İstanbul'da Çağrı İş Sendikası üyesi Telus Çağrı Merkezi işçileri, sendikanın yetki almasına itirazını geri çekmesi talebiyle işyeri önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. İşçiler Çalışma Bakanlığı'nın bir gecede çağrı merkezi işçilerinin iletişim iş kolunandan büro iş koluna geçirilmesine de tepki gösterdi. Sendikal haklarına sahip çıkacaklarını vurguladı.
İstanbul'da Kağıthane ilçesinde bulunan Kanadalı şirket Telus İnt.'de çalışan işçiler, kölece çalışma koşullarına ve düşük ücretlere karşı Çağrı İş Sendikası'na üye oldular ve çoğunluğu sağlayarak yetkili sendika olmasını sağladılar.
Fakat her şirket gibi işçilerin sendikalı olmasına tahammül edemeyen Telus İnt. yetkiye itiraz etti. İşçiler Telus İnt.'in yetki itirazına karşı mücadele ederken bir darbe de işçilerin haklarını koruması gereken Çalışma Bakanlığı'ndan geldi. İletişim iş kolunda, çalışan işçiler bir gecede büro iş koluna geçirildi.
İşçiler hem şirketin sendika düşmanlığına hem de Çalışma Bakanlığı'nın işçilerin iş kolunu değiştirmesine karşı eylem yaparak tepki gösterdi. Basın açıklamasında konuşan Çağrı İş Sendikası Genel Başkanı Cihan Sezer, işçilerin çalışma ve yaşam koşulları hiç olmadığı kadar zorlaşırken, beraberinde örgütlenme özgürlüğünün önündeki engellerinde bir o kadar arttığını, işçilerin ise şirketleri, patronları karşısında haklarını korumak, geliştirmek, kazançlarını artırmak, işçi sağlığı ve iş güvenliğini artırmak için çözüm yollarından birinin de sendikalı olmak olduğunu, aksi halde işçilerin patronların. patronların insafına terkedilmiş olacağını söyledi.
"Çağrı İş'i İşçiler Kurdu Yetkili Sendika Hailne Getirdi"
Çağrı merkezlerinde çalışan çoğunluğu genç kadın ve erkek işçilerin sendikasız çalışmanın getirdiği kuralsız sömürü ortamında ve her gün artan mobbinglerle, haksızlıklar ve tazminatsız işten atma stresi ile başa çıkmaya çalıştığını aktaran Sezer, "Sendikamız dünyanın en ağır işlerinden biri olarak anılan çağrı merkezi sektöründe tam da bu sorunların çözüm arayışı ile doğdu. Sendikanın kurucuları ve yöneticileri olan müşteri temsilcileri sendikayı kurmadan önce ve sonrasında 4 tane şirketin sendikalaşmasına ön ayak oldular ve bu şirketler bakanlığın verdiği sendika için olumlu yetki tespitine rağmen sendikalar ile toplu iş sözleşmesi yapmaktan kaçındılar ve buna uygun yasal zeminleri de var" dedi.
"Çalışma Bakanlığı İşçilere Karşı Patronları Güveneye Alıyor"
6356 sayılı sendikalar kanununun 43. Maddesi tam anlamıyla sendikalaşmayı engellemeye yönelik bir madde, olduğunu şirketlerin de bu maddeden faydalanarak işçilerin en insani haklarını çiğneyebildiğine işaret eden Sezer işçilerden taraf olmasını gereken Çalışma Bakanlığı'nın taraf olmak bir yana sendikaların baraj altında kalması için üyeliklerin silinmesi ya da patronlara üye işçilerin bilgilerinin verilmesi gibi birçok olayın yaşandığını hatırlatarak Çalışma Bakanlığının patronları işçilerin sendikalaşmasına karşı güvenceye aldığına dair şüpheler haklı olarak arttığını söyledi.
"Bir Sendika 3 Büyük Şirkette Yetki Alınca İş Kolu Değiştirildi"
"Bakanlığın şirketleri koruduğunu düşünmemize sebep olacak son gelişme ise; henüz 2021 yılında işkolu değişikliği ile büro işkolundan iletişim iş koluna taşınan çağrı merkezlerinin bu ayın başında tekrar büro iş koluna taşınması. Her iki tarihteki işkolu değişikliği de Çağrı merkezi şirketlerinin sendikalaşmasının ardından ve Çağrı merkezi patronlarının başvurusu sonrasında yaşanmıştır" diyen Sezer daha önce genel işler işkolunda sendikalaşırken 2018 yılında büro iş koluna taşınan çağrı merkezlerinin büro işkolunda yetkili sendikalardan birisi olan Tez-Koop İş sendikasında sendikalaşmalarının ardından (o yıl Comdata, Atos ve Pluscom şirketleri için yetki alındı) İletişim işkoluna taşındığını aktardı.
