< İktidarın Tüm Baskıcı Politikalarına Karşı Vardık, Varız, Varolacağız!"

Nuriye ve Semih'in açlık grevinin 303. gününde Kadıköy Süreyya Operası önünde bir araya gelen Nuriye ve Semih İçin Dayanışma'nın bu haftaki eylemine KHK ile işte bu atılan ve Bakırköy'de eylemlerini sürdüren eğitim emekçisi Nursel Tanrıverdi ile Yüksel Caddesi'nde eylemi sürdüren öğretmen Acun Karadağ da katıldı. Karadağ' "İktidarın tüm baskıcı  politikalarına karşı  vardık  varız varolacağız" dedi. 

İSTANBUL  - Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın taleplerinin kabul edilmesi için her hafta Kadıköy Süreyya Operası önünde basın açıklaması yapan Nuriye ve Semih İçin Dayanışma'nın bu haftaki eylemine KHK ile ihraç edilen ve Bakırköy'de Özgürlük Meydanı'ndaki eylemlere katılan eğitim emekçisi Nursel Tanrıverdi ile Yüksel Caddesi'nde eylemi sürdüren öğretmen Acun Karadağ da katıldı.

Nursel Tanrıverdi çok uzun zamandır mücadele vermekte olduklarını belirterek Nuriye Gülmen'in ve Semih Özakça'nın OHAL ortamında KHK ile insanların işsiz bırakıldığı bir süreçte başlattığı eylemle KHK ile ihraç edilen kamu emekçilerinin sembolü olduklarını söyledi.

Onların "İşimizi Geri İstiyoruz" diyerek başlattığı eylemin daha ileriye bir noktaya taşınarak açlık greviyle devam etmesinin ardından bir çok şehirde kamu emekçilerinin meydanlarda defalarca gözaltına alınarak eylemlerini sürdürdüklerini belirten Tanrıverdi,  "O günlerden itibaren işinden atılmış 150 bin kamu emekçisinden Türkiye'de şuan sadece direnişte olan 40 ya da 50 tane kamu emekçisi var. Nuriye ve Semih'ten sonra okulun önünde başlayıp direnişini Yüksel Caddesi'nde taşıyan Acun Karadağ var, Veli Saçılık var. Devamında Malatya'da direnen arkadaşlarımız var. Düzce'de direnen Alev Şahin var. Bodrum'da direnen Engin Karataşlı var. Aydın KESK Şubeler Platformu'ndan da direnen arkadaşlarımız oldu, her gün defalarca gözaltına alındılar. Ama eylemlerini sürdürdüler. 20 Şubat tarihinde ise İstanbul'da Kadıköy'de ve Kartal'da bizler de direnmeye başladık çünkü 7  Şubat'ta çıkarılan KHK ile ihraç edilmiş kamu emekçileriydik" dedi.

Burada iki sınıfın savaşımının söz konusu olduğunu belirten Tanrıverdi sözlerini şöyle sürdürdü:

"Uzlaşmaz çelişki var burada. Bir tarafta onlar ezenler, bir tarafta ezilenler yani biz, emekçiler. Biz bu eylemelerimizle sınıf mücadelesini yükseltiyoruz. Daha da ileriye taşıyacağız. Açlık grevinin 303. gününde AKP iktidarı, bu açlığı nedenine bu açlığa neden olmuş olan AKP iktidarı bu direnişi görmezden gelemeyecek. Arkadaşlarımız işlerine iade edilinceye kadar bu mücadele devam edecek. Aynı zamanda bizler mücadelemizi işimize iade edilene kadar devam ettireceğiz. Bugün bütün bir halkın vicdanı olmuşsak bugün bütün bir halk bu direnişte kendini bir parça olarak görüyorsa bunun nedeni işte bu iki sınıfın mücadelesidir. Bir tarafta biz bir tarafta onlar. Bir tarafta biz emekçiler, diğer tarafta ise ezenler. Bu mücadeleyi daha ileri bir noktaya taşımak hepimizin elinde. O yüzden bu direnişleri sahiplenmeye davet ediyorum sizleri. Nuriye ve Semih biliyoruz işe iade edilince ancak açlık grevini bırakacaklarını ifade ediyorlar bunu da biliyoruz. O nedenle de bu direnişleri sizi ve tüm halklarımızı bu direnişi büyütmeye davet ediyoruz.”

