Türkiye’nin çekilmesi ve Danıştay’ın bu konuda siyasi iktidarın yanında yer almasıdır.

Bu ve sayısız hak gaspları, yeniden yeniden bir kez daha şu deneyimi doğrulamıştır: Kadınlar, işçi sınıfının durumunda olduğu gibi, çeşitli hakları elde etmek için bir mücadele vermek, sonra elde edilenleri korumak için başka bir mücadele vermek zorunda kalmıştır.

Öyle de oldu. ABD’de kadınlar, kürtajın yasaklanmasına karşı sokağa çıktılar isyan ettiler, çatıştılar. Eylemler haftalardır sürüyor. Kadınlar kürtajın yasaklandığı her ülkede ayaklandılar, düzen güçleriyle kapıştılar. İstanbul sözleşmesinden çıkılması kararına karşı, kadınlar bu topraklarda defalarca ayaklandı. Her seferinde devlet güçleriyle çatışmaya girdiler. Eylemleri yalnızca büyük kentlerde değil, daha birçok noktada oldu. Kadınlar her noktada kurulu toplumsal sistemle çatışıyor. Kadınların dünyaya başkaldırısı durdurulamaz bir güçle genişliyor, yeni yeni kadın güçlerini kendine çekiyor.

Yasaklar, baskılar, şiddet ve daha ne yapılırsa yapılsın, kadınlar hiçbir baskıya baş eğmiyor, tersine her yerde baskıya karşı başkaldırıyor. Kadınların kurtuluşu için önemli olan budur. Yasal hakların getirdiği bir rahatlık ve edilgenlik yerine, her zaman tetikte olmak, her yeni saldırıya isyanla, ayaklanmayla çatışarak yanıt vermek, kadınları özgür yarınlara hazırlamanın asıl yoludur. Çünkü kadınlar, çatışma içinden geçerek, eylem kapasitesini geliştirir. Bu süreçte kendini eğitir. Ve yarınki kavgaya daha militan ve mücadeleye yetkin bir özne olarak; başka bir özne olarak katılır. Kadınları asıl eğiten ve dönüştüren eylemdir, devrimci eylemdir. Kadınlar dövüşe dövüşe ilerledi. Bu toplumla çatışma kadın özgürlük hareketinin itici gücüdür. Kadınlar çatışa çatışa ilerleyecek ve özgürleşecektir.


Bu Toplumla Hesaplaşmayı Kesin Sonuca Bağlayacağız

Dünya Ekonomik Forumu (WEF) kadınlarla erkekler arasındaki eşitsizliğin kapanması için 132 yıl geçmesi gerektiğini söylüyor. Bu, geç de olsa, kadınların eşitsizliğinin, kapitalist toplumda giderileceği görüşünü ileri sürmekten başka bir şey değildir. Kadınların yapması gereken, birkaç kuşak daha bu en isyan ettirici koşullara katlanmak, kendini kandırarak bir beklentiye düşmek değil, tüm devrimci enerjisini, tüm gücünü bu toplumu dönüştürmek için aktif olarak kullanmaktır. Kadınlar, ne bu toplumda boş yere umutlanmalı ne de yasal haklara bel bağlamalıdır. Günlük kazanımlar uğruna mücadeleyi boşlamadan, ama abartmadan, kapitalistlerin sınıf egemenliğine ve sınıf düzenine karşı devrimci toplumsal mücadeleyi yükseltmelidir. Bu, politik mücadelenin başat bir rol oynadığı bir mücadeledir. Kadınlar bu toplumla hesaplaşmasını, toplumsal mücadeleyle, yalnızca toplumsal mücadeleyle sonuca bağlar.

Kadınlar; bu mücadeleyi sonuca bağlayabilirler. Öncelikle tarihsel olarak bunun koşulları oluşmuştur. Tarihsel olarak, bu toplumun yerini daha yüksek bir toplum alabilir. Kapitalist dünyanın yerini sosyalizm alabilir ve almaktadır. Yeni bir topluma geçişin olanakları ve koşuları tarihsel olarak mümkün olduğu içindir ki, işçi sınıfının ve kadınların kurtuluşu olanaklı hale gelmiştir. Toplumsal kurtuluş ve kadınların özgürleşmeleri, öznel olarak da yani öznel koşulların varlığı açısından da olanaklıdır. Ama yalnızca nesnel koşullar bakımından değil, mücadelenin kendisi bakımından da sonuç almak olanaklıdır.

