"Kulp’ta Gözaltında Kaybedilen 11 Köylü İçin Adalet İstiyoruz!"

 

Cumartesi Anneleri, 1020. Hafta eyleminde 8 Ekim 31 yıl önce Kulp ve Muş’a bağlı dağınık köy ve mezralardan gözaltına alınan ve tüm çablara rağmen bir daha haber alınamayan 11 kişi için Galatasaray Meydanı'ndaydı.

Cumartesi Anneleri / İnsanları 1020. Hafta eyleminde  8 Ekim -25 Ekim 1993 tarihleri arasında General Yavuz Ertürk Komutasındaki Bolu Tugayı tarafından yürütülen askeri operasyonda Kulp ve Muş’a bağlı dağınık köy ve mezralardan gözaltına alınan ve kendilerinden bir daha haber alınamayan 11 kişi için Galatasaray Meydanı'ndaydı.

Basın açıklamasını okuyan Nuray Çevirmen Türkiye tarihinin en önemli yargı krizini yaşadığı bir dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın “Cezasızlık algısını ortadan kaldırmak, toplumun güvenlik ve adalet konusundaki kaygılarını süratle gidermek boynumuzun borcudur” dediğini hatırlarak "Türkiye’de cezasızlık algısı değil; cezasızlığı bir yönetim tekniği olarak kullanan iktidar sorunu var" dedi.

 

"Adalet Sistemini Çürüten Siyasi İradenin Yarattığı Hukuk Devleti Krizi Var"

Hukuku, Anayasa’yı, uluslararası sözleşmeleri değil, siyasi iradeyi takip eden bir yargı pratiği ve adalet sistemini çürüten, çökerten siyasi iradenin yarattığı derin bir hukuk devleti krizi olduğunu belirten Çevirmen "Kayıp yakınlarını sistematik bir inkar ve cezasızlıkla karşı karşıya bırakan, onların sorunlarına çözüm bulma yükümlülüğünü yerine getirmeyenler cezasızlığı ortadan kaldırmaktan söz edemez" dedi.

Erdoğan’a seslenen Çevirme, cezasızlığa son vermek istiyorsa, öncelikle Cumartesi İnsanlarını görüp duyması, zorla gözaltında kaybetmeleri suç olarak tanımlanması ve BM Kayıplar Sözleşmesi’ni imzalayarak ve uygulanması gerektiğini belirtti.

Türkiye’de yargının nasıl işlediğine, cezasızlığın nasıl ilmek ilmek örüldüğüne dair Kulp’ta gözaltında kaybedilen 11 köylünün dosyasının bunun bir örneği olduğunu söyleyen Çevirmen, Kulp'ta gözaltında kaybedilen 11 kişinln dosyasını paylaştı.

8 Ekim -25 Ekim 1993 tarihleri arasında General Yavuz Ertürk Komutasındaki Bolu Tugayı tarafından yürütülen askeri operasyonda Kulp ve Muş’a bağlı dağınık köy ve mezralardan çok sayıda köylü gözaltına alındı.

Askerlerin konuşlandığı Kulp Alaca köyü yakınlarındaki alana götürülen köylüler iki hafta kadar süren operasyon boyunca burada tutuldu. Bu süre içinde aileleri onlara yiyecek götürdü. Köylülerden bazıları süreç içinde serbest bırakıldı. Operasyonun son gününe kadar tutulan 11 köylüden ise bir daha haber alınamadı.

Aileler, tüm ilgili mercilere yaptıkları başvurulardan bir sonuç alamadı. Diyarbakır DGM Başsavcılığı etkin bir soruşturma yapmadan 29 Nisan 1997 tarihinde dosyada takipsizlik kararı verdi.

Oysa AİHM, 31 Mayıs 2001 tarihli kararında Türkiye’yi 11 kayıp kişinin ölümünden sorumlu olduğu ve etkili bir soruşturma yürütmediği için mahkûm etti. ( Başvuru No:23954/94)

 

"Gözaltında Kaybedilenlerin Kemikleri 11 Yıl Sonra Kepir Mezrasında Bulundu"

Uzun süre boyunca yasak bölge ilan edilen Kepir mezrasında 2004 yılında insan kemikleri bulundu. Ailelerin ve İHD’nin çabaları sonucunda söz konusu kemikler Kulp Cumhuriyet Savcılığı tarafından İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Kimliklendirme çalışması sonucunda kemiklerin kaybedilen köylülere ait olduğu kesinleşti.

