İzmir'de gerçekleştirilen İşçi Temsilcileri Konseyi Girişimi, 2. Serbest Kürsü etkinliğinde yer alan işçilerin konuşmalarını, öneri ve kararlarını sosyal medya sayfasından yayınladı.
Kardeşler, işçi yoldaşlarım merhaba,
28 Nisan'daki toplantımızda 19 iş kolundan 30 konuşmacımız olmuştu. Dört buçuk saatlik sabırlı bir toplantının sonunda işçi arkadaşlarımızın önerisiyle İşçi Temsilcileri Konseyi Girişimi kurulmuştu. Aynı şekilde onların önerileriyle kararlarımızı aldık.
Dostlar, Türkiye'de daha önce kerelerce belirttiğimiz gibi işçi sınıfını mücadeleye, mücadele araçlarına sahip çıkmaya çağıran pek çok parti, bileşen, sendika oldu. Ancak çok uzun zamandan beri bir şey unutuluyor. İşçi sınıfı gelsin sendikal eylem yapsın, işçi sınıfı ekmeğine sahip çıksın, işçi sınıfı gelsin böyle toplantılarda bizleri dinlesin... Ama işçi sınıfının kendisiyle birlikte dünyayı, toplumu kurtarabilecek tek sınıf olduğu gerçeği sürekli akıldan, bilinçten ve pratikten uzak tutuluyor. Bunun için, emekçi sınıfın kurtuluşu için bizden öncekiler büyük bir mücadele verdiler ve son derece zengin deneyimler elde ettik. Sınıfın mücadele tarihi bize çok şey verdi. Bir kuraldır arkadaşlar, çok şey verilenden çok şey istenir. Bu kadar çok şeyi bilen ve öğrenenler olarak biz de çok daha ileriye gideceğiz.
Bu topraklarda bizler, işçi sınıfını kurtuluşu için yapılması gerekenleri yapmak zorundayız. Çevremizde görüyoruz, işçi sınıfı yavaş, işçi sınıfı bilinçsiz, işçi sınıfı hazır değil... Eğer birçok kesimin üzerinde geri olduğu konusunda ortaklaştığı işçi sınıfı 28 Nisan'da bu sekiz maddeyi ortaya koyan işçi sınıfıysa yanılıyorlar. İşçi sınıfı bilinçli, işçi sınıfı pratik tavır almaktan korkmuyor. Şu anda sadece bugün Türkiye'de devam etmekte olan eylemlere bakmak bile işçi sınıfının nasıl bir hareketin içinde olduğunu bize ifade eder. Bu salonda bulunan direnişçi işçiler işçi sınıfının hareketsiz olmadığının göstergesidir. Sibaş işçilerinin gözlerindeki ışık ve 190 günü aşan direniş işçi sınıfının mücadeleden kavgadan kaçmadığını gösteriyor. Kale kayış işçileri Türkiye işçi sınıfı tarihine ayrı bir hat açtılar. Sadece sendikal hakları için değil aynı zamanda işçi sağlığı için, iş yerindeki katliamlara karşı şalteri indirip kapıya çıktılar. Bilinçsiz işçi bu mu? Bugün sendikal bürokrasiye karşı da mücadele ediyorlar. Az sonra arkadaşlarımız ifade edeceklerdir. İşçi sınıfının bunun için sendikal bürokrasiyi de uzlaşmacılığı da ekonomizmi de aşan taleplere ihtiyacı var. Bizler sadece dinleyen, onay veren, her denileni kabul edenler değiliz. Bizler yeni dünyayı yaratacak olan sınıfız. Yeni dünyayı yaratacak olan sınıfın ihtiyacı olan araçlar da işçi sınıfını kurtuluşa taşıyacak olan araçlardır. Bunun içindir ki 28 Nisan'da İşçi Temsilcileri Konseyi Girişimi Hazırlık Komitesi önüne pratik görevler koydu. Yaklaşık beş aydır fabrika işçileriyle, metal, plastik, tekstil işçileriyle, inşaatçılarla madencilerle yaptığımız görüşmeler işçi sınıfının hareketsiz olmadığını koluna girmeye, birlikte yürünmeye ihtiyacı olduğunu gösteriyor bize. Yolumuz uzun. Birilerinin dediği gibi seçimle bahar gelmedi. 31 Mart'ı yaptılar, 23 Haziran'ı yaptılar “Her şey güzel olacak” dediler, bak bakalım her şey güzel mi oldu? Türkiye'nin her tarafında belediye işçileri belediyeleri kazananlar eliyle kapıya konuyor. Bakın Çiğli belediye işçilerine. Kendi çıkar çatışmalarından dolayı işçiyi kapıya koyuyorlar. Öyleyse biz kendimiz için söz söyleyeceğiz. Kendi geleceğimiz için söz söyleyeceğiz. Sorumluluğumuz sadece kendimize karşı değil arkadaşlar. Sorumluluğumuz doğaya karşı, topluma karşı, toplumdaki diğer emekçilere karşı. İşçi sınıfı lafta öncü değil, sokağın öncüsüdür. İktidarın öncüsüdür. Bu mantıkla bir araya geleceğiz, bu mantıkla bu toplantıda da yeni hedefler koyacağız. Yeni çözüm önerileri sunacağız. Aslolan şudur ki sokak tarihi belirleyecek. Sokak işçi sınıfının geleceğini belirleyecek. Sosyalizm tarihi bize ancak bu araçları geliştirerek kazanabileceğimizi gösteriyor.
