< "Emeğimizin Karşılığını, Haklarımızı İstiyoruz!"

 

KESK İstanbul Şubeler Platformu ve Emekli Örgütleri, "Sermayeye değil, Emekçiye bütçe" talebiyle Mecidiyeköy Cevahir AVM önünde basın açıklaması düzenledi.

KESK İstanbul Şubeler Platformu, "Sermayeye Değil Emekçiye Bütçe" talebiyle Şişli Cevahir AVM önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. "Sefalete Teslim Olmayacağız! Emeğimizin Karşılığını, Haklarımızı İstiyoruz" pankartının açıldığı eyleme emekli sendikaları da katıldı.

Basın açıklamasını KESK İstanbul Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Ertuğrul Eroğlu okudu:

 

"Programlı, Bilinçli, Kasıtlı Olarak Yoksullaştırılıyoruz!"

Kamu emekçileri ve emekliler olarak bugün ülke genelinde alanlara çıktıklarını belirten Eroğlu, "Alanlardayız. Çünkü bu ülkede emeği ile geçim mücadelesi verenler olarak tarihimizin en karanlık, en zorlu süreçlerinden birisini yaşıyoruz.

Alanlardayız. Çünkü bu ülkede yