< < Mütevazı Bir İşçi, Gözüpek Bir Leninist, Ölümsüz Bir Gerilla

Emre Bora yoldaş için çok şey söylenebilir, çok şey yazılabilir; ama onun en belirgin yanı, hiç kuşku yok, mütevazi oluşuydu. Her hareketinde, her davranışında onun bu özelliğini gözlemleyebilirdiniz. En ağır işleri, hiç gocunmadan, büyük bir mütevazilikle yapardı yoldaş; işi bitirdikten sonra da "bunu ben yaptım" diye övünmezdi. İş ne olursa olsun, yapılması gerekiyor mu, gerisini sorgulamazdı.

İşçi sezgisiyle, devrimin yararına olanla, devrime zarar verecek olanı hemencecik ayırdeder ve yoldaşlarının söylediklerinin her zaman devrimin yararına olacağını bilirdi. Sonrası, sadece yapmaktı; ne olanaksızlıklar, ne de engeller onu durdurabilirdi, Bir kez bir görevi üstlenmişse, onu başarıyla yerine getirebilmek için tüm enerjisini, tüm yeteneklerini seferber ederdi.

Bütün bunları doğallığıyla yapardı; çocukluğundan beri bir işçi olarak yaşamıştı. İşçi sınıfının bütün özelliklerine sahipti. İşçi olmaktan gelen özellikleri, kendini hemen gösteriyordu; çalışkandı, mütevaziydi, fedakardı; kendini ve yaptıklarını anlatmaktan hoşlanmazdı. Kolektif olarak yaptıklarını, başardıklarını anlatmayı severdi. Nerede bir iş varsa, onu yapmak için gönüllü olurdu; kendini sakınmazdı. Tembellik, hımbıllık, yanından geçmemişti. Rus romanlarında anlatılan, bilinçli, örgütlü bolşevik işçilere benziyordu. Hiç yakınmadan, sızlanmadan koşulması gereken her yere koşar, yetişilmesi gereken her yere yetişirdi. İstanbul'un Anadolu ya da Rumeli yakası olsun, fark etmez, nerede bir işçi eylemi varsa Emre yoldaş müdavimiydi. İstanbul'da çalışma yürüttüğü süre boyunca, eylemlerindeki işçilerin çoğu yoldaşı bizzat tanırdı; onunla en az bir kez sohbet etmişlikleri vardır.

Emre yoldaş, tam bir devrim işçisiydi. Gazete dağıtımından, işçi eylemi ziyaretine, etkinlik örgütlenmesinden maddi sorunun çözümü için imkan araştırmaya her konuya kafa yorar, kendisine söylenmesini beklemeden bunları iş edinirdi. Hiçbir işi bir diğerinden ayırmaz, her işe,” kolektifin işi” gözüyle bakar ve aynı mütevazilik ve fedakarlıkla yapardı. Bir işi başarmış olmanın sevinci, her zaman yüzüne yansır, gözlerinin içi gülerdi. O gülüş, yüzünün tamamına yayılırdı. Gülünce, kocaman gülerdi, Emre yoldaş; gülerken bile o işçi mütevaziliğini hissederdiniz. Başkalarınca övülünce mahcup olur, yanlışlıkla da olsa yerilecek olunca da kendi içine kapanır, neden eleştirildiğinin nedenlerini araştırırdı. Hep merakla doluydu; küçük-büyük ayırmadan her bir yoldaşından öğreneceği bir şeyler olduğunu düşünür ve “meraklı bir dikkatle” dinlerdi.

Emre yoldaş, bir işin yapılmasının gerekli olduğuna karar verdiği anda tereddüt etmez, duraksamazdı. Hiçbir şey onu yolundan alıkoyamaz, korkutamazdı. Rojava’ya gitme kararı da bu gözüpekliğin sonucuydu. Bir Leninist olarak, Kürt Halkının, Kürdistan Devrimi’nin yanında olunması gerektiğini kavradığı anda hiç tereddüt etmeden ileri atıldı. Leninist Partinin enternasyonal mücadele anlayışı gereğince Kobane’ye gitti ve orada, Kürt halkının yiğit evlatlarıyla omuz omuza mücadele etti. Kendisine verilen her görevi orada da mütevazilikle kabul etti ve fedakarca yerine getirdi. Hızlı öğrendi ve hızlı uyguladı. Ezen ulusa mensup bir komünist olarak siperyoldaşlarının takdirini ve sempatisini kazandı. Yüzündeki gülümseme cephede, siperlere yayıldı. Günlük yaşamında proleter disipliniyle tüm yoldaşlara örnek oldu. Nasırlı elleriyle dokunduğu her şeyi güzelleştirdi. Teğmen Alilerin, Mustafa Çetinerlerin, İmam Ateşlerin Filistin’de başlattıkları geleneğin Kürdistan’da sürdürücüsü oldu. Geleneğin Leninistlerce devam ettirildiğini tüm dünyaya gösterdi. Seyitlere, Necatilere, İbrahimlere bağlı, onların mücadelesine layık bir işçi olduğunu, onların bayrağını Rojava’da dalgalandırarak bir kez daha gösterdi.

Anısı yoldaşlarının ve tüm dünya devrimci ve komünistlerinin bilincinde ve yüreğinde sonsuza kadar yaşayacak. Sana söz veriyoruz Sinan yoldaş, bizlere bıraktığın bayrağı ve nasırlı ellerinle yarattığın komünizm değerlerini sonsuza dek taşıyacağız. Senin mütevazi ve kocaman gülümsemenle yeni bir dünya kuracak, “kırmızı elmalar gibi gülen çocuklar”la birlikte o dünyayı sizlere armağan edeceğiz.

Yoldaşı Olmaktan Onur Duyan Bir Leninist