İşçi Temsilcileri Konseyi Girişimi Her yere diyoruz.
Teşekkürler.
İTK Girişimi Hazırlık Komitesi Adına Metal İşçisi
Halime: Teşekkür ediyorum, Hoş geldiniz hepiniz. Biz Sibaş işçileri olarak buradayız, 192 gündür Sibaş fabrikası önünde bir çadır kurduk orada direniyoruz. Sendikaya üye olduğumuz için işten atıldık. Fabrikadaki şartların iyileştirilmesi, maaşların düzeltilmesi ve üzerimizdeki şeflerin baskılarından dolayı Tek Gıda iş sendikasına üye olduk. Bu yüzden seksen arkadaşımızla birlikte işten çıkarıldık. 5 Temmuz'da işe iade davamız vardı kazandık. Mahkeme iade kararı verdi. Patron temyize gönderecek çünkü sendikayı kesinlikle istemiyor. Sendika işçilere çok olanak sağlayacak. Patronlar sendikadan korkuyorlar. Sendikanın onlara maddi yönden zarar vereceğini, kayıplarının olacağını düşünüyorlar. İşçilerin bilinçlenmesinden korkuyorlar. İşçiler bilinçli olduğu zaman haklarını alabiliyorlar. Onların istediği bilinçsiz, her şeye evet diyen işçiler olsun istiyorlar. Sendika bize birçok şey kattı. Biz bu mücadeleyi sonuna kadar, zafere kadar, iş yerine sendikayla girene kadar sürdüreceğiz.
Meral: Merhaba, Ben de Sibaş direnişçisiyim. Sibaş'ın benim gibi yüzde 80'i kadın. Atılanların da yüzde 80'i kadın oluyor dolayısıyla. Seksen kişi işten çıkarıldı ama hepsi direnişe katılamadı. Asgari ücret açlık sınırının altında ve biz o ücreti bile alamaz durumda olduğumuz için pek çok arkadaşımız biryerde işbaşı yaptılar. Biz şu an direnişi sürdüren 15-20 kişiyiz. Sayımızın azlığı içimizdeki direnci hiçbir zaman öldürmedi. Biz emeğimiz, ekmeğimiz ve çocuklarımızın geleceği için direniyoruz. 51 arkadaşımızın işe iade davasını kazandık. 22 arkadaşımızın davası da 20 Eylül'e ertelendi. Onları da kazanacağız ama bizim amacımız davayı kazanıp parayı alıp geri çekilmek değil. 192 günde parayı aldıysak 192 günün sonunda da işe gireriz. Oradan hiçbir şekilde ayrılmayacağız. Sizin aracılığınızla yeniden söylüyoruz o iş yerine girinceye kadar mücadelemiz devam edecek. Bütün dostlarımızı dayanışmaya bekliyoruz. Çadırımız orada, çayımız sürekli kaynıyor. Yolu geçen herkesi ağırlamaktan mutluluk duyarız.
Çok teşekkür ederim.
Eylemdeki Sibaş İşçileri
Buraya gelip iki kelam da olsa söyleme fırsatı verdiğiniz için önce herkesin huzurunda sizlere teşekkür ederim.
