İşçi Emekçi Birliği Kartal’da yaptığı mitingde işçi sınıfının, iktidarın ve sermayenin saldırılarına karşı topyekûn mücadele etmesi gerektiğini belirtilerek “ İşçilerin, emekçilerin, öğrencilerin, kadınların, halkların, savaşlarda katledilmediği, emeğinin sömürülmediği, aşağılanmadığı, açlık ve yoksulluğu tarihe gömecek olan sosyalizmdir, işçi sınıfının iktidarıdır” denildi.
İstanbul Kartal Meydanı’nda “Düşük Ücretlere, Hayat Pahalılığına, Vergi Soygununa Ve Savaş Politikalarına Karşı direnişi Büyütelim” şiarıyla İşçi Emekçi Mitingi gerçekleştirildi. Miting için Başak durağında bir araya gelen kurumlar pankartları ve dövizleriyle kortej oluşturarak Kartal Meydanı'na yürüyüşe geçti. Mitingin şiarı olan “Düşük ücretlere, hayat pahalılığına, vergi soygununa karşı topyekûn direnişi büyütelim” yazılı pankartın arkasında ilk sırada grevleri, direnişleri devam eden As Plastik, Polonez, Perfetti işçileri yer aldı.
İşçiler As Plastik /Polonez/ Perfetti İşçisi Kazanacak, Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz" , Direne Direne Kazanacağız", Faşizme Karşı Tek Yumruk Tek Barikat", Filistin'de Direnenlere Bin Selam", Kadın Cinayetleri Politiktir", "Kaza Kader Değil Cinayet", "Birleşe Birleşe Kazanacağız", "İşgal Grev Direniş", "Yaşasın İşçilerin Mücadele Birliği", "Yaşasın Devrim Ve Sosyalizm" sloganları atıldı.
Mitingde ortak basın metnini İşçi Emekçi Birliği adına Kutay Soybil okudu.
"Soygun Saldırısına Karşı Direnişi Büyütelim"
Asgari ücretten, kıdem tazminatına, sendikal haklara kadar her şeye, OVP’yle her geçen gün saldırıların arttığına dikkat çeken Soybil, “Vergi soygunu diyoruz; Dünyanın en fazla kâr eden 250 inşaat firmasının 43’ü ülkemizden ve bunların 20’si geçtiğimiz yıl tek bir kuruş vergi vermedi. Birçok işkolundan işçiler burada, kendi emeklerini sömürerek patronların nasıl zenginleştiğini görüyor. Mesela bu zenginliğini herkesin bildiği Koç’un Ford Otosan’ının kazandığı gelirden verdiği vergi oranı yüzde 5.5, Otokar’ın yüzde 1.2 oldu. 2 trilyon 210 milyar TL, işte geçtiğimiz yıl devletin patronlardan “affedip” almadığı vergi bu, 176.800 emeklinin maaşı ediyor. Biz işçiler, emekçiler? Bizim ücret ve maaşlarımızdan kesilen vergiler ise yüzde 124 arttı. Biz işte sermayenin bu soygun saldırısına karşı direnişi büyütelim diyoruz” dedi.
"Hakkımız Olanı Almak İçin Bir Araya Gelelim"
İnsanca bir yaşam istiyoruz diyen Soybil, “Hepimiz ay başında kiralarımızı zar zor ödedik. Barınma, eğitim, sağlık, doğalgaz, elektrik, ulaşım en temel insan haklarıdır bunlar. Biz bunların insani ihtiyaç kadarının ücretsiz olması için mücadeleyi büyütelim diyoruz. Bu gerçekleşemez bir hedef mi dediniz? Mesela Cengiz Holding’in 3. Havaalanındaki işletmelerinin kiralarının borçları 2043’e ertelendi, o zaman da alınacak mı meçhul. Yani “milletin anasını bellemekle” ünlenen Cengiz kira vermese olabiliyor, işte biz bu düzene karşı hakkımız olanı almak için bir araya gelelim diyoruz” diye konuştu.
"Savaş Politikalarını Durdurabikecek Tek güç İşçilerin Birliği"
Savaş politikalarından işçi-emekçilere ölüm ve sömürü dışında bir şey çıkmayacağını belirten Soybil, “Daha geçtiğimiz hafta kredi kartı limiti 100 bin üstü olan herkesten 750 lira “savunma sanayii”ne haraç kesmeyi tartıştılar. Ne için kullanacaklar bu parayı? Neyi savunacaklar? NATO üyesi, emperyalistlerle işbirliği yapanlar Libya’dan Suriye’ye Kürdistan’dan Irak’a her yeri kan gölüne çeviren katillerin suç ortağı olan bu ülkenin egemenleri bize hangi vatanın savunmasından bahsediyor? Bu ülkenin yönetenleri, iktidarıyla bütün tezkereleri onaylayan burjuva muhalefetiyle savaşı yaymaya çalışırken, halkların üstüne bombalar yağdırırken biz işçilerin aklında olması gereken şudur; “onların vatan dedikleri Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topudur, onların vatan dedikleri çiftlikleri, kasaları ve çek defterleridir, onların vatan dedikleri fabrikalarınızda al kanımızı içmektir.” Bu savaşlardan zenginleşen yine onlardır, tıpkı bizim her gün ürettiğimiz tüm zenginliğe çöküp bize kırıntılarını vermeleri gibi bu savaşlardan bize düşen de yalnızca ölüm ve sömürü olacaktır. Mesela İsrail Merkezi İstatistik Bürosu resmi verilerine göre 2024 Haziran-Temmuz-Ağustos Türkiye’den İsrail’e toplam ticaret: 227,4 milyon $. Güya ticareti yasaklamışlardı değil mi? İşte size soykırımın destekçileri. Sermaye sınıfı ve bu ülkenin yönetenleri biz işçilerin ürettiği çimentoyla, petrolle, soykırımcı İsrail’i besliyor. Biz işçi sınıfı da direnen Filistin halkının yanında olmak için tıpkı Filistinli sendikacıların çağrısına uyarak bu üretimi durdurmalı, sevkiyatları engellemeliyiz. Savaş politikalarını durduracak tek güç işçilerin birliği, halkların kardeşliği şiarıyla örgütlenmemizi büyütmekten geçiyor” ifadelerini kullandı.
