Gerçeği ne kadar eğip bükmeye çalışsanız da, gerçek gerçektir.

TBMM’de infaz yasasında yapılacak olan düzenlemeler konuşulurken; bugünki yasa koyucularının temsilcisi ve aynı zamanda kendisi de bir kadın olan sözcü, infaz yasasında, kadına şiddet ve çocuk istismarına ilişkin yapılacak düzenlemelere ilişkin karşı çıkışlara, “gerçeği bükmek, algı operasyonu, kodlama” gibi ifadeler kullanarak yaptıkları yasa teklifinin savunusunu yapmıştı. Oysa ki; bugün yasalaşan o teklif karşımızda “Yasa teklifi değil yasamanın utanç belgesi” olarak durmaktadır.

TBMM’de bile kendi içinde tartışmalara sebep olan, çocuğun cinsel istismarı dahil cinsel suçların önce açığa alınıp oradan izinle topluma salınması yolunu açacak düzenlemeyi kanının son damlasına savunan ve buna karşı çıkan meclis içindeki seslere “gerçek bükücü, algı operasyoncusu” gibi ifadelerle saldıran kadın hemcinsimiz, bu alçakça düzenlenmiş yasanın hazırlayıcılarının sözcüsü ve en ateşli savunucusudur. Yasa koyucuların ve onların temsilcilerinin, bu yasayla ilgili savunuları, cinsel suç ve çocuk istismarı faillerine açık cezaevine geçme hakkı getirilmediği, “Covid-19 izni” üzerine kuruluydu. Sanki cezaevlerindeki tutsakların ve toplumun sağlığı onları gerçekten ilgilendiriyormuş gibi.

Onlar orada dana derisinden koltuklarına gerilmiş bu alçakça yasayı, sirki andıran parlamentolarında tartışırlarken. Yanı başımızda bir kadın komşumuz, iş arkadaşımız ya da toplumun orta yerinde hiç temasımızın olmadığı anahaber bültenlerine konu olan bir kadın; kocası, babası, ağabeyi tarafından ya da her zaman olduğu gibi aşkından gözleri kör olmuş bir erkek tarafından şiddete, hakarete uğramakta hatta öldürülmektedir belki. Orada yani parlamentoda infaz yasasını tartışanların zerre kadar canları yanmamıştır. Ama bizlerin canı yandı, yanmaya da devam ediyor.

Bizler; ezilen, hakkında fermanlar kesilen, tecavüze uğrayan, dayak yiyen şans eseri henüz ölmemiş olan “canı yanan” tüm kadınlarla birlikte “canımızı yakanlar”ın canını yakacağız.

Bizler; çocuklarımızın bedenine uzanan ve yaşamlarında onarılamaz yaralar açanların değirmenine su taşıyan yasalarınızı tanımıyoruz, tanımayacağız.

Bizler; fabrika da birlikte çalıştığımız, evimizin kapısının açıldığı karşı komşumuzun, sokağımızda, mahallemizde, kentimizde, ülkemizde yaşamı birlikte var ettiğimiz kadınlar ve yaşamları bize emanet geleceğimiz olan çocuklarımız için böylesine insana ve yaşama ihanet olan adaletinize boyun eğmeyecek, kaderimize razı olmayacağız.

Bir Emekçi Kadın

(Dünyaya Başkaldırıyoruz web sayfasından alınmıştır)