Devrimcilerden her daim korktular. Her tür gerici, faşist yönetim yahut ideolojiyi korkutan en güçlü şey ileriyi, iyiyi gösteren düşünceler ve onlara sahip olanlardı. Güçlerinin ana kaynağı olan halkları kendi etkilerinden çıkarıp uyandırabilir, saltanatlarını sallayacak ve yıkacak en büyük güce dönüştürebilirlerdi.
İşçi ve emekçi halkların öncü gücü olan devrimciler, her daim egemenlerin hedefinde oldu. Takip edildi, gözaltına alındı, işkencelerden geçirildi, zindanlara atıldı, darağaçlarında sallandırıldı…
Hüseyin Durmaz, Serpil Cabadan, Zuhal Sürücü ve Sinan Koçum, 23 Aralık günü Çanakkale’de gözaltına alınan, ardından tutuklanarak cezaevine gönderilen 4 devrimci…
Gözaltına alındılar, 5 gün gözaltında tutuldular, ancak 3. günün sonunda avukatlarına ve ailelerine haber verebildiler. Gözaltında tutuldukları sürece açlık grevinde olan ve susma haklarını kullanan 4 devrimci, 28 Aralık günü Gökçeada Adliyesi’ne çıkarıldılar.
Jandarma aracından Adliye binasına uzak bir mesafede indirilen 4 devrimci, yürüyüş güzergahına konumlandırılan faşistlerin sözlü tacizlerine “Yaşasın Devrim Yaşasın Sosyalizm”, “Yaşasın Partimiz TKEP/Leninist”, “İnsanlık Onuru İşkenceyi Yenecek” sloganlarını haykırarak cevap verdi.
Dosyalarına “gizlilik kararı” konmuştu. Avukatları tutuklanma sebeplerini öğrenemedi. Ancak 4 devrimci “örgüt üyeliği” suçlaması ile Çanakkale E Tipi Zindanı’na gönderildiler.
Müebbet istemi ile yargılanan Hüseyin Durmaz, Serpil Cabadan ve Zuhal Sürücü AİHM’in uzun tutukluluk kararı ile tahliye edilmişti.
Baskılar, tutuklamalar bizleri yıldıramayacak. Köleliğe başkaldıran Spartaküslerden bu yana tarihin akışını ezilen, sömürülen halklar lehine değiştirmeye çalışan devrimciler yürüyüşüne başları dik, onurlu gülüşleriyle devam edecek.