< < Kadın Gazeteciler: "Gazetecilik Değil Çıplak Arama İşkencesi Suçtur!"

 

Mezopotamya Ajansı muhabiri Esra Solin Dal’ın çıplak aramaya maruz kalmasına tepki gösteren kadın gazeteciler, “Gazetecilik değil çıplak arama işkencesi suçtur. Arkadaşımızla dayanışmaya mesleğimizi yapmaya devam edeceğiz" dedi.

Açıklamaya, Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG), Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG), Cumartesi Anneleri/İnsanları, Adalet Nöbeti eylemcileri, Kadın Zamanı Derneği, Kadınlar Birlikte Güçlü (KBG), Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP) ve çok sayıda kadın örgütü, Mücadele Birliği, SMF, DEM Parti ve çok sayıda kurum, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul il eş başkanları, Dem Parti İstanbul Milletvekili Özgül Saki, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Cengiz Çiçek katıldı. “Gazetecilik Değil Çıplak Arama İşkencesi Suçtur”yazılı pankartın açıldığı eylemde “Gazetecileri Serbest Bırakın”, “Hakikatin Kalemi Kırılmaz”, “Özgür Basın Susmadı Susmayacak” dövizleri ve Esra Solin Dal'ın fotoğrafı taşındı. Eylemde sık sık, “Esra Solin Yalnız Değildir”, “Bijî berxwedana Zindanan”, “Özgür Basın Susmayacak” ve "Gazetecilik Suç Değildir", "Çıplak Arama İşkencesi Suçtur", “Tecrit İnsanlık Suçudur” sloganları atıldı.

Açıklamayı okuyan gazeteci Serpil Ünal, tutuklanarak Bakırköy Kadın Kapalı Zindanı'na götürülen Esra Solin Dal’ın çıplak aramaya maruz kaldığını ve hak ihlallerinin bunlarla sınırlı olmadığını ifade etti.

 

"Çıplak Arama İşkencesi Yapılan Solin Hala Tek Kişilik Hücrede"

Ünal, “Gazeteci arkadaşımıza ilk gün su verilmedi, sadece bir parça ekmek verildi. Kasıtlı olarak aç bırakıldı. Ayrıca havalandırma hakkı da kullandırılmadı. Bugün aldığımız bilgiye göre arkadaşımız halen tek kişilik hücre tutuluyor ve ihtiyaçları karşılanmıyor. Kabul etmiyoruz. Yapılanların tamamı suçtur, insan haklarına aykırıdır" dedi.

 

"Hakikat Mücadelesinden Vazgeçmiyoruz"

Hakikati halka ulaştırma mücadelesi veren özgür basın çalışanlarının iktidarın hedefinde olduğunu belirten Ünal "Onlarca özgür basın çalışanı sistematik saldırılar nedeniyle cezaevine konuyor. Fakat her koşulda gazetecilik yapmaya devam ediyorlar. Biz gazeteciler olarak basının özgürlüğünü savunmaktan ve hakikat mücadelesi vermekten vazgeçmiyoruz. Özgür basın her koşulda bedel ödemeye ve bu ülkedeki karanlıkları aydınlatmaya devam edecek. Ne tutuklamalar, ne baskılar, ne çıplak arama gibi işkenceler özgür basına geri adım attıramayacak” dedi.

 

"Gazeteciler Değil, Çıplak Arama Yapanlar Yargılanmalı"

Bakırköy Kadın Kapalı Zindanı'nda kadınlara işkence uygulandığını belirten Ünal, işkence edenlerin cezalandırılması gerektiğini belirterek ”Hatırlatıyoruz. Gazetecilik değil çıplak arama suçtur. Gazeteciler değil, çıplak arama yapanlar yargılanmalıdır. Israrla hatırlatıyoruz” diyerek çıplak arama işkencesine ilişkin olan kararları sıraladı:

“* Anayasa Mahkemesi, 2 Mayıs 2019’da çıplak aramaya maruz kalan bir kadının başvurusunda, ‘Kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkının ihlal edildiğine’ karar verdi.

* Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi ÇED Danışma Kurulu Sekreteri Mücella Yapıcı ve kızı Mimar Cansu Yapıcı’nın şikayetiyle açılan davada üç polis, çıplak arama uygulamasıyla işkence yapmak suçundan yargılanıyor.

* Kocaeli İnfaz Hakimliği, tutuklu avukatlara ‘çıplak aramaya direndikleri’ için verilen disiplin cezasını reddetti. Hakim Atilla Darı, cezaevi idaresinin verdiği disiplin cezasının hukuka aykırı olduğuna, ceza için gerekli koşulların oluşmadığına karar verdi.”

Ünal, “Bir kez daha hatırlatıyoruz. Biz, dadın Gazeteciler olarak, kadınlar olarak, gazeteci arkadaşımız Esra Solin Dal’a Bakırköy Cezaevi’nde yapılan çıplak arama işkencesinin suç olduğunu görüyor, biliyoruz. Unutmuyoruz, unutturmuyoruz” dedi.

 

"Esra Solin Dal Yalnız Değildir"

Ünal “Gazeteciler ve kadınlar olarak diyoruz ki; Eğer arkadaşımızın saçının teline zarar gelirse bunun sorumlusu Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi yönetimidir. Haykırıyoruz. Konuyu takip etmeye, mahpus kadın Esra Solin’e ve tüm kadın mahpuslara yönelik yapılan hak ihlallerini deşifre etmeye devam edeceğiz. Esra Solin yalnız değildir” diyerek sözlerini tamamladı.

 

"Bu Düzeni Alaşağı Edeceğiz"

Dayanışmaya gelenlerden DEM Parti Milletvekili Özgül Saki, kadın gazeteciler olmasaydı erkek şiddetinin örtbas edileceğini ifade ederek, “Kadın gazetecilerin mücadelesi ve erkek egemenliğine karşı özgürlük, eşitlik isteyenler tereddüt etmedi. Kadın basın emekçilerinin çabasını görüyoruz. Kadınların yaşadığı emek sömürüsünü, şiddeti, şüpheli denilen ölümlerin arkasında erkek şiddet ve devlet desteğini ortaya çıkaran kadın gazetecilerdir. Kadın gazetecilerle ve kadın hareketi ile birlikte bu düzeni alaşağı edeceğiz” dedi.

"Gazeteciler Olmasa Hakikat Gizli Kalırdı"

Basın özgürlüğü gününde gazetecilere yapılan haksızlığı, hatta kadın gazeteciye çıplak arama işkencesi yapıldığını konuştuklarına dikkati çeken İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, gazetecilerin yaptıkları haberler ve çalışmayla insan hakları mücadelesine büyük katkıda bulunduklarını vurgulayarak, “Onlar olmazsa hakikatin gizli kalacağını biliyoruz. Halkın haber alma hakkının onlar tarafından savunulduğunu biliyoruz. Gazetecilere yönelik baskı sadece gazetecilerin sorunu değil hepimizin sorunudur" dedi.

 

"Biat Etmeyen Gazetecilerin Yanındayız"

Hakikat ne kadar gizlenirse gerçekten o kadar uzaklaşıılacağını belirten Yoleri "İnsan hakları savunucuları olarak biat etmeyen gazetecilerin yanında olduğumuzu bildiriyoruz. Kamuoyunun gerçekleri bilme hakkına sahip çıkması gerekiyor. Solin ve diğer gazeteciler yalnız değildir” diye konuştu.

 

"Tutsakları Çıkaracağız Ve Kazanacağız"

Adalet Nöbeti Annelerinden Fince Akman, yaşanan tutuklamaların korkudan kaynaklandığını belirterek, “Bir gazeteciye çıplak arama yapılıyorsa bu devletin ayıbıdır. Bu ayıp Kürtlerin değil sizin ayıbınızdır. Var olduğumuz sürece davamızı sürdüreceğiz. Barışı ve adaleti isteyeceğiz. Kendi gücümüzle barışı, adaleti getireceğiz, tutsakları çıkaracağız ve kazanacağız” dedi.

Eylem sloganlar, alkışlar ve zılgıtlarla sona erdi.