"Bu Düzenin Yıkılıp Yeniden Kurulması Gerekir"
“Bize bugün reva görülen baştan aşağıya çürümüş bir sistemde hayatta kalmaya çalışmaktır. Rant için, kar için, madenler için doğayı talan edenler, madenlere bizleri gömüp üzerimize toprak atanlar bizden bunu kabul etmemizi istemektedir” diyen Soybil açıklamanın devamında şunları söyledi: “Kadınların sokaklarda kafaları kesilirken, kadınlar her gün ‘aile’ adı altında şiddete, tacize, tecavüze uğrarken bu çürümüşlüğe ses çıkartmamızı istemektedirler. Bir çocuk kayboluyor tüm devlet bütün güçleri ile arıyor da günler sonra cansız bedenini buluyor. Bu yalana bu pervasızlığa inanmamızı bekliyorlar. Söyleyelim, bir köyde bir çocuğu bulamayacaksanız bırakın biz yönetelim. Bu sistem, yeni doğan bebekleri öldürüp üzerlerinden para kazanmayı insan aklına sokan bir pisliktir. Bu çürümenin içerisinde sessiz kalarak, sadece küfrederek, ağlayarak insan kalmak mümkün değildir. Bizim yaşamamız için bu düzenin baştan aşağı yıkılıp, bu sefer biz işçiler, kadınlar, halklar, öğrenciler tarafından yeniden kurulması gereklidir. Bunlar sermaye sınıfının yaptıklarıdır. Peki biz ne yapıyoruz? Hayır! Güya koskoca konfederasyonların bürokratlarının işçi sınıfını uyutmak için hamasî nutuklarını, göstermelik eylemlerini kastetmiyoruz çıkış yolu için. Bebelerimizi 8 bin lira için katledenlere karşı, üç otuz paraya bizi açlığa mahkûm edenlere karşı, sendika istediğimiz için kapı önüne koyanlara karşı, kadın cinayetleriyle üçer beşer öldürenlere karşı, geleceksizliği dayatanlara karşı, doğamızı yağmalayanlara karşı… Ne yapıyoruz ve ne yapmalıyız?
"Açlık Ve Yoksulluğu Tarihe Gömecek Olan Sosyalizmdir, İşçi Sınıfının İktidarıdır"
Bugün bu alanı dolduranların her biri direnişin bir ucundan tutuyor. İçinden geçtiğimiz bugünlerde As Plastik’ten Polonez’e, kadınlardan öğrencilere yanan her bir çoban ateşi yarınlarımıza ışık oluyor. Bize gerek olan şudur, şimdi bu çoban ateşlerini harlamak için direnişleri birleştirmek. Bir yangına çevirmek sermayeyi küle çevirmek için “genel grev genel direnişi” de kapsayan bir mücadele hattı, topyekûn direnişi büyütmek gerek. İşçilerin, emekçilerin, öğrencilerin, kadınların, halkların, savaşlarda katledilmediği, emeğinin sömürülmediği, aşağılanmadığı, açlık ve yoksulluğu tarihe gömecek olan sosyalizmdir, işçi sınıfının iktidarıdır.
“Bizleri Kurtaracak Olan Kendi Kollarımızdır!”
Bize şimdi “gündüzlerinde sömürülmediğimiz ve gecelerinde at yatmadığımız” bir ülkeyi kurmak için, gerçek çözüm olan sosyalizm için ileri atılmak gerek.
İşçilerin disiplinli direnişi, öğrencilerin bir hışımla patlayan isyanları, kadınların cüreti, halkların boyun eğdirilemeyen iradesi bunu başaracak gücü barındırıyor. Gücümüzü örgütleyelim, direnişi büyütelim kazanalım!
“İşçi sınıfı ya devrimcidir her şeydir ya değildir hiçbir şeydir. Bizleri kurtaracak olan kendi kollarımızdır. Yaşasın devrim ve sosyalizm.”
Basın açıklamasının ardından As Plastik işçileri, Polonez işçileri, Perfetti işçisi başta olmak üzere eylemleri süren işçiler söz aldı. Direniş ve grevleri süren işçilerin gönderdiği mesajlar okundu. İşçilerin konuşmalarının ardından Grup Vardiya'nın söylediği ezgiler eşliğinde çekilen halaylarla miting sona erdi.