Yüksel Caddesi'nde 423 gündür eylemi sürdürenlerden öğretmen Acun Karadağ ise "Süreyya ailesi, Yüksel ailesi olarak sizleri selamlıyor ve burada her hafta ısrarla devam ettirdiğiniz eylem çok değerli ve önemli, bu hem bizler hem de diğer KHK ile ihraç edilen kamu emekçileri açısından" diyerek sözlerine başladı. Bu eylemlerin dayanışmanın yanında aynı zamanda iktidarın baskıcı politikalarına karşı, 303 gündür Nuriye ve Semih'i aç bırakan bu iktidara karşı, çocuk tecavüzcülerine karşı, gerici eğitime karşı, kadın cinayetlerine karşı, gazetecilerin avukatların tutuklanmasına karşı bir mücadele olduğunu belirterek sözlerini "Yaşasın Nuriye yaşasın Semin, yaşasın Yüksel direnişi, yaşasın Süreyya dayanışması. Sağolun, iyi varız. Vardık, varız, varolacağız" diyerek bitirdi.

Ardından Karadağ birlikte, yeni besletenen  "Süreyya'dan Yüksel'e Meydanda Direniş Var" şarkısı söylemeyi önerdi. Nuriye ve Semih İçin Dayanışma koro halinde : "Yüksel caddesindeyiz, bura bizim evimiz. /Saldırma bize polis, biz hiçbir yere gitmeyiz. / Bilmiyorlar ki onlar, insanlık onuru var. / İşçiyiz, emekçiyiz, bu meydanda direniş var./  Yoktan ihraç ettiler, bunlar susar dediler. / Susmak bir yana dursun, milyonların sesiyiz. / Bilmiyorlar ki onlar insanlık onuru var. / İşçiyiz , emekçiyiz, bu meydanda direniş var." diyerek şarkı söylendi.

Nuriye ve Semih İçin Dayanışma adına basın metnini Gizem okudu. Nuriye ve Semih'in "İşimizi Geri İstiyoruz" eyleminin 300. gününde anne Sultan Özakça ve Nuriye'nin kardeşi Beyza Gülmen'in yaptığı eylemde polis saldırarak ve anne Özakça'nın yerlerde sürüklemesine ve kanser riski taşımasına rağmen Nazife Onay'ın tedavisi engellenmesine tepki gösterdi ve Onay'ın derhal tedavi edilmesi gerektiğini belirtti.

Nuriye ve Semih İçin Dayanışma olarak açlık grevinin 303. gününde OHAL İnceleme Komisyonu'na çağrı yapan Şahin, "Bizler sadece ve sadece komisyonun işini yapmasını istiyoruz,  ne kimseden bir şey bahşetmesini istiyor ne de işi olandan fazlasını istiyoruz. Komisyon işini yapmalı ve karar derhal açıklanmalıdır. Açlık grevinde iki eğitimciyi ve yüzbinlerce emekçinin hayatını gasp etmek suçtur. OHAL Komisyonu derhal ve ivedi olarak Nuriye ve Semih'in işe iade kararını açıklasın" dedi.

Basın açıklaması boyunca sık sık "KHK'lar gidecek biz kalacağız", "Nuriye Semih işe geri alınsın", "Emekçiyiz, haklıyız, kazanacağız", "Direne direne kazanacağız", "Her yer Yüksel her yer direniş", "Devrimci avukatlar yargılanamaz" sloganları atıldı. Nuriye ve Semih İçin Dayanışma haftaya yine Kadıköy Süreyya Operası önünde olacaklarını bir belirterek sloganlarla eylemi sonlandırdı.