Bizler çocukluğumuzdan beri çalışan insanlarız. Ben çalışa çalışa bir akciğerini kaybetmiş bir babanın oğluyum. Bir akciğeri yok ama onuru var, şerefi var. Kimsenin ekmeğiyle oynamadı. Bugün hala güneşin altında Zeynel Mertoğlu belediyenin önünde açlık grevinde. Kin ve nefreti doğuranlar yarın bu hesabı verecek. Bu eylemle ilk defa trajikomik şeyler yaşıyorum. Altı aylık bir çocuğum var, büyüsün söz ona anlatacağım. Polis bizi buradaki yoldaşlarla tanıştırdı. Bizim küçük bir masamızı kaldırmak, elimizden almak isteyen polislere karşı yoldaşlar karşı koydular. İnanabiliyor musunuz bizi tanıştıran, polis.
Hepimiz yaşamaya çalışıyoruz. Buradaki herkes gibi. Buraya çalışıp da gelmedim, vicdanımla geldim. Biz işimizi istemiyoruz. Al senin olsun. Bizim kaybedecek hiçbir şeyimiz yok. Makamı olanların koltuğu olanların kaybedecek çok şeyi var. Biz şerefimiz, gururumuz onurumuz için savaşıyoruz, buradayız. Sonuna kadar, gittiği yere kadar.
Çiğli Belediyesi'nde Eylemdeki İşçiler Adına, İşten Atılan Belediye İşçisi
Merhaba arkadaşlar, hepiniz hoş geldiniz.
Benim öfkem çok büyük. Düşünsenize ekmeğim elimden alınmış, açlığa mahkum edildim. 464 gündür Zeytinburnu belediyesinin önündeyim. İşimi geri istiyorum. Ne pahasına olursa olsun. Her gün iki kere, öğle yemeği ve akşam iş çıkışında karşılarına çıkıyorum ve oradakilere, beş yüz kişiye diyorum ki, “buradan cenazemi alırsınız!”
Çıkıp oraya ilk oturduğumda gerçekten ben de afalladım. “napacağım şimdi” dedim. Şimdi bakıyorum milyonlara ulaştım. Her yerde olmaya çalışıyorum çünkü bu ekmek kavgası, bu yürüyüş arkadaşlar. Geçmişten aldığımız yürüyüş ve bu adımlar bizden sonra da devam edecektir. İşte çocuklarımız aramızda, izliyorlar bizi. Çocuklarımızın geleceğini garantiye almak için, zorbalığa karşı koymak için beş mevsimdir orada dışarıda mücadele ediyorum. O kadar zalimler ki başımda gölge yapan ağacımı kestiler. 464 gündür her yerdeyim, şehir şehir, sokak sokak geziyorum ve diyorum ki “bu öfke sizi boğacak!” Bu öfkeyi Ankara'ya, Adana'ya, Aydın'a, İzmir'e, Amed'e, Şırnak'a, yurtdışına taşıyacağım. Milyonlara ulaştıracağım. Oralardaki işçilerin biriken öfkesiyle birleştireceğim. Sizi bu öfkeyle boğacağız, sizi mahvedeceğiz.
Birçok fabrikaya, mahalleye, eylem alanlarına gittim. Tanıdığım, binlerce işçiyle tanıştım. İşçiler o kadar öfkeli ki... İşi yolunda görünen işçiler bile bela okuyorlar. Sömürülen bir insan rahat olabilir mi? Soru şu, nasıl hareket edeceğiz? Bugün aslında tam da bir şans. Bugün birçok alandan işçi emekçi arkadaşımızla bir aradayız. Bugün ikincisini yapıyoruz. 28 Temmuz'da da İstanbul'da yapılıyor. Bir yol haritası çiziyoruz. Ete kemiğe büründürüp nerede bir işçi varsa, nerede bir sorun varsa gideceğiz sorunun kaynağının ensesine bineceğiz. Diyeceğiz ki “bu işçi bizim arkadaşımız, bu işçi bizim için çok önemli ve onun kaybetmesine Müsaade etmeyeceğiz.” Gerekirse o işçiyle birlikte o işyerinin, fabrikanın önünde oturacağız, uyuyacağız, acılarına öfkesine ortak olacağız.
