25 Kasım, dünyanın dört bir yanında “Kelebekler” anısına “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü” olarak kabul edildi.

Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs ve pandemi süreci bile; kadınlara uygulanan şiddet ve cinayetin artarak devam etmesini engelleyemedi. Açlık, yokluk ve şiddete uğramak, öldürülmek sanki kaderimizmiş gibi…

Kadın cinayetlerinde sorunu erkek cinsine indirgemek, kapitalist sistemi aklamaktır. Kapitalizm, ataerkilliğin sürmesini ve pekişmesini sağlayarak her gün yeni katiller yetiştiriyor. Emekçi kadınlar yaşadıkları cinsiyet yönünden ezilmişliği, sınıfsal ve ulusal bağlarıyla birlikte bir bütün olarak ele almalı ve kapitalizmi yıkmak için mücadele vermelidir.

Bize dayatılan bu yıkım sisteminden ancak mücadele ile ve hep birlikte kurtulabiliriz.

Pandemi süreci bile kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin artarak devam etmesini engelleyemedi. Sokakta koronavirüsten, evde de en yakınları tarafından ölüm tehdidi ikilemi ile yaşıyor kadınlar. 274 günde 369 kadın öldürüldü, 2020’nin ilk dokuz aylık bölümünde. Sadece bu rakam bile ülkemizdeki kadın cinayetlerinin vahametini göstermeye yeter. En vahşi kadın cinayetlerini işleyen katiller bir şekilde “iyi hal indirimi” vs ile sanki ödüllendirildi bu dinci gerici sistem tarafından.

Kadına yönelik şiddet ve kadın düşmanlığı dünyanın her yerinde gericiliğin en temel belirtisi haline geldi. Tüm bunlara rağmen kadınlar sokaklara çıkmaktan, örgütlü bir güç olarak, birlikte hareket ederek sokaklara çıkıp isyanlarını haykırmaktan vazgeçmedi. Her yerde kadınlar büyük bir öfkeyle ayağa kalktı, eyleme geçti. İstanbul sözleşmesi saldırısına karşı protesto gösterisine dönüştü bir yerde, Başka bir yerde kürtaj yasağına karşı kadınlar sokakları zaptetti, koronavirüs riskine rağmen.

25 Kasım’da dünyanın dört bir yanında kadınlar, yine sokakları dolduracak, açıklama ve protestolarıyla gericiliğe, faşizme meydan okuyacak.

Dünyaya Başkaldırmaya Devam Edecek!