Kadın hareketinin bugün geldiği yer gözönünde tutulduğunda eksiksiz ve gerçek özgürlüğün güncel ve olanaklı olduğu hemen anlaşılır.

Şu çok nettir: Kadınlar tam kurtuluşu gerçekleştirecek kadar, güçlü yetenekli ve enerjiktir. Önemli olan bu gücü asıl hedef için doğru olarak kullanmaktır. Devrim ve kurtuluş temel devrimci hedefi boşlanırsa güç ne kadar oylumlu olursa olsun, varlığını uzun süre koruyamaz. Kaldı ki kitlelerin gücünü tam ve en etkin olarak harekete geçiren, becerikli örgütçülerden çok, temel devrimci hedeflerdir. Kaldı ki oluşan gücün gelişmesi ve sürekliliği de buna bağlıdır.

Kadınların örgütlenme ve mücadele yeteneği de bunu destekleyecek bir gelişme göstermiştir. Yetenek çok yönlü bir ilerleme içindedir. Bunların yanında teori politik taktik, siyaset, sanat, kültür ve yaşamın bütün alanlarında kazanılan çok yönlü yeteneklerdir. Tabi kapitalizm altında olabilecek kadar. Bireyler, eksiksiz ve özgürlük içinde bir gelişmeyi sosyalizmde sağlayabilir. Kadın hareketi, pratik içinde edindiği mücadele ve örgütlenme yeteneği doğru hedeflerle sonuç getirir.


Kadınlar Baskının Olduğu Yerde Baskıya Karşı Savaşıyor

Kadınlar baskıya karşı özgürlük uğruna savaşıyor. Baskının dışında değil, baskının, saldırıların olduğu yerde savaşıyor. Mücadele en ağır en şiddetli saldırılar altında ilerliyor, ama durmadan ilerliyor. Baskının olduğu yerde, düşmanın yüzüne karşı savaşmak gerçek devrimci güçlerin bir özelliğidir. Baskının olduğu yerde, baskıya karşı savaşmak, hergün, dünyanın gözü önünde oluyor. Bir taraftan baskıya uğrayan kadınlar, diğer taraftan koca bir sistem, toplumun tüm gerici güçleri, devlet egemenlik sistemi. Kadınlar bu koşullarda, en eşitsiz koşullarda cerasetle, savaşıyorlar. Mücadeleci kadınlar büyük devrimci savaşçılardır. Bu koşullarda kazanılan zafer gerçekten büyük bir zafer olacaktır. Bu savaş, egemene karşı doğrudan doğruya yürütülen bir savaştır.


Her Yerde Dünyaya Başkaldırı Var

Kadınların ezilmişliği ve eşitsizliğini ortadan kaldırmak, bu toplumun devrimci, kökten, nitel dönüşümünden ayrı değildir. Kadınlara yönelik baskı, kadına şiddet ve kadın katliamları, köhnemiş toplum ve bu köhnemiş ilişkilerin çöküşü hızlandıkça daha büyük bir artış gösterdi. Buna karşı mücadeleyle yapılması gereken her şey yapılmalı. Kadına şiddet karşısında kadın katliamları karşısında sessizlik, alçalmaktır, çürümektir, yozlaşmaktır.

Madem ki, köhnemiş olan bu toplumsal sistem, erkek egemenliği yıkılmaya yüz tuttukça ve çöküşü derinleştikçe daha saldırganlaşıyor, o halde eskimiş olanı yıkmak için en büyük bir güçle, en büyük bir enerjiyle ve en büyük bir kararlılıkla mücadele etmek en ivedi, en önemli ve en temel görevimizdir. Bu bir devrim mücadelesidir. Dünyanın kadın yarısı özgür olduğunda, diğer yarısı da alçaldığı yerden kurtulmuş olacak.

Kadınlar her yerde eylemde, her yerde çatışıyor, her yerde dünyaya başkaldırıyor.

 

Dünyaya Başkaldırıyoruz'dan alınarak yayınlanmıştır