"Şirketlerin İsteği Üzerine İş Kolu Yine Değiştirildi"
İletişim iş kolunda 2022 sonunda kurulan Çağrı-İş Sendikası'nda işçilerin örgütlenmeye başladığını ve ardından Kanadalı Telus İnt. firmasında yetki alınarak Çağrı merkezi işçilerinin 1 ay sonrasında ise tekrar Büro işkoluna taşındığına dikkat çeken Sezer "Yani işçilerin her sendikalaşma girişiminde işkolu değişikliği olması sendikalaşmayı engellerken bunun şirketlerin başvurusu üzerine bakanlığın uygulamasının bizzat bakanlığın da şirketler gibi sendikalaşmaya önlem aldığını gösterdiğini söyledi.
"Bakanlık Patronların Korursa İşçiler Nerede Hak Arayacak?"
Sezer "Çalışma hayatında kanunları uygulaması gereken Bakanlık sadece patronları kollamış olmuyor mu? Bu şekilde en temel anayasal hakka, Evrensel insan hakları bildirgesinde de yer alan sendikalaşma hakkına engel olunmuyor mu? Bu temel haklar engellendiğinde artık işkenceye dönüşen mobbing ile hayatları kabusa dönen genç eğitimli işçiler nerede haklarını aramalı?" diye sordu.
"Üniversiteli Genç İşsizler Çağrı Merkezi Ve Marketlerde Yoğun İş Yükü Ve Güvencesizliğe Mahkum"
Üniversite mezunu genç işsizlerin büyük çoğunluğunun eğitimini aldıkları alanlarda iş bulamadıkları için çoğunun ilk iş tecrübesi market ya da bir çağrı merkezi şirketi olduğunu, buralarda da açlık sınırının altında ücretlere, yoğun iş yüküne güvencesizliğe ve mobbinge mahkûm edildiklerini belirten Sezer, özellikle pandemi sonrasında şirketlerde hak gaspları da düşük ücret ve tazminatsız işten atma dayatmalarının da tavan yaptığını fakat şirketlerin karları rekor kırdığını hatırlattı.
"Mobbing Tarlası Çağrı Merkezleri İntihara Sürüklüyor"
Sezer "Çağrı merkezlerinin sendikalaşmasının engellenmesi bu mobbing tarlalarını daha da katlanılmaz hale getirirken gençlerin gelecekten umudunun kesilmesine tükenmişlik duygularının yaygınlaşmasına sebep olmaktadır.
Her yıl intihar oranları artarken bu oranların içinde gençlerin sayısı oldukça yüksek. Sendikasızlık ülkedeki yoksulluğu artırırken beraberinde; son günlerde çokça gündem olan “Toplumsal Çürüme” ve şiddetin çoğalmasına en başlıca neden" dedi.
"Uluslararası Şirketler Ucuz Ve Sendikasız Genç Emeği İçin Türkiye'yi Tercih Ediyor"
Çağrı merkezlerinin büyük çoğunluğunun uluslararası firmalar olduğunu ve bağlı oldukları ülkelerde sendikalı çalıştırmak yerine Türkiye’de ucuz genç emeği ve sendikasız çalışma ortamının yaygın olması sebebiyle lokasyonlarını buraya taşıdıklarını belirten Sezer "Yani o şirketler ülkenin genç işsiz nüfusunu sömürü malzemesi olarak görüyor. Çözüm sendikaların önüne yeni engeller çıkartılması değil, patronların vahşi kar hırsından işçileri korumaktan geçiyor" dedi.
"Sendikaların Önündeki Tüm Engeller Kaldırılmalıdır"
Bu yılın Mart ayına kadar sadece ABD’ye kaçak yollardan sığınan Türk sığınmacı sayısının 51 bini geçtiğini, diğer Avrupa ülkelerine göç eden gençleri de düşününce ülkenin genç işçileri için yaşanmaz hale geldiğinin görüldüğünü söyleyen Sezer "Çözüm Sendikalaşmayı engellemek yerine işçilerin hak arayışlarının önünü açmak. Patronların devasa sermayeleri karşısında işçilerin kendilerini savunabilecek yegane unsur birliklerini oluşturabilecekleri sendikalardır Sendikaların önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır" dedi.
"Sendikal Haklarınız İçin Sendikanızla Bütünleşin"
Çağrı merkezlerinde çalışan genç işçilere seslenen Sezer "İletişim işkolunda da büro işkolunda da işçilerin temsilcisi olmaya devam edecek. E- devlet üzerinden üyeliklerinizi şimdilik yapamıyor olsanız bile sendikanız ile bütünleşmeniz yine de mümkün. Yapacağımız eylem ve etkinliklerde sendikanızın sizlerden ayrı bir yapı olmadığını bilin" diyerek sözlerini tamamladı.
Eylemde "Telus İtirazı Geri Çek", *İnsanca Yaşamak İstiyoruz", "İnsanca Çalışmak İstiyoruz", "Sendika Haktır Engellenemez", "Telus İşçisi Yalnız Değildir" sloganları atıldı.