İstanbul'da 19 gençlik örgütü, 12 Eylül faşist askeri darbesinin ürünü olan ve 6 Kasım 1981'de kurulan YÖK'ü kuruluşunun 40. yılında Beyazıt Meydanı'nda protesto etti.
“Özgürlüğümüz ve geleceğimiz için mücadeleye” pankartının açıldığı eylemde “Berke Ve Perit'e Özgürlük”, “Akademik Özgürlük, Devrimle Kazanılacak”, “Kayyum Rektör İstemiyoruz”, “Özgür, Bilimsel Eğitim İçin İleri”, “YÖK'e Karşı İsyanı Yükselt”, “Özgür, Bilimsel, Demokratik Üniversite” dövizleri taşıyan gençlik örgütleri, eylem boyunca “Faşizme Karşı Omuz Omuza”, “Bijî Berxwedana Zanîngeha”, “YÖK, Polis, Medya, Bu Abluka Dağıtılacak”, “Beyazıt Faşizme Mezar Olacak!” sloganları attı.
Eylemde ilk sözü Boğaziçi Üniversitesi'nde kayyum atamalarına karşı eylemlere katıldığı için derslerine son verilen Feyzi Erçin aldı. Erçin, YÖK'ü kuran yasanın üniversitelere tek tipçi ve hiyerarşik yapıyı dayatmasının ve akademi ile özgürlüklere alan bırakmadığını belirtti. “Burada bu vesayeti ve kendilerine dayatılan hiyerarşiyi reddeden, kendi iradesine sahip çıkan devrimci ruha sahip sizlerin yanında olmak umut veriyor” diyen Erçin’in ardından eyleme birçok farklı üniversiteden katılan üniversite dayanışmaları söz aldı.
İstanbul Üniversiteler Dayanışması adına konuşan Beliz İnce, “Devletin üniversitelerdeki kuklası YÖK, bu sene tam 40 yaşında. 40 yıldır kampüslerde, yurtlarda, sokaklarda, her yerde, üniversiteli gençliğin tam karşısında. Bir müfredatı, bir turnikesi, bir akademisyeni, kayyum rektörleri, polis ve ÖGB'siyle, biz öğrencilerde kendine piyonlar yaratmak isteyen iktidarın değişmez sağ kolu olan YÖK, bizleri ne kadar baskılamaya çalışırsa çalışsın, öğrenci gençlik olarak mücadelemiz her daim sürecektir” dedi.
Gençlik örgütlerinin ortak açıklamasını okuyan Ege Can Özgür, YÖK'ün 40 yıl önce 6 Kasım 1981 tarihinde kurulduğunu söyledi. Özgür, “Hepimiz bu isme aşinayız; kampüslerimizde, dersliklerimizde, üniversite giriş çıkışlarında, YÖK'le karşı karşıya kalıyoruz. YÖK bazen önümüze konulan müfredat, bazen bizi gözetleyen bir ÖGB, bazen cinsiyetçi bir akademisyen, bazen amfideki kamera, bazen bir turnike oluyor. Ne zaman üniversite içerisinde bir faaliyet yapacak olsak, karşımıza yönetmeliklerle, engellemelerle çıkıyor.
1980 darbesinin ardından devletin üniversitelerdeki devrimci mücadeleyi sindirmek, gençliği depolitize etmek için kurduğu YÖK; öğrencilere yönelik zorbalığın, şiddetin, işkencenin ve baskının sembolüdür. ‘Kalacak yerimiz yok’ diyerek kampüsü terk etmeyen arkadaşlarımızı yerlerde sürükleyenler, üniversite içerisinde faşist çeteleri kollayanlar, CTS-CİTÖK gibi birimleri kapatarak erkek şiddetinin karşısında kadınların, LGBTİ+'ların kazanılmış haklarına saldıranlar; gökkuşağı rengine karşı nefreti örgütleyip topluluklarımızı kapatanlar; YÖK'ün temsiliyetiyle bu saldırıları gerçekleştirmektedir” dedi.
YÖK'ün bugün doğrudan devlet emriyle üniversiteleri tahakküm altına aldığını ifade eden Özgür, “Bugün bu tahakküm doğrudan kayyum rektörlerle oluşturulmaya çalışılıyor. Üniversitenin ÖGB'si polisle; üniversitenin kayyumu siyasi iktidarla kol kola girmiş bizi susturmaya çalışıyor. Artık kayyuma karşı gelenler iktidara da karşı geliyor, barınamıyoruz diyerek kampüslerine çadır atan öğrenciler devletin bekası için tehlike oluyor. Kayyuma karşı ses çıkarınca iktidarları sarsılmış olacak ki Boğaziçi'nde arkadaşlarımız Berke ve Perit tutuklanıyor. İTÜ'de yurt sorununa karşı bir araya gelen öğrenciler güvenlik tarafından yaka paça atılıyor. Kadın cinayetlerinin arttığı ve devletin failler hakkında herhangi bir yaptırım uygulamadığı şu günlerde kayyum rektör Naci İnci öğrenciler hakkında 6284 yasasını kullanarak koruma çıkartıyor. İstanbul Üniversitesi'nde devrimci öğrencilere yönelik faşist saldırılarla devrimci mücadelenin önü kesilmeye çalışılıyor” dedi.
Özgür son olarak “Öğrenci hareketinin kampüslerden meydanlara büyüttüğü kararlı mücadele tarihinden günümüze, biz değil miyiz üniversiteler bizimdir diyerek sokaklarda binler olan? Biz değil miyiz kapatılan kulüplerimize, elimizden alınmaya çalışılan kampüslerimize sahip çıkarak aylardır her alanı üretimlerimizle, tüm renklerimizle dolduran? Kampüs kampüs dayanışmalar kurduk, haklarımız ve özgürlüğümüz için direnişe geçtik. Geleceğimizden, özgürlüğümüzden, üniversitelerimizden vazgeçmeye niyetimiz yok! Tüm öğrencileri bir adım daha atmaya geleceğimiz ve özgürlüğümüz için mücadeleyi büyütmeye, örgütlenmeye çağırıyoruz” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Eylem açıklamanın okunmasının ardından sloganlar ile sona erdi.