Eşi tarafından uğradığı şiddet sonucu sosyal medya üzerinden sesini duyurmaya çalışan, kauçuk fabrikasında çalışan 38 yaşındaki Hürrem Kartal’ın gazetemize anlattıklarını paylaşıyoruz.
“Eşim olay günü eve sarhoş geldi. Küçük oğlum Baran’la odada oturuyorduk. Sarhoş olduğunu anlayınca biraz tedirgin oldum. Daha sonrasından balkonda hararetli bir şekilde bir telefon görüşmesi yaptı ve o esnada beni yanına çağırdı. Kendisi balkonda oturuyordu, yanına gittim ben de oturdum.
Çok sinirli bir hali vardı. Sakince neyi olduğunu sordum. Elinde bir bira şişesi ve önünde bir bardak vardı. Ben sorunca bana küfür etti. Ben hiçbir tepki vermedim ve ondan sonra önündeki bardağı bana doğru fırlattı. Ben de o esnada kafamı çektim, bardak arkamdaki fırının camına denk geldi ve fırının camı tuzla buz oldu. Onu sakinleştirmeye çalıştım, küçük oğlum Baran da yanına geldi. Bir anda şiddetli bir şekilde üstümüze yürümeye başladı ve ikimiz birlikte sakinleştirmeye çalıştık.
Fakat ne yaparsak yapalım sakinleşmiyordu, orada birkaç kez vurmaya çalıştı. Baran ‘Baba n'olur sakin ol, kendine gel, kendinde değilsin, alkollüsün’ filan diyerek sakinleştirmeye çalışıyordu. Tam olarak hatırlamıyorum, ama o öfkeyle birkaç şeyi kırdı.
Her yer cam parçası doluydu. O esnada küçük odaya geçtik, küçük odaya geçtiğimizde elini kesmişti camlara vururken, ellerinden kan geliyordu. Çocuk babasının ellerinden tuttu, “Baba yapma, sakin ol” dedi. Ben de aynı şekilde ‘Garip kendine gel, çocuk korkuyor, bizi korkutuyorsun, sakin ol’ dedim. Kendinde değildi, ‘Ne çocuğu’ diyerek çocuğa sert bir şekilde tokat attı. Ben çocuğu korumak için çocuğa siper aldım. Baran ‘Bırak anne bana vursun, sana vurmasın.’ diyerek ellerimi çekti.
O esnada bir hırpalaşmamız oldu. Sakinleşmediğini fark edince kapıyı açıp dışarı çıktım. Sakinleşmeyeceğini, bize ciddi anlamda zarar verebileceğini düşündüm ve korktum. Bu yüzden evden dışarı çıktım. İnsanlar sanırım sesimizi duydu. Ben aşağı inince balkondan bana bağırmaya başladı. ‘İçeri gir’ diyerek küfür ve hakaretler ediyordu. Balkondaki saksıları bana fırlatmaya başladı.
Sonra alt komşularım ‘İçeriye gel, biz seni alalım, saklayalım’ diyerek beni çağırdılar. ‘Polisi arayalım mı?’ diye sordular. Sürekli ‘Eve gel.’ diye bağırıyordu. Ben de korkudan ne yapacağımı bilemediğim için tekrar içeri girmek durumunda kaldım. Kapı kapanmıştı, Baran balkondaydı, içeri girip kapıyı açmak zorunda kaldı, o da çok korkmuştu.
Ben içeriye girerken komşularım polisi aramıştı. Her yer cam kırıkları ve kan içindeydi. Kapıda beni bekliyordu. Kapıdan içeri girerken bana tekme tokat vurmaya çalıştı, ben de ‘İmdat!’ diye bağırmaya, çığlık atmaya başladım. Komşularım ayaklandılar, geldiler, beni çektiler, götürdüler. ‘Eve gelecek!’ diyerek komşuların kapısına dayandı. Büyük oğlum bizimle yaşamadığı için Baran o esnada abisini aramaya çıkmış. Komşular o esnada bir yandan Baran’ı arıyorlar, bir yandan beni tutmaya çalışıyorlardı.
Büyük bir kaosun içinde kaldık. Aşağı indiğimizde polis ekipleri geldi. Ondan sonra ekiplerle karakola gittik. Olay anında ilk hissettiğim şey korkuydu. Bana ve çocuğuma zarar vermesinden çok korktum. Şu an ondan ayrı olduğum için kendimi bir nevi huzurlu hissediyorum ve biraz da tedirginim tabii ki. Çünkü günümüzde ve bizim toplumumuzda kadınlar hiçbir şekilde korunmuyor.
Başıma ciddi bir yaralanma, ölümle sonuçlanacak bir şey gelir mi diye korkuyorum. Kendimi hiçbir şekilde güvende hissetmiyorum. Ülkemizde birçok kadın eşlerinin, sevgililerinin, erkeklerin şiddetine maruz kalıyor, bu yüzden kendimi güvende hissetmiyorum.
Devletin bu konuda ciddi karalar alması gerektiğini düşünüyorum. Kadınların bu şekilde katledilmekten, bu zulümden bir şekilde kurtulması gerekiyor. Ülkemizde sadece kadına yönelik şiddet yok, her türlü şiddet var. Çocuk istismarı olsun, hayvanlara dönük şiddet olsun, şiddet her alanda, her yerde var. Bu yüzden devletin buna ciddi anlamda bir çözüm bulması gerekir.
Kadınlar olarak dayanışma içinde olmamız gerektiğini düşünüyorum. Bugün benim başıma gelen yarın başka bir kadın arkadaşımın başına da gelebilir. Kimse benim başıma gelmez diye düşünmemeli. Çünkü kadınlar olarak maalesef durumumuz içler acısı.”