< Üniversite Öğrencileri "Bundan Sonrası Hepimizde!"

İstanbul’daki Üniversite Dayanışmaları Boğaziçi Üniversitesi'ne kayyum rektör atanması ve öğrencilere yönelik saldırı ve tutuklamalara karşı bir araya gelerek yaptıkları basın toplantısı düzenledi. “Bundan Sonrası Hepimizde” kampanyası başlattıklarını tutuklanan, ev hapsinde olan tüm öğrencileri alana dek mücadelenin süreceğini açıkladı.

İstanbul’daki çok sayıda Üniversite Dayanışması bir araya gelerek İstanbul Tabip Odası’nda gerçekleştirdiği basın toplantısı ile “Bundan Sonrası Hepimizde” kampanyasını başlattıklarını duyurdu.

Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan rektör Melih Bulu’nun kayyum kimliğinin saldırılarda kendini gösterdiği ifade eden öğrenciler Boğaziçi Üniversitesi’nden yükselen “Kayyum rektör istemiyoruz” sesinin ülkenin dört bir yanına yayıldığına dikkat çekti. Açıklamanın devamında 600’den fazla kişinin gözaltına alındığı, 2 kişiye çıplak arama uygulandığı, 24’ü aşkın kişiye ev hapsi verildiği 9 kişinin tutuklu bulunduğu hatırlatılan "Bundan Sonrası Hepimizde" başlıklı açıklama şöyle:

"Pencereye gel! / Havaları dinle bir: / Sesimiz yanındadır, / sesimiz seninledir…"

"1 Ocak 2021 tarihinde, 12. Cumhurbaşkanı tarafından Boğaziçi Üniversitesine kayyum olarak atanan Melih Bulu’nun Metallica dinlendiğini belirtip öğrencileri anlıyormuşçasına kurduğu cümleleriyle kamufle etmeye çalıştığı saraydan atanma kayyum kimliği, onu Boğaziçi kampüsünü polis ablukası altına aldıran, öğrencilerin evlerinin kapılarını gece operasyonlarıyla kırdırtan bir konuma getirdi hızlıca.

Öğrencileri dize getirebileceklerini, onların iradesini hiçe sayıp yaşam alanlarına istedikleri gibi müdahalede edebileceklerini ve bunun toplumsal bir tepki ile karşılaşmayacağını düşünen 12. Cumhurbaşkanı ve intihalci Melih Bulu beklediklerinin aksi bir durumla karşılaştı. Bütün kampüslerden yankısı hiç dinmeyecek bir, 'Kayyum Rektör istemiyoruz’ sesi yükselmeye başladı.

Boğaziçi’nde başlayan eylemler öğrencilerin kararlılığı ve direngenliği sayesinde ülkenin dört bir tarafına yayıldı. Bu süreçte 600’den fazla arkadaşımız yoğun şiddet görerek gözaltına alındı, 2 arkadaşımıza çıplak arama uygulandı, 24’ü aşkın arkadaşımıza ev hapsi verildi, 11 arkadaşımız devlet tarafından rehin tutuldu/tutuluyor. Açık açık söylüyoruz: Üniversitelerdeki tüm rektörler birer kayyumdur. Ve üniversitenin bütün bileşenleri demokratik yollarla söz sahibi olmadıkça bu durum baki kalacaktır.

Melih Bulu’nun kayyum olarak atanması üniversitelerimizi özgürleştirmek adına başlayan direnişimize bir kıvılcım olmuştur. Akademiye takılan kelepçelerin üniversite kapılarımıza da somut olarak takılmasıyla üniversitelerimizi özgürleştirme istediğimiz yeniden, kuvvetlice ortaya çıkmıştır. Evet, mesele yalnızca Boğaziçi’nin meselesi değildir.

Mesele meşru olmayan bir atamadan da ötesidir. Mesele, sarayın, öğrencilerin tüm kimlikleriyle ve renkleriyle var olabilecekleri, toplum yararına özgürce bilim üretebilecekleri alanlar olması gereken üniversiteleri sistemin çarklarına uydurarak sindirmeye çalışmasıdır.

Mesele, yaşamlarımızı baskı ve şiddetle kuşatma altına alan iktidara karşı üniversitelerimizi ve hayatlarımızı savunmaktır.

Mesele, sosyal medyadan arkadaşlarımızı hedef gösterip tutuklanmalarına destek olan ana muhalefetin bizleri uzaklaştırmaya çalıştığı sokak siyasetine yeni bir soluk getirmek, düzen içerisinde öğütülmeye çalışılan gençliğin haklı politik özgürlük mücadelesinde sönmeyen bir kıvılcım olmaktır.

Mesele, yağmacıları ve katliamcıları durdurabilmek için yan yana, omuz omuza mücadele edip şehir şehir, kampüs kampüs geleceğimizi savunmaktır.

Kayyum rektörün atanmasıyla başlayan protesto sürecinde sessiz kalmayan-kabul etmeyen her kesime yönelik başlatılan karalama ve linç kampanyası hiçbir karşılık bulmamış, aksine, bizlerin haklılığını bir kez daha gözler önüne sermiştir. Melih Bulu’nun kayyum olarak atanmasıyla başlayan Boğaziçi Direnişi süresince birçok üniversitede dayanışmalar kurulmuş, var olan dayanışmalar güçlenmiştir.

Bizler iktidarın ve yandaş medyanın bizlere dönük tüm saldırılarına cevabımızı kurduğumuz dayanışmalar ve sürdürdüğümüz kararlı mücadele ile veriyoruz. Çünkü bizler, yandaşlarla kuşatılmış bir akademi, siyasi iktidarın arka bahçesi hâline getirilmiş kampüsler istemiyoruz.

Bizler, hocalarımızın ihraç edilmesini, topluluklarımızın kapatılmasını istemiyoruz.

Bizler, müşteri olmak da, sermeyenin boyunduruğu altına girmiş, ranta açılmış üniversiteler de istemiyoruz.

Boğaziçi Dayanışması, Koç Üniversiteliler Dayanışması, Marmara Üniversiteli Dayanışması, Özyeğin Komitesi, MAÜ Dayanışması, İÜ Dayanışması, MSGSÜ Öğrencileri, Okan Üniversitesi Öğrenci Dayanışması, Gelişim Üniversitesi İletişim Ağı, Yıldız Dayanışması, İTÜ Dayanışması, Gelişim Dayanışma Meclisi, Bilgi Dayanışması"