< Çocuk İşçilik Yasaklansın

İSİG Meclisi, 2024-2025 eğitim öğretim yılının başlaması üzerine, çocuk işçilik raporu hazırladı.

2023 Eylül-2024 Ağustos eğitim öğretim yılında meydana gelen çocuk işçi ölümleri üzerinden değerlendirmeler yapan İSİGM, özellikle bu dönemde geçmiş yıllara göre olumsuz anlamda önemli değişimler olduğunu söyledi.

İSİGM raporuna göre son bir yılda en az 66 çocuk işçi hayatını kaybetti.

Uluslararası tanıma göre çocuk işçi olarak kastedilen yaş grubu, 18 yaşını doldurmamış olan çocuklar. Ve çocuk işçi ölümlerinde artık ilk sırada kırlar (tarım) değil kentler yer alıyor.

Son bir yılda tarım sektöründe 24 çocuk (20 işçi ve 4 çiftçi), sanayi sektöründe 17 çocuk, inşaat sektöründe 13 çocuk ve hizmet sektöründe 12 çocuk çalışırken hayatını kaybetti.

Kırsal yoksulluğun devam etmesine rağmen, çocuk işçi ölümlerinin kentlere kaymasının bazı nedenleri, özellikle MESEM’de gördüğümüz üzere devlet politikalarıyla kitleselleştirilen çocuk işçilik ve OSB gerçekliğiyle, artık çocuk işçi ölümlerini kent merkezlerine ve çeperlerine taşımış olması. Tarım işçisi çocuklar tamamen sosyal hayattan dışlandığı ve yerleşim merkezleri dışında hem yaşadıkları, hem çalıştıkları alanda çevrelendiklerinden ötürü, ölümleri devlet ve sermaye tarafından “görünmez” kılınabiliyordu. Oysa çocuk işçiler artık her yerde, kentlerin merkezinde, AVM’lerde, sokakta, şantiyelerde, sanayide ve OSB’lerde. Her ailede veya sülalede bir çocuk çalışıyor, her sokakta tanıdık bir çalışan çocuk var. Üretimden gelen bu gerçeklik, çocuk işçiliği “görünür” kılıyor. Ancak çocuk işçilik; eğitim, öğrenim, yetişecek eleman argümanlarıyla “meşrulaştırılmaya çalışılıyor” ve ölümler maskeleniyor.


MESEM, Mesleki Eğitim Değil, Sermaye İçin Bedava İşçiliktir

MESEM, “Çıraklık Eğitim Merkezleri”nin devamı niteliğindedir. Yani (4+4+4 modeliyle birlikte) eğitim sisteminin içine daha fazla entegre edilmiş ve kitleselleştirilmiş bir çocuk işçilik sisteminden bahsedebiliriz.

MESEM kapsamında yaklaşık 1,5 milyon öğrencinin olduğu açıklandı. Bu öğrencilerin yaklaşık 300 binini 18 yaşın altındaki çocuklar oluşturuyor. Yani çocuk işçilik “bir gün okulda dört gün işyerinde eğitim alma” uygulamasıyla meşrulaştırılıyor.

MESEM’ler sermayenin ucuz emek rezervlerini doldurmanın dışında, doğrudan patronlara finansman desteğinin de bir aracıdır. 2024 yılında bedavaya çalıştırılan öğrenci-işçiler için patronlara 1 milyar 698 milyon TL ödenirken, son üç yılda MESEM programlarına aktarılan kamu kaynağı 15 milyar liraya yaklaştı.

MESEM’lerde yoğunlaşan “çocuk işçiliğin nesnel zeminini yoksulluk oluşturmaktadır”. Türkiye’de zaten binlerce çocuk aileleri geçinemediği için çalışmak zorundaydı. Bazen yazın çırak olarak, bazen okul sonrası atölyeye giderek, bazen de okulu bırakarak çalışıyorlardı. 2021 Eylül ayından itibaren de, derinleştirilen yoksullaştırma politikaları ile Türkiye’de her yaştan insan hızla ücretliler ordusuna katıldı.

