< < "İnsan Ve Doğa Yararına Üniversiteyi Hep Birlikte Yaratacağız"

Boğaziçi Üniversitesi’nde kayyum rektör atanmasına karşı mücadelenin 31. haftasında eylemler sürüyor. Kayyum rektör atanması ve öğretim görevlilerinin görevden alınmasına karşı akademisyenlerin nöbet eylemleri devam ederken Eğitim Sen İstanbul 6 Nolu Üniversiteler Şubesi üyeleri de bugün Boğaziçi Üniversitesi'nde "Kayyum Değil Demokratik Özyönetim İstiyoruz!" şiarıyla basın açıklaması gerçekleştirdi.

Boğaziçi Üniversitesi'nde kayyum rektör atanmasına karşı devam eden eylemlerin 214. günü, Melih Bulu'nun görevden alınması ve rektör yardımcısı Naci İnci'nin vekaleten rektör olarak atanmasının 22. günü. Diğer yandan vekaleten kayyum rektör görevini sürdüren Naci İnci'nin Batı Dilleri ve Edebiyatları bölümü Öğretim Görevlisi Can Candan’ı görevden almasının 21. günü.

 

Akademisyenler 142. Kez Rektörlüğe Sırtını Döndü

Boğaziçi Üniversitesi Akademisyenleri her iş günü olduğu gibi bugün de kayyum rektör atamasına ilişkin nöbet eylemlerine devam etti. Akademisyenler, "Kabul Etmiyoruz Vazgeçmiyoruz" diyerek 142. kez rektörlük binasına arkalarını dönerek kayyum rektör atamasını ve akademisyenlerin görevden alınmasını protesto etti.

Akademisyenler, nöbet boyunca ellerinde "Feyzin Erçin Yalnız Değildir" , “CİTÖK Koordinatörü Cemre Baytok İşine Geri Dönsün” dövizleri ve üzerinde “Can Candan Yalnız Değildir” yazan Can Candan fotoğrafları taşıdı.

 

Güney Kapıda Basın Açıklamasına Polis Engeli

Boğaziçi Üniversitesi Akademisyenleri 142. nöbetlerinin ardından, Eğitim Sen İstanbul 6 Nolu Üniversiteler Şubesi üyelerinin daha asılsız gerekçelerle ve hukuksuz bir şekilde işten çıkarılan Can Candan’a destek olmak amacıyla Güney Kapı’da ortak olarak gerçekleştireceği açıklanan basın açıklamasına katılmak üzere nöbet eylemine ara verdi.

Akademisyenler Kuzey Kampüse Yürüdü Güney Kapı'da polisin açıklama yapılmasına izin verilmediğinden akademisyenler Kuzey Kampüs’teki Eğitim Sen İş yeri Temsilciği önüne yürüdü ve burada gerçekleşen basın açıklamasına katıldı.

Akademisyenler basın açıklamasının ardından da Can Candan işten çıkarıldığı gün başlattıkları Rektörlük binası önündeki oturma eylemine devam ettiler.

Eğitim Sen İstanbul 6 Nolu Üniversiteler Şubesi üyeleri ve KESK yöneticilerinin Güney Kapıda basın açıklamasına polis izin vermedi. Bunun üzerine açıklama Kuzey Kampüs’teki Eğitim Sen İş yeri Temsilciği önünde yapıldı.

 

Gazeteciler Kampüse Alınmadı

Gazetecilerin kampüs içine girmesine izin verilmedi. Bunun üzerine sendika temsilcileri basına kısa bir açıklama yaptı. Bu açıklamada, üniversitelerin, demokratik, özerk bir şekilde yönetilmesi için mücadele etmeye devam edecekleri belirtildi.

 

Kimliği Belirsiz Bir Kişi Fotoğrafımı Çekti

Bu sırada bir öğrenci, Kuzey Kampüse girerken kimliği belirsiz bir kişi tarafından fotoğraflarının çekildiğini belirterek tepki gösterdi.

Eğitim-Sen Genel Başkanı Nejla Kurul, KESK Eşbaşkanı Mehmet Bozgeyik ve Eğitim-Sen İstanbul 6 Nolu Üniversiteler Şubesi Başkanı Beyzade Sayın'ın da katıldığı açıklamada, "Kayyum Değil Demokratik Özyönetim" yazılı pankart açıldı.

 

"Üniversitenin Temel Koşulu Özerklik Ve Bilimsel Özgürlüktür"

Üniversiteler tüm dünyada hakikati aramanın ve üretilen bilimsel bilginin toplumla özgürce paylaşılmasının mekanı ve aracı olduğu ifade edilen açıklamada "Üniversitenin bu işlevlerini yerine getirebilmesinin temel koşulu da kurumsal özerklik ve bilimsel özgürlüktür" denildi.

 

"Üniversite Özerkliği Adına Hiçbir Şey Bırakılmadı"

Siyasi iktidarların sürekli denetimi altında şekillenen üniversite yaşamının12 Eylül darbesi sonrası YÖK eliyle ortadan kaldırılarak üniversitelerin hiyerarşik merkezi yönetim, denetim ve disiplin anlayışı ile kuşatma altına alındığı belirtilen açıklamada 15 Temmuz darbe girişimi bahane edilerek getirilen OHAL süreciyle birlikte üniversite bileşenlerinin kendi yöneticilerini seçme konusundaki çok sınırlı katılımların da ortadan kaldırılarak, üniversitelerin “kayyum” sistemi ile yönetilmeye başlandığı, üniversite bileşenleri tümüyle dışlanarak üniversite özerkliği adına hiçbir şey bırakılmadığı ifade edilerek "Üniversiteler AKP elinde cübbeleri polis postallarıyla ezilen, kapılarına kelepçe vurulan, siyasi iktidar karşısında el pençe durmaya zorlanan, akademisyenleri ihraç edilen, emekçileri güvencesiz çalışmaya mahkûm edilen, öğrencileri hapse atılan yerlere dönüştürülmüştür" denildi.

 

"Yanlış Hesap Boğaziçi Direnişine Çarptı"

Üniversiteleri kayyum eliyle yönetme heveslerinin son örneğinin de Melih Bulu''nun Boğaziçi Üniversitesine rektör olarak atanması ve yıllardır ideolojik ve politik saiklerle fetih objesi haline getirildikleri ülkenin nitelikli ve sayılı üniversitelerinden birinin daha teslim alınması girişimi olduğu ifade edilen açıklamada "Ne var ki bu sefer yanlış hesap Boğaziçi direnişine çarpmış ve Melih Bulu Boğaziçi üniversitesi bileşenlerinin altı aydan uzun süredir devam eden tarihi direnişi karşısında 'başarısız' bulunarak geldiği gibi bir gece yarısı kararnamesi ile kendisine haber bile verilmeden gönderilmiştir" denildi.

 

"Kayyum Rektörün Gidişi Tüm Bileşenlerin Ve Toplumsal Muhalefetin Zaferidir"

Boğaziçi Üniversitesi'nin, toplumsal muhalefetin türlü baskı yöntemleriyle ezilmeye çalışıldığı bu faşizan dönemde; akademisyeni, öğrencisi, idari personeli ve mezunlarıyla dünyada eşine az rastlanır bir mücadele sergilediğine dikkat çekilen açıklamada Kayyum rektörün gidişinin, Boğaziçi’nin tüm bileşenlerinin ve sahip çıkan toplumsal muhalefetin bir zaferi olduğu vurgulandı.

 

"Üniversitelere Örnek Olacak Değerler Yaratıldı"

"Boğaziçi Üniversitesi bileşenleri, bu direniş sürecinde, demokratik ve katılımcı bir süreç izlemeye çalışmış olup, üniversitenin demokratik kültürü ve birikimi zenginleşerek tüm üniversitelere örnek olacak değerler yaratılmıştır" denilen açıklamada, bu süreçte üniversitelerde yaşanan sorunların toplumsal sorunlardan bağımsız olmadığı bilinciyle hareket ederek toplumsal muhalefete yönelik baskılara da dikkat çekildiği, tüm kesimlerin desteğini almayı başardığı da belirtildi.

Eğitim Sen üyelerinin de aktif bir şekilde içinde yer aldığı belirtilen açıklamada protesto eylemleri sonucunda gönderilen kayyum Melih Bulu’nun yönetimde kaldığı süreçte yaşanan tahribata dikkat çekilerek iktidarın tahayyül ettiği üniversite konusunda örneklerle dolu olduğu ifade edildi.

 

"Üniversitenin Kapısına Kilit Vurulup Terör Estirildi"

Melih Bulu'nun atanmasını protesto eylemleri sırasında öğrencilerin yaptığı bir sergi üzerinden başlatılan saldırılarılar gözaltı, tutuklama ve işkenceler hatırlatılarak "Daha önce polisin girmediği, giriş çıkışların özgürce yapılabildiği üniversitenin kapısına kilit vurulmuş, ağır silahlı polisler ve güvenlikçiler eliyle öğrenciler ve çalışanlar üzerinde terör estirilmiştir" denildi.

 

"Hocalarımız Derhal Göreve İade Edilsin"

Akademik özerklik ayaklar altına alındığı, okulun ihtiyaçları ve talepleri dikkate alınmadan gece yarısı kararları ile fakülteler açılıp, yönetim kademelerinin bir avuç kayyum yardımcısı ve dışarıdan gelen kişilerce doldurulduğu, mükerrer oy ile senato gasp edilmeye çalışıldığı hatırlatılan açıklamada "Okula yıllardır büyük emekler veren ve öğrenciler tarafından çok sevilen Feyzi Erçin’in derslerine son verilmiş ve Boğaziçi Üniversitesi direnişinin hafızasını tutan, kamuoyunun haber almasını sağlayan Can Candan hocamızın görevine hukuksuz bir şekilde son verilmiştir. Hocalarımızın derhal görevlerine iade edilmesini talep ediyoruz" denildi.

Eğitim Sen'in yükseköğretim de dahil eğitimi temel bir hak olarak kabul eder; eşit, parasız, bilimsel, laik, anadilinde, kamusal, nitelikli eğitimi; üniversitelerin kurumsal özerkliğini, bilimsel özgürlüğü, tüm bileşenlerin katılımıyla demokratik eşitlikçi özyönetimi, kamusal finansmanı, güvenceli çalışmayı savunduğu etnik, cinsiyete dayılı vb. her türlü ayrımcılığı reddettiği vurgulanan açıklamada üniversitelerde, tüm bileşenlerin katılımıyla oluşturulacak kurulları esas alan demokratik özyönetim ve özdenetime dayalı bir üniversite modelini benimdiği ifade edildi.

 

"Boğaziçi'ne Yeni Bir Kayyumu Aklınızdan Dahi Geçirmeyin"

İktidar seslenilen açıklamada "Buradan siyasi iktidarı uyarıyoruz Boğaziçi’ne yeni bir kayyum göndermeyi aklınızdan geçirmeyin. Boğaziçi bileşenlerinin iradesine saygı gösterin! Üniversiteler bizimdir, tek adam rejimine ve onun kuklalarına asla teslim etmeyeceğiz! Tüm bileşenlerin ortak mücadelesiyle üniversitelerde özgür ve demokratik özyönetimleri inşa edecek, İnsan, toplum, doğa yararına üniversiteyi hep birlikte yaratacağız" denildi.