13 yıllık bir çalışanken bir gün ansızın bir isim listesiyle işten atıldım. Bana niye atıldığımı dahi açıklamadılar. Örgütlerle ilişkilendirmeye çalıştılar. Mahkemenin işe iadesini aldıktan sonra işe alınıp altı dakika sonra tekrar işten atıldım. Çünkü hakkını arayan bilinçli bir işçiyi istemiyorlar. Bu işçi orada eylemle birlikte büyüdü ve korktular. Fabrikaları, esnafları, işyerlerini, illeri, mahalleleri gezdim hergün anlatıyorum “bu sokaklar bizim. Bizler bu sokaklarda örgütlenip büyüyeceğiz, sizin koltuklarınızı yıkacağız.” Sermaye sınıfı bu korkuyla titriyor. Sadece samimi olarak birlikte hareket edelim. Birlikteliğimizin gücünü bildikleri için engellemek için herşeyi yapıyorlar. Kriz hep vardı, ölmeyecek kadar çalışıyorduk. Şimdi öldürmeye çalışıyorlar. Ben bu şekilde ölmeyeceğim. Benim ekmeğim de elimden alındığında her eylemim meşrudur. İşgal, pankart asmak, sokakta bağırma çağırma bunların hepsi hakkım. Ölürsem de onurlu bir işçi olarak öleceğim. Ben adımı tarihe yazdıracağım, onlar onursuzluklarıyla, alçaklıklarıyla yaşayacaklar ve böyle ölecekler. Onlar benim huzurumu kaçırdılar ben de onlara huzur yüzü göstermeyeceğim. Ne koltuklarında rahatlar, ne evlerinde, etkinliklerinde, sinemalarında hiçbir yerde rahat bırakmıyorum. Belediye başkanının evinin önüne gittim, “aranızda eşkıya yatıyor, burada oturuyor, beni öldürmeye çalışıyor” diye komşularına bağırarak anlattım.
Buradan bütün mücadele arkadaşlarıma söz veriyorum, son nefesime kadar enselerinde olacağım. Burada bulunan arkadaşlarımla, dışarıdaki milyonlarla öfkemi birleştireceğim ve işçilerin iktidarını kurana kadar mücadele edeceğim. Bu sözle hepinizi selamlıyorum. Bugün çağırdığımız ama yanımızda olamayan arkadaşlarımızın da aynı düşünceleri paylaştığına inanıyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum arkadaşlar.
Zeytinburnu Belediyesinden Atılan Eylemdeki Sağlık İşçisi Kenan Güngördü
Merhaba işçi arkadaşlarım,
Öncelikle hepiniz hoş geldiniz.
Bizim örgütlenme sürecimiz bir buçuk sene önce başladı. İki arkadaşımız bunu başlattı. Üç ay sonra işi bıraktılar. Biz beş kişi eylemi üstlendik, örgütlenme sürecine girdik. Anayasanın 51. maddesine dayanıyoruz ya, bu işi gizli saklı yapıyoruz. Bir ay içinde on altı kişi olduk. Sonra üç ay boyunca kimseyi örgütleyemedik. Sonra 43 kişiye ulaştık. Sonra müdürümüz bir işçiyle tartıştıktan sonra birden yüz yetmiş kişi olduk biz. Sendikalıyız ya sendikayı zırh gibi görüyoruz. Sendikaları bu kadar abartmaya gerek yokmuş. Örgütlenen arkadaşlara anlatırken başımızdan geçenleri söylüyoruz. Sendikaya tam anlamıyla güvenmelerine gerek yok. İşçi de sendikanın sendika da işçinin. Biz zırh konusunda yanıldık. 110. güne kadar haklıydık. 110. günden sonra haksız olduk. Sendika ilk toplantıyı yaptı patronla dediler ki “herhangi bir sonuç yok.” “Ne konuştunuz?”, “Çay çorba içtik sadece.”
İkinci toplantıya gelince dediler ki “güzel bir teklif geldi. Teklif şu: Kıdem tazminatlarınızı Ocak ayına göre hesaplayacaklar, ihbarları da Mart ayındaki son çıkış tarihine göre hesaplayacaklar. Dedik, arada 120 günlük bir fark var. SGK'mız yatmamış, iş akdimiz de feshedilmemiş. Çalışıyor görünüyoruz ama devamsızlık olarak gösterilmiş. Bir kazanım değil bu bizim için. İşte bundan sonra sendikacılar direk tavır almaya başladılar. Yaptıkları masraflar artık onlara çok gelmiş de olabilir diye düşündük. Tabii arada tartışmalar da oldu. Burada söylüyorum, sendikaya tam anlamıyla güvenmeyin. Hepsi kendi çıkarlarının peşinde koşuyor. Bu işi yapamıyorsanız o koltukta oturmayacaksınız. Orada 94 kişinin örgütlenme çabasına bir katkın olmayacaksa o koltukta oturmayacaksın. Biz 104 kişiydik 94'ü bu teklifi kabul etti. 94 kişiye sorun, bir daha örgütlenmeye yanaşacaklar mı? Bir daha sendikaya yanaşırsak, diye yemin ederek gittiler.
