Kendimi bildim bileli, 1 Mayis dendiğinde hep Taksim gelirdi aklıma. Sadece benim de aklıma değil, herkesin aklına Taksim gelirdi.
Taksim’in yasak olmadığı 1 Mayıslarda annemle beraber Taksim’e giderdik sürekli, kalabalık olurdu. Herkes sloganlar atar, türküler söyler, halaylar çekerdi, yürürlerdi. O zamanlar o ruhu hic hissetmezdim. Haliyle daha yeni yeni anlamaya, daha derinden hissetmeye başlıyordum.
Sonra sizinle tanıştım, yoldaşlarla konuştuğumda, 1 Mayıs’ı anlattıklarında gözlerinin içi parlayarak, o mücadeleyi yaşayarak anlatıyorlardı ve benim içim daha da kıpır kıpır oluyordu.
1 Mayıs’a az kalmıştı ve günlerdir heyecanını yaşadığım gün yaklaşıyordu. Çok heyecanlıydım, içimde kıpır kıpır uçan kuşlar vardı sanki. Yanımdaki yoldaşlar napacağımızı, nasıl yapacağımızı anlatıyorlardı ve benim heyecanım gittikçe daha da çoğalıyordu. Sabaha kadar uyuyamadım, sürekli neyi nasıl yapacağımızı düşünüyordum.
Ve sabah olduğunda hazırlandık ve çıktık. Ve eylemimizi gerçekleştirdik. Bütün heyecanım eylem alanına ulaştığımızda geçmişti.
Sonrasında alana geldik. Bizim önümüzde ilerleyen bir arkadaş, 1 Mayıs Marşı çalan bir hoparlörü bırakmıştı pankartı açacağımız yerin yakınına. Biz de yürüdük pankartımızı açtık. Kırmızı renkli kuşları fırtattım, aynı zamanda slogan attık “Yaşasın 1 Mayıs!”
Çok güzel gidiyordu, sonra tahmin ettiğimiz gibi zaten müdahale ettiler; gözaltına alındık. İkinci gözaltımdi, ama o kadar paniklememiştim ve heyecan yapmamıştım. Çünkü reşit olmadığımdan ötürü, direk bırakılacağımı biliyordum ve diğer arkadaşlar da bırakıldı.
Başarılı bir şekilde eylemimizi tamamlamıştık. Diğer 1 Mayıslarda bekle bizi Taksim...
DÖB’lü Bir Öğrenci