MESEM aracılığıyla, ortaokulu bitiren öğrencileri örgün eğitimden kopararak haftanın (resmi olarak) dört günü bedava işgücü olarak patronların sömürüsüne sunan MEB, şimdi de yaz döneminde “beceri geliştirme programı” adı altında 7. ve 8. sınıftan itibaren tüm öğrencilerin katılabileceği “zanaat atölyeleri” açıyor. On şehirde -İstanbul, Ankara, İzmir, Erzurum, Konya, Mersin, Rize, Samsun, Sivas ve Şanlıurfa- 196 okulda başlatılacak pilot uygulamayla mesleki eğitim yaşı (12-13 yaşa) düşürülüyor.


Çocuklarımız Ezilerek, Boğularak, Yüksekten Düşerek Ölüyor

Tarımda ölen çocukların 14’ü mevsimlik tarım işçisi, 6’sı çoban ve 4’ü çiftçiydi. Bu çocukların ölümünde en büyük neden boğulmalar. Günde 10-12 saat ve gündüz 40-50 derece sıcaklıkta çalışan bu çocukların en temel sorunu barınma, okula gidememe, yeterli beslenememe ve temiz suya ulaşamama. Tarımda ölen çocukların neredeyse yarısı sıcak havada çalışmadan bunalıp girdiği su kanalında veya derede boğulma nedeniyle hayatını kaybetti.

MESEM uygulamasının ana sonucu, sanayide çalışan çocukların sayısının artmasıdır. 9’u metal olmak üzere gıda, tekstil, ağaç, enerji ve taşımacılık işkollarında çalışan çocukların ana ölüm nedeni ise makinaya sıkışma, patlama ve yanma...

MESEM uygulamasının bir etkisi de inşaatlarda çalışan çocukların sayısının artması. Geçen yıl ölen çocukların %20’si inşaatlarda çalışıyordu. Yine bu çocukların yarıdan fazlası, inşaatlardaki en çok ölüm nedeni olan yüksekten düşerek hayatını kaybetti.

Uzun yol taşımacılığında muavinlik veya moto-kuryelik yapan çocukların sayısının artışına paralel olarak trafik kazası nedeniyle ölümlerde de artış gözleniyor.

Geçtiğimiz eğitim öğretim döneminde beşi inşaatta dördü sanayide olmak üzere 9 MESEM’li çocuk; yine bu dönemde sipariş yetiştirme baskısı altında çalışan beş moto kurye çocuk hayatını kaybetti.

2023-2024 eğitim öğretim döneminde çocuk iş cinayetlerinin şehirlere göre dağılımı şöyle:

7 çocuk İstanbul’da;

5 çocuk Şanlıurfa’da;

4’er çocuk Adana, Kocaeli ve Konya’da;

3’er çocuk Ankara ve Kayseri’de;

2’şer çocuk Çorum, Gaziantep, Hatay, Malatya ve Manisa’da;

1’er çocuk Adıyaman, Aksaray, Antalya, Ardahan, Aydın, Balıkesir, Bartın, Batman, Bayburt, Bursa, Çanakkale, Diyarbakır, Düzce, Edirne, Elazığ, Isparta, Karaman, Kilis, Kütahya, Mersin, Muğla, Niğde, Ordu, Şırnak, Zonguldak ve Irak’ta çalışırken hayatını kaybetti.

Çocuk işçiliğin yoğunlaştığı dört havza ve coğrafi koridordan bahsedebiliriz. Birincisi İstanbul-Kocaeli, ikincisi Şanlıurfa-Gaziantep, üçüncüsü Konya-Karaman-Aksaray ve dördüncüsü ise Adana-Hatay-Antalya-Mersin. Yukarıda belirttiğimiz üzere MESEM’ler ve Anadolu’da yaygınlaşan OSB gerçeği çocuk işçiliğin yoğunlaştığı alanlar. Yine tarımda en çok hayatını kaybeden çocuğun Şanlıurfa’da olduğunu ve çalışmaya gittiği yerde ölen tarım işçisi çocukların çoğunun Şanlıurfalı olduğunu belirtelim.

Kız çocuklarının, özellikle tarım sektöründeki yoğun sömürüsünden kaynaklı olarak ölümleri, tüm iş cinayetlerinde ölen kadınların ölümlerinin iki katıydı (%16). Ancak çocuk işçi ölümlerinin kentsel alana kaymasıyla birlikte, geçen yıl ölen kız çocuğu ölüm oranı yüzde 8% olarak gerçekleşti.