Siz işçilerin örgütlü çalışmasına engel olamazsınız, olamayacaksınız. Gidip orada gaz vermekle, sayıyı toplayıp kapıyı kırıp içeri girmekle bitmez. Bütün her şeyi sendikaya bıraktık. “Burada bekleyin, burada beklemek çok büyük bir eylem” dediler. Demek ki öyle olmuyormuş. Böyle yapan arkadaşlar varsa aranızda, yapmasınlar, kaybedeceksiniz.
Teşekkür ederim
Eylemdeki Kale Kayış İşçisi
Merhaba, Dostlar, Yoldaşlar,
Öncelikle hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Şunu söyleyebilirim ki, sizlerin içinde olmayı çok isterdim.
Bağlı bulunduğum belediyenin Toplu İş Sözleşmeleri süreci olmasından dolayı grev örgütlenmesi çalışması içindeyim. 5 Temmuz 2019 Cuma günü Ataşehir Belediyesi’nin kapısına Grev Kararını güçlü bir işçi kitlesiyle astık. 12 Temmuz’a kadar masada işçi adına bir gelişme olmazsa 12 Temmuz Cuma günü grevdeyiz.
Dostlar, İşçi Yoldaşlar,
Genelde seçimlerde siyaset için kullanılan dildir bu “Zorlu bir süreçten geçiyoruz” dili. Yalnız bu durum aslında sınıf adına söylenecek bir gerçektir.
Bizler; işçiler, ezilenler, yoksullar. Evet, zorlu bir süreçten geçiyoruz. Yalnız seçim sonuçları bizlerin kaderini değiştirmiyor. Aksine derine kazıyoruz. Eğer ki, işçi sınıfının kurtuluşu kendi eseri olacaksa, bu kurtuluşun bir parçası olmaktan onur duyarım.
Bizler kendi yaşamımızı kendimiz şekillendireceğiz. Hiç kuşku yok. İTK (İşçi Temsilcileri Konseyi), bizler adına bir fırsattır. Kurtuluş için bir adımdır, girişimdir. Tüm işçi Yoldaşları sınıf adına devrimci duygularımla kucaklıyorum, selamlıyorum.
Bizler kendimize efendi seçmek yerine emekten gelen gücümüzün farkında olduğumuzda, üretenin yönettiği bir dünya yaratacağız. Buradan aynı sendikanın üyesi olduğumuz Aliağa Belediyesi işçilerine selam olsun.
Orada bulunan tüm dostları 28 Temmuz’da İstanbul’da gerçekleşecek olan “İşçiler Kürsü Bizim” etkinliğine davet ediyorum.
Sınıf adına direnciniz, kininiz eksik olmasın. Sevgi ve saygılarımla...
Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz!
Yaşasın İşçilerin Mücadele Birliği!
Ali Ekber Eraslan, Ataşehir Belediyesi İşçisi /İstanbul
Arkadaşlar burada gördüğümüz görseller (slaytları gösteriyor) sık sık karşılaştığımız pratik deneyimler. Bu süreç bazen yoğunlaşır bazen de aşağı düşer. Ama hiçbir zaman işçilerin emekçilerin sorunları iktidarı almadan bitmeyecek.
Deri Tekstil Kundura İşçileri Derneği Adına Saya işçisi Yalçın Yanık
Dayanışma evleri kurmalıyız. Kendi tarihimizi yazmalıyız. Bunu kaç kişiye ulaştırabiliyoruz. Gelecek hakkında düşüncelerimizi dile getirmeliyiz. Kapitalizmi kendi emeğiyle yaratanlar yıkabilir. Gelecek kendi ellerimizde olabilir. Gelecek hakkında düşüncelerimizi ifade edecek yöntemleri yaratmalıyız.
