Cumartesi Anneleri, Galatasaray Meydanı’nda gerçekleştirdikleri 983. hafta eylemlerinde, 31 yıl önce JİTEM tarafından kaçırılarak katledilen İHD üyesi Cemal Akar'ın akıbetini sordu.
Cumartesi Anneleri/ İnsanları 983 Hafta eyleminde, ellerinde gözaltında kaybedilen yakınlarının fotoğrafları ve karanfillerle gözaltında katledilen Cemal Akar için buluştu.
Basın açıklamasını İHD Eş Genel Başkanı Av Eren Keskin okudu.
Galatasaray’daki varlığımızla, gözaltında kaybedilen sevdiklerimizi unutmadığımızı, onların nasıl kaybedildiğini hatırlattığımızı ve kayıplarımızın akıbetini karanlıkta bırakan hukuksuzluk ikliminin kaderimiz olmadığını haykırıyoruz" diyerek sözlerine başlayan Keskin, gözaltında kaybedilenlerin yakınları ve insan hakları savunucuları olarak Galatasaray’dan, gözaltında tutulduğuklaru polis merkezlerinden, yargılandıkları mahkeme salonlarından "Kayıplarımızdan da onlara ve adalete ulaşmamızı mümkün kılacak hak ve özgürlüklerimizi kullanmaktan da vazgeçmeyeceğiz" diye haykırmaktan vazgeçmeyeceklerini vurguladı.
31 yıl önce gözaltında kaybedilen ve dosyası cezasızlık zincirinin bir halkası haline getirilen Cemal Akar’ı unutmadıklarını belirten Keskin, 30 yaşındaki Cemal Akar'ın gözaltında kaybedildiğinde Özgürlük ve Demokrasi Partisi (ÖZDEP) Erzincan İl Sekreteri ve aynı zamanda İnsan Hakları Derneği üyesi olduğunu hatırlattı.
Akar'ın 25 Ocak 1993 tarihinde, çalıştığı işyerinin servis aracından inerken, görgü tanıklarının ifadelerine göre, davranışlarından istihbarat görevlileri olduğu anlaşılan kişilerce sivil plakalı bir araçla kaçırıldı. Kaçırılma olayının ardından, MİT ve JİTEM adına çalışan Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın da kaçıranlar arasında olduğu belirlendiğini, daha önce de defalarca gözaltına alınıp işkence gören Cemal’in ailesi, Erzincan ve Tunceli Emniyet Müdürlüklerine başvurarak oğullarının nerede tutulduğunu sorduğunu belirtti. Her seferinde aileye Cemal’in gözaltına alınmadığı cevabı verildiğini, İnsan Hakları Derneği'nin hükümet nezdinde girişimlerde bulunduğunu da aktaran Keskin, "Ancak devlet otoriteleri, Cemal Akar’ın yaşam hakkını korumak ve gözaltında kaybedilmesini önlemek için etkin bir çaba göstermedi" dedi.
Kaçırılmasından bir ay sonra, 23 Şubat 1993 tarihinde, Cemal Akar’ın ağır işkence görmüş ve başından kurşunlanmış haldeki cansız bedeninin Erzincan-Dersim yolunda Nazımiye’ye bağlı Doğançık Köyü yakınlarında bulunduğunu, Erzincan'dan kaçırılan Akar'ın, 130 km.lik karayolu üzerindeki dört güvenlik kontrol noktasından geçirilerek buraya getirilmiş olduğunu, ve normal koşullarda bu kontrol noktalarını rahatça geçmek imkansız olduğuna dikkat çeken Keskin "Bu durum, araçta resmi kimliği bulunan kişilerin olduğu iddiasını desteklemekteydi" dedi.
Olaydan dört ay sonra, 24 Haziran 1993 tarihli Özgür Gündem Gazetesinde yayınlanan bir haberde, Nevşehir Cezaevinde tutuklu bulunan E.H. isimli kişinin Erzincan Emniyet Müdürlüğünde Cemal Akar’la yüzleştirildiğini, buradaki sorgulamanın ardından birlikte Tunceli Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldüklerini, birkaç gün orada kaldıktan sonra araziye çıkarıldıklarını ve arazi dönüşünde sadece kendisinin araca bindirildiğini ve Cemal Akar'ı o andan itibaren bir daha görmediğini ifade ettiğini aktaran Keskin, bu haberin yayımlanmasından yaklaşık beş ay sonra, Tunceli Valiliğinin, iddiaları araştırmak yerine aynı gazetede, söz konusu iddiaları yalanlayan bir tekzip yayınlattığını söyledi.
"Cemal Akar dosyası, etkin soruşturma yapılmadan cezasızlık zincirinin bir halkasına dönüştürüldü" diyen Keskin, kaybedilişinin 31.yılında, bir kez daha Cemal Akar dosyasında adaletin sağlanması için adli ve siyasi makamlara yükümlülüklerini yerine getirme çağrısında bulundu.
Keskin sözletni "Kaç yıl geçerse geçsin, Cemal Akar için tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz" diyerek tamamladı. Cumartesi İnsanları gözaltında kaybedilen yakınlarının anısına karanfiller bırakarak Galatasaray Meydanı'ndan ayrıldı.