 

"TBMM İnceleme Komisyonu'ndan 'Gözaltına Alınanlar Kaybolmuştur' Kanaati"

Yapılan başvuru üzerine Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu iddiaları yerinde inceledi. Hazırladığı raporun sonuç bölümünde “Komisyonumuz Bolu Komando Tugayı’nın düzenlemiş olduğu operasyon sırasında kimi kişilerin gözaltına alındığına ve daha sonra kaybolduklarına kanaat getirmiştir.” denildi.

Ailelerin ısrarlı başvuruları sonucunda 2013 yılında yeniden açılan soruşturmada Diyarbakır Savcılığı’nın düzenlediği iddianame mahkeme tarafından kabul edildi ve Tuğgeneral Yavuz Ertürk hakkında 11 kez müebbet ve 25 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.

 

"Tüm Kanıtlara Rağmen Yine Cezasızlık Ve Yine Zaman Aşımı Kararı"

Ancak köylülere ait kalıntıların bir toplu mezarda bulunmasına, AİHM’in mahkumiyet kararına, TBMM Raporuna rağmen Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava 19 Eylül 2018 tarihinde sanığın beraati ile sonuçlandı. Ailelerin istinaf başvuruları reddedildi. Bunun üzerine aileler temyiz talebiyle Yargıtay’a başvurdu. Yargıtay 1. Ceza Dairesi, inceleme tamamlanmadan, evrensel hukuku yok sayarak 19 Mart 2024 tarihinde dosyada zamanaşımından düşme kararı verdi. Aileler, aynı yıl Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.

 

"Kaç Yıl Geçerse Geçsin Vazgeçmeyecğiz"

11 köylünün gözaltında kaybedilmesi ile ilgili 31 yıldır devam eden cezasızlığa son verilmesini; maddi gerçeğin açığa çıkartılarak bu suçtan sorumlu olanların cezalandırılmasını istediklerini vurgulayan Çevirmen "Kaç yıl geçerse geçsin; Mehmet Salih Akdeniz, Celi Aziz Aydoğdu, Behçet Tutuş, Mehmet Şerif Avar, Hasan Avar, Bahri Şimşek, Mehmet Şah Atala, Turan Demir, Abdo Yamuk, Nusreddin Yerlikaya, Ümit Taş için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz" dedi.

 

"İkinci Kuşak Olarak Mücadelemizi Sürdüreceğiz"

Gözaltında kaybedilen Mehmet Salih Akdeniz'in yeğeni Fırat Akdeniz, Diyarbakır'ın Bağlar ilçesinde Koşuyolu Parkı'nda gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini soran ailelerin selamını getirdiğini belirterek sözlerine başladı. Galatasaray Meydanı'nda gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sorarken defalarca işkenceyle gözaltına alındıklarını ve sonra da medyanın yasaklandığını, hatırlatan Akdeniz Cumartesi İnsanlarının ısrarlı mücadelesiyle sınırlı sayıda da olsa yine Galatasaray Meydanı'nda olduklarını söyledi.

Akdeniz, amcası Mehmet Salih Akdeniz'in gözaltında kaybediliş sürecini aktararak "Bir insana yapılabilecek en büyük kötülüklerden biri gözaltında kaybetmek yakınlarının ziyaret edeceği bir mezarın bile olmamasıdır. Yengem Pembe Akdeniz, bir sonuç alamadan bu dünyadan göçüp gitti. 31 yıldır adalet mücadelesi veriyoruz. İkinci kuşak olarak biz bu mücadeleyi sürdüreceğiz" dedi.

Yine gözaltında kaybedilen Cemil Kırbayır için bugün Ardahan'ın Göle ilçesinde bir anma etkinliği yapıldığı belirtilerek Cemil Kırbayır'ın ağabeyi Mikail Kırbayır'a seslenilerek "Gönlümüz gözaltında kaybedilen yakınlarımızın anıldığı her yerde. Bugün gönlümüz sizlerle" denildi.

Galatasaray Meydanı'na 31 yıl önce gözaltında kaybedilen Mehmet Salih Akdeniz, Celi Aziz Aydoğdu, Behçet Tutuş, Mehmet Şerif Avar, Hasan Avar, Bahri Şimşek, Mehmet Şah Atala, Turan Demir, Abdo Yamuk, Nusreddin Yerlikaya, Ümit Taş ve Cemil Kırbayır'ın anısına karanfiller bırakıldı.

 

Fotoğraflar: Yüksel Uygun