Marx ve Engels 1848’de “Avrupa’da bir hayalet dolaşıyor” demişlerdi. O hayalet yıllar içinde dünyanın dört bir yanını gezdi durdu, kimi yerlerde bu hayalet gerçekliğin kendisi olma yolunda önemli gelişimler gösterdi, kimi yerlere şöyle bir uğrayıp selam verip geçti. Ama, artık bu hayalet dünyada son sürat dolanmaya hatta birçok yerde ete kemiğe bürünmeye başladı.
Tekelci sermaye, en büyük korkusu olan bu hayaletin dünya halklarında cisimleşmesi karşısında korkudan tiril tiril titriyor. Korkularını gizlemek içinse dünyanın dört bir yanında korku salmaktan, dahası ufacık ihtimallerin bile önüne geçebilmek için çocuk-yaşlı demeden kan dökmekten geri durmuyorlar.
Yüzyılımızın ayaklanmalar ve devrimler yüzyılı olduğu artık herkesin malumu. En inançsızı, devrime sırtını en fazla dönenler, hatta devrimci olduğunu iddia edip devrim korkusu ile bu gerçeği çarpıtmaya çalışanlar bile bunun farkında. Ayaklanmalar ve devrimler dediğimizde karşımıza ilk çıkan olgu ise “iç savaş” oluyor. Coğrafyamız onlarca yıldır süren “uzun iç savaş” deneyimiyle karşı karşıya oladursun, bugün kendisini iç savaşlar biçiminde ortaya koyan bir dünya savaşı süregelmekte.
Bir dünya savaşının varlığı herkesin malumu olsa da, bu savaşın diğer dünya savaşları gibi bir emperyalist paylaşım savaşı olmadığı tespitini yapmaktan aciz onlarca görüş kol geziyor. Biz bunu iki anlama gelmeyecek şekilde ortaya koyalım. Bu dünya savaşı bir emperyalist paylaşım savaşı değildir! Bu savaşın tarafları dünyayı yeniden paylaşmaya soyunan “iki ayrı emperyalist kutup” filan değildir. Bu savaşın tarafları topyekun tekelci sermaye ile onun karşısına aldığı dünya halklarıdır. Yani bir yanda hangi ulustan olursa olsun o ulusun tekelci sermayesi -yanına diğer ulus tekellerini de almış- öte yanda ne ekonomik ne de politik olarak tekelci sermayenin egemenliğini kabul etmeyen halklar... Dünya’da bir hayalet dolaşıyor.
Bu savaşa her geçen gün yeni halkalar eklenmeye, her geçen gün yeni cepheler açılmaya devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde Kolombiya’da halkın hükümetin vergi reformuna karşı başladığı eylemler, tüm Kolombiya sokaklarına sıçrayınca tekelci sermaye iktidarı halka karşı tüm baskı ve zor aygıtını kullanmaktan, eylemcilere ateş açmaktan herkesin gözü önünde katliama girişmekten çekinmedi. Ayaklanma, Kolombiya devletinin bütün çabalarına rağmen yayılmaya ve büyümeye devam etti. Kolombiya halkının egemenlerin iktidarına karşı açtığı savaş henüz neticelenmedi, tıpkı dünyanın geri kalanı gibi...
Kolombiya’da bunlar olurken işgalci-siyonist İsrail’in Filistin halkına karşı on yıllardır uygulamakta oldukları baskı, işgal ve ilhak politikalarının yeni bir dalgasında Şeyh Cerrah mahallesindeki Filistinlileri zorla evlerinden kovmaya çalışan İsrail siyonizmine karşı Filistin halkı mahalle sakinleriyle dayanışma amacıyla Al-Aksa Cami’inde toplandı. İşgalci İsrail camide toplanan Filistin halkına gaz bombalarıyla ve halkın üzerine ateş açarak saldırdı. Bunun karşısında yakın tarihi kahramanlıklarla dolu olan Filistin halkı İsrail’e karşı ayaklandı. İsrail’in buna cevabı geçmişteki gibi yine kanlı katliamlarla oldu. Filistinli devrimciler ise direngen tarihlerinin hakkını verircesine bu saldırıları püskürtmeye, Filistin halkının ısrarlı ayaklanmasını daha ileriye götürmeye devam ediyorlar. Filistin halkı işgalci İsrail devletine karşı mücadelesini tüm halklara ders verecek nitelikte bir cüretle sürdürmeye devam ediyorlar.
Emperyalist-kapitalist sistem yıkılıyor, kürsel çaplı ekonomik ve politik krizlerini yıllardır çözemiyorlar. Yıllardır dünyada ayaklanma dalgalarının uğramadığı tek bir metrekare kalmadı. Emperyalist-kapitalist sistemin krizlerine halklar her geçen gün gereken cevabı verirken pandemi, sistemin krizlerini derinleştirmeye devam ediyor. Halkların öfkesi kolektifleşiyor. Ülkelerimiz de dünyadaki bu durumun istisnası değil. Türkiye ve Kürdistan devrimcileri olarak tarihimiz onlarca şanlı direniş ve ayaklanmalarla dolu. Ancak tarihimiz bundan ibaret değil. Tarihimiz Türkiyeli ve Kürdistanlı devrimcilerin İsrail siyonizmine karşı Filistin ve Lübnanlı devrimcilerle birlikte enternasyonal görevlerini yerine getirirken, onlarla savaşırken ölümsüzleşenlerin tarihidir. Onların bayrağını Rojava’da devralan birleşik devrimin tarihidir. Gezi’de ölümsüzleşen Ethem’in, Berkin’in, Ali İsmail’in cüretiyle Kolombiya halkını selamlıyor onların kavgasını bu topraklarda büyütme ve zafere ulaştırmanın sözünü veriyoruz. Kürdistan halkının yanında olmaya geçmişte olduğu gibi bugün de devam ediyoruz. Zafer artık birkaç adım ötemizde kendisine uzanmamızı bekliyor. Geleceğimiz, geçmişimizden de şanlı olacak: Birleşik devrim zaferle taçlanacak!
Arno Doğan