< Tehdit Olan Salgın Mı Devrim Mi?

15 Nisan günü olağanüstü bir toplantı düzenlendi. Konu herkesin malumu Koronavirüs ama toplananlar Dünya Sağlık Örgütü veya sendikalar değil NATO idi. İttifakların, virüse karşı ortak mücadele ve üyeler arasında yardımlaşmayı öncelikli gündemine aldığı bu acil toplantıya Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da katıldı.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg toplantının ardından düzenlediği basın toplantısında “Yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınıyla beraber güvenlik sınamaları yok olmadı. Aksine hasmane tutum içinde olanlar bu dönemdeki gelişmeleri istismar edebilir. Terör grupları cesaretlenebilir” diye konuştu.

İttifak üyesi ülkelerin Covid-19’la mücadele kapsamında geleceğe hazırlık yapması gerektiğini söyleyen Stoltenberg, “Gelecek krizlere karşı dayanıklılığımızı artırmak ve sivil hazırlığımızı güçlendirmek için temel gereksinimlerimizi geliştirme kararı aldık” dedi.

Pandeminin ekonomik sonuçlarının savunma bütçelerini etkileyebileceğine işaret eden Stoltenberg “Ancak mevcut durum gösteriyor ki savunma harcamalarına yatırım yapmak aynı zamanda sağlık krizleriyle mücadeleye de katkı sağlıyor” diye konuştu.

NATO Sekreterinin böylesine acil koduyla topladığı toplantıda konuşulan şey Salgın değil, salgını yayan ama ona uygun çözüm önerileri sunamayan, sürü dayanıklılığından bahseden emperyalistlerin ve ona bağlı kapitalist ülkelerin artık güvende olmadığıdır. Küresel ölçekte kapitalizmin yaşadığı bunalımların geçici olmadığı tam tersi bu süreçlerin de derinleştirmesi sonucu artarak devam edeceğini ve bunun karşısında yapılacak tek şeyin sermaye sahiplerinin diliyle “Ancak mevcut durum gösteriyor ki savunma harcamalarına yatırım yapmak aynı zamanda sağlık krizleriyle mücadeleye de katkı sağlıyor” dur.

Stoltenberg, NATO'nun Türkiye'deki varlığını artırdığına dikkati çekerek, "Ancak daha fazlasını yapabiliriz. Müttefiklerle Türkiye'ye yönelik güvence tedbirlerini nasıl artırabileceğimize ilişkin sürekli irtibat halindeyim. Türkiye ittifakımız için önemli bir müttefik. Sadece terörle mücadelede sağladığı katkılar için değil, aynı zamanda Irak ve Suriye'yle sınır paylaşan tek üye olduğu için önemli. Türkiye terör örgütü DEAŞ'a karşı kaydedilen başarıda çok büyük katkı sağladı" açıklamasında bulundu... Öz itibariyle 2020’de ayaklanma beklenen ülkeler arasında olan Türkiye’yi bir devrim “tehdidinden” korumak ve onu kaybetmemek için ellerinden geleni yapacağını söylüyorlar.

NATO’nun 7 temel gereksinim alanı bulunduğunu belirten Stoltenberg “temel devlet görevlerinin yerine getirilmesi, enerji tedariki, kişilerin kontrolsüz hareketi, dayanıklı gıda ve su kaynakları, toplu ölümlerle baş etme kabiliyeti, dayanıklı iletişim ve sivil ulaşım sistemleri” gibi alanlarda güçlenmeye gidileceğini söyledi.

Bu mümkün mü? Dünyanın her yerini sömürmekten, tüketim çöplüğüne çevirmekten, kirletmek ve yok etmekten başka bir şey üretmeyen kapitalist sistem ve onun baskı ve zor aracı devletler, dünya halkları üzerinde derin izler bıraktı.

Korkuyorsunuz ve sebebini biliyoruz büyük usta Fidel’in dediği gibi: “Biz yenilirsek kalkar yeniden deneriz. Diktatörler yenilirse, bu onların sonu olur...!”