Makine Üretim Sanayi İşçi Mühendis
Burada işçinin zararlı çıktığı noktaları sıralayayım size; sömürü, psikolojik ve fiziksel sağlığı tüketilen, zaman, enerji, uyku, istirahat, ibadet, artı mesai, emeklilik durumu... Bunun vebalini taşıyamazlar. İşçi size hakkını helal etmez. Bizim bu mücadeledeki sloganımız, özgüvenimiz olsun ki özgür olalım.
Tekstil işçisi
Hep içimizde güzeli, iyi olanı, umudu besledik. Bundandır ki, işçilerin burjuva siyasi partilerden umut beslediği zamanlar oldu. İktidarı destekleyen işçi kardeşlerimiz dahi içinde umut, özlem ve çaresizlikle kendi kurtarıcısını aradı. Ben hiç Roboski'yi, Nusaybin'i bombalasın, Sur'u Cizre'yi Şırnak'ı yıksın diye destekleyeni görmedim. Çaresizlik onları seçim sandıklarına götürdü. İşçi sınıfından umudunu kesen nice siyasetler seçim sandıklarına koştular. 28 Nisan'daki kararlarımıza baktığımda "işçi sınıfının bilinci geri" diyenlerin umutsuzluklarının haksız olduğunu görüyorum. Biz işçiler diyoruz ki, bizim de temsilcilerimiz ve komitelerimiz var.
Nasıl ki "kahrolsun Amerika" diyerek emperyalizm kahrolmuyorsa "kahrolsun patronlar" diyerek burjuvazi kahrolmayacaktır.
Evet arkadaşlar, güçlüyüz. Tahmin edemeyeceğimiz kadar hem de. Artık bilinci örgütleyebilecek kadar güçlüyüz. Karşı devrimin bizi bizden daha çok ciddiye alacak kadar güçlü. Ve bunu kullanmalıyız, insani bir dünya talebimiz için.
Komitesi Adına İnşaat İşçisi
İnşaat işçilerinin komite oluşturması fabrikalarda işçilerin komite oluşturmasından daha zor. Fabrikada bir işçiyle üç dört yıl çalışabiliyorsun ama inşaatta birlikte çalışma süren günlerle sayılıyor. Bunu komitemizle birlikte aşmaya çalışıyoruz. Bunu başaracağımıza inanıyorum. Sadece inşaat sektörünü örgütlemek değil devrimi örgütlemek bizim görevimiz. Bunun da bilincindeyiz.
İnşaat İşçisi
Öğrenciler çalışmak zorunda değiller, bunları yaşamak zorunda değiller. Öncelikle ücretsiz eğitim talep ediyoruz. Öğrencilerin yeteneklerini rahatça ortaya koyabilecekleri bir ortam istiyoruz.
Sizleri Mezopotamya kadınlarının sloganı olan zılgıtla selamlamak istiyorum.
Parttime Gıda Hizmet İşçisi
Hakkımızı alırız. Bunu birliğimizle, bazen bir sendika aracılığıyla alırız. Ama önce taban örgütlülüğünü kurmalıyız yoksa sendika daha kötü oluyor. İşçi komitelerimizi kurarak mücadele edebiliriz. Çalıştığım bölgede “mülteci işçiler geldi bizim maaşlarımızı düşürdü, işimizi aldı” gibi bir anlayış var. Bu doğru değil. Bir kriz var. Mültecilerin işe alınma sebebi ucuz iş gücü. Bilinçli arkadaşlarımız bu görüşlere karşı da mücadele etmeli. Öfkemizi onlara değil, kapitalizme, emperyalizme yöneltmeliyiz.
İşsiz Metal İşçisi
Tek kurtuluş var arkadaşlar “devrim!” arkadaşlarımızı örgütleyeceğiz, ailemizi örgütleyeceğiz, mahalle işçi komitelerimizi kuracağız. Özellikle fabrika ilişkileri kuracağız. Ne kadar çok işçiye ulaşırsak o kadar büyürüz.
Yoldaşlar bir nar tanesiyle başladık şimdi binlerce nar tanesiyiz. Büyüyoruz, güçleniyoruz, yılmıyoruz. Faşizmin kirli pençesi altında olmayacağız. Bizim tek özgür olduğumuz yer komitelerimiz.