Türkiye’de yaşayan mülteci/göçmen sayısının, kaydı bulunmayanlarla birlikte 10 milyonu geçtiği tahmin ediliyor. Göçmen çocuklar ise günübirlik ve güvencesiz şekilde işgücü piyasasına dahil oluyor. Son 11 yılda göçmen çocuk işçilerin tüm çocuk işçi ölümlerindeki oranı %10-12 aralığındayken, geçen yıl %8 (3 çocuk Suriyeli, 1 çocuk Iraklı, 1 çocuk Türkmenistanlı) olarak gerçekleşti.

Yaş grubu olarak baktığımızda, iş cinayetlerinde hayatını kaybeden 66 çocuğun 22’si 6-14 yaş arasındadır. Oysa 14 yaş ve altı çocukların yasal olarak çalışması tamamen yasaktır. Çalışması belli koşullarda “yasal” olan 15 yaşın üstündeki çocuklar ise kimya, metal, inşaat gibi ağır ve tehlikeli işkollarında, kanunen yasak işlerde de çalıştırılmaktadır.


Çocuklar Yeterli Ve Sağlıklı Gıdaya Ulaşamıyor

Öğrenme ve gelişim çağındaki çocukların karşılaştıkları en önemli sorunlardan birisi beslenme. Türkiye’de yüksek gıda enflasyonu ortamında yoksul çocukların %40’ına yakını en az 1 öğün atlıyor, pek çoğu kendi yaşına uygun bir diyet yapması gerekirken, yetişkin bir birey gibi beslenmek zorunda kalıyor. Yüksek yağ ve rafine şeker oranlı öğünler, yetersiz lif ve posa tüketimi gibi nedenlerden dolayı sağlık sorunları artıyor.

Yetersiz ve dengesiz beslenmek zorunda kalan çocuk işçilerde çabuk yorulma ve halsizlik, depresyon, çinko veya demir yetersizliği, zayıflayan bağışıklık sistemi nedeniyle sık hastalanma, kabızlık ve ödem oluşumu, kalsiyum ve D vitamini eksikliğine bağlı diş çürümesi ve kemik erimesi, cilt kuruluğu, demir ve folik asit eksikliğine bağlı anemi gibi durumların görülme olasılığı artıyor.


İSİGM, 2024-2025 eğitim öğretim yılı başlarken taleplerini de şöyle sıraladı:

1- Çocuk işçilik yasaklanmalı, çocuk işçi çalıştıran patronlara en ağır cezalar verilmelidir.

2- Eğitim tamamen parasız olmalı ve müfredat aklın ve bilimin ışığında yenilenmelidir. Tüm Türkiye çapında okullarda bir öğün yemek verilmeli ve yoksul çocukların ihtiyaçları devlet tarafından karşılanmalıdır.

3- MESEM’ler bir eğitim-öğrenim işlevi görmemektedir. MESEM’li çocuklar işi bedava ve ağır koşullarda çalıştırılarak öğrenmektedir. Bu anlamda MESEM’leri revize etmek imkansızdır. MESEM’ler kapatılmalı ve mesleki eğitim yeniden yapılandırılmalıdır.

4- Beceri geliştirme programı adı altında hayata geçirilmeye çalışılan programlar iptal edilmelidir. Mesleki eğitim adı altındaki işçileştirme politikalarının 15 yaşın altına yayılması, acilen engellenmelidir.


Sonuç

Türkiye sanayisinin dünya pazarlarında, özellikle AB pazarında, var olmasının yegâne yolu, ucuz işgücü ihracıdır. Bu aşamada “kullan-at işçilik” halini alan çocuk işçiliğin varlığı elzemdir ve çocuk işçilik ancak üretenlerin yönetmesi durumunda önlenebilir.

Bizler; çocuk işçiliğinin yasaklanması, mesleki öğrenimin çocuk gelişimine uygun bir biçimde planlanması ve kamusal kurallar çerçevesi içinde olması gerektiğini biliyoruz. Ancak bunları sistem içinde ifade etmenin de tek başına bir anlam ifade etmediğinin bilincindeyiz. Örgütlenmek, mücadele etmek ve direnmek gerekiyor. Geleneksel emek örgütlenmelerinin kendi üyelerinin çıkarlarını bile koruyamadığı ve buharlaştığı bu dönemde çocuklarımızı koruyacak örgütlenmenin ve mücadelenin araçlarını oluşturmalıyız…