Ağaç Mobilya İşçisi/ Mahalle İşçi Komitesi Adına
Sermayenin bu sınıf egemenliğine son vermek ise ancak işçi sınıfın sermayeden bağımsız bir örgütlemeye sahip olmasıyla mümkündür. İşçi sınıfı, bağımsız sınıf örgütlülüğüne dayanarak, sermaye sınıfına karşı etkili bir mücadele verebilir ve zafer kazanabilir. Hangi gerekçeyle olursa olsun, şu ya da bu burjuva siyasetin peşine takılmak sadece sermaye egemenliğinin pekiştirilmesine yarayacaktır.
Bu nedenle işçi sınıfın bağımsız sınıf örgütlülüğü hayati önemdedir. Tüm toplumun sermaye egemenliğinden kurtuluşu ve geleceği işçi sınıfın bu bağımsız sınıf örgütlülüğüne bağlıdır. Konsey girişiminizin önemi bu hayati gerçeğe dayanıyor. Bu bilinçle çalışmalarınızda başarılar diliyorum.
Tutsak Tekstil İşçisi
Merhaba işçi kardeşlerim,
Biz mevsimlik işçilerin neler yaşadığını anlatmak istiyorum. Sigortamız bile tam yatmaz. İşte kaç gün kalabileceğinizi bilmezsiniz. Aylıklar her yerden kesilir, kuşa döner. Çalışmaya gelince en ağır şartlarda en uzun saatlerde çalışırız. Fazla mesai diye bir şey hiç yoktur. Yıllık izin, tazminat hayaldir.
Kadrolu işçiler bize yukarıdan bakıyorlar. Patronların karşısında sonuçta sen işçisin. İster kadrolu ol, ister yevmiyeli ister geçici işçi fark etmez. Sıkar posanı çıkarır. İşine gelmezse de atar.
Bizim için mevsimlik işçilerin bu durumu aslında avantaj. Çünkü kaybedecek hiçbir şeyi olmayanların içinde örgütlenmek daha kolay. Öncü işçilerin ister kadrolu ister geçici işçi olsun bu kesimlere bilinç götürmesi gerek. İşçi haklarını anlatmalılar. Onların kabullendikleri kölelik koşullarını değiştirebileceklerini öğretmeliler.
Birkaç kişiye ulaştığında ve en basit haklarını anlattığında, zaten kaybedecek bir şeyleri olmayanların "ne yapabiliriz" tartışmaları başlıyor.
Komiteleşmeyi, konseyimizi onlara taşımalıyız. Tarım, turizm, gıda birçok alanda geçici işçi var. Ortak aklın biz işçilere ne kadar faydası olduğunu tartışıp birlikte karar alıp uygulamalıyız.
Biz kadın işçilerin nerede nasıl çalışırsak çalışalım mesaimiz bitmiyor. Evde de yeni bir çalışma bizi bekliyor. Senelik izni olmayan, hafta sonu olmayan, saati bitmeyen bir mesai. Erkek işçi kardeşlerimiz mücadelede bizleri aralarında görmek istiyorlarsa kadınları aptallaştıran bu sömürüye de bir son vermekte bizimle birlikte mücadele etmeliler.
Biz kadınlar en çok da bunun için, bizi özgürleştirecek olan sosyalizmi istiyoruz. Biliyorum ki birlikte kazanacağız.
Mevsimlik Gıda Üretiminden Kadın İşçi /Komitesi Adına
İşçi avukatların sorunları ile ilgili önceki etkinlikte de kadın konferansında da uzunca bir konuşma yapmıştım. Sizleri tekrar sıkmak istemiyorum. Bu sorunların çözümlerinde bir değişiklik olmadı. Tüm işçi sınıfıyla, sadece işçi avukatlar değil tüm işçi sınıfıyla mücadelemize devam edeceğiz ve zaferi sınıf kardeşlerimizle birlikte kazanacağız.
İşçi Avukatlar Komitesi Adına
Tabi ki kurtuluş işçi sınıfında, bunu kimse inkar edemez. Demek istediğim bu çocuk işçilerin kötü şartlarda az ücretle çalışıyor olmaları değil, çocukların çalışmak zorunda olmaları.
Otomotiv Sanayi İşçisi
Şu anda ülkenin birçok yerinde irili ufaklı sınıf eylemleri devam etmektedir. Biz biliyoruz ki bu eylemler çok kısa bir sürede daha da yayılıp güçlenecekler. Burada en büyük sorun devam etmekte olan bu irili ufaklı eylemlerin birbirinden kopuk ve bağımsız olmasıdır. Burada eylemdeki işçilerin olması da konsey girişiminin dayanışma ve birlik için de bir araç olduğunu kanıtlıyor. Bu birlik bizi hem nicelik hem de nitelik olarak yükseltecektir. İTK girişiminin dinamiklerini yükseltmek burada bulunan herkesin görevidir.
İşte konsey örgütlenmesi bu eylemleri birbirine bağlayan birbirini güçlendiren bir örgütlenmeye dönüşecektir.
İşte biz sınıfa zaferi getirecek olan bu örgütlenmiş güç olacağız.
Öncü işçiler öne, en öne!
Otomotiv işçisi /Komitesi adına
Kriz derinleşiyor. İşten atmalar artacak direniş sermayeye karşı daha derinleşecek ve gelişecek. Sibaş olsun, Zeytinburnu direnişçisi arkadaş olsun bunlar çok daha fazla sayıda yaygınlık kazanacak. Birbirimizle teması güçlendirelim. Sınıf mücadelesini merkezileştirelim ve birbirimizden haberdar olalım.
Saya İşçisi
SONUÇ VE KARARLAR
28 Nisan'da 19 iş kolundan katılan işçilerin önerileri ve oybirliği ile kuruluşu kabul edilen "İşçi Temsilcileri Konseyi Girişimi", 7 Temmuz'da İzmir'de yapılan 2. serbest kürsüsüne katılan aşağıdaki 22 iş kolunda çalışan işçilerin önerileri ve onayıyla aşağıdaki kararları almıştır.
28 Nisan'da 1. serbest kürsü'de alınan 8 madde aynı şekilde kabul edilmiştir.
1- Sendikaları devrimci tutuma zorlayan, sınıfın tüm unsurlarını kapsayan komite ve konseylerin örgütlenmesi ve yaygınlaştırılması tüm işçilerin görevidir.
2- Ulusal ayrımcılığa, işkolu/işsiz sınırlandırmalarına, kafa-kol emeği ve cins ayrımına karşı mücadele işçilerin görevidir.
3- İşçi sınıfının bağımsız ve militan mücadelesinin örgütlenmesini temel alır.
4- Toplumun ve doğanın kurtarılması mücadelesinde işçi sınıfının teorik ve pratik olarak öncülüğünü kabul eder.
5- İşçilerin kendileri hakkında bizzat kendilerinin söz söylemesi ve karar almasını tavizsiz savunur. İşçi sınıfının siyasal öncülüğünü kabul eder.
6- Eyleme geçen sınıfın tüm bileşenlerini desteklemeyi görev bilir.
7- İşçi ve emekçilerin ekonomik ve demokratik haklar mücadelesinde sonuç alıcı mücadele biçimlerini benimser.
8- İşçi sınıfının devrimci örgütlenme, devrimci bilinç, devrimci eyleminin örgütlenmesi ve sınıfın tam kurtuluşu için tüm işçileri göreve çağırır.
Eklenen Maddeler:
2.maddeye ek olarak "cins ayrımcılığına karşı mücadele"nin eklenmesi;
3.maddeye ek olarak, "fiili işyeri eylemleri ve sokak eylemleriyle mücadelenin devamlılık ve kararlılık kazanması için çaba sarf eder" eklenmesi;
6.maddeye ek olarak "eylemler arasında bağlantı ve dayanışmayı örgütleme görevinin" eklenmesi;
9-İşçi Temsilcileri Konseyi girişimi, yaygınlık kazanmak ve kendi bölgesel sorunlarını tartışmak için yerel, bölgesel, mahalli ve işyeri toplantılarının örgütlenmesini planlar.
Metal İşçileri, Gıda Üretim İşçileri, Gıda Hizmet İşçileri, Belediye İşçileri, Taşıma Kargo İşçileri, Plastik Sanayi İşçileri, Makine Üretim İşçileri, İşsiz İşçiler, Tekstil İşçileri, Ağaç Ve Mobilya İşçileri, Saya İşçileri, Otomotiv Sanayi İşçileri, İşçi Avukatlar, Malzeme Üretim İşçileri, Malzeme Montaj İşçileri, Basın İşçileri, İnşaat İşçileri, Ev İşçileri, Diş Protez Üretim İşçileri, Sağlık İşçileri, Taş Ve Mermer İşçileri, Benzin Pompa İşçileri
Kaynak:
Facebook/ İşçi Temsilcileri Konseyi Girişimi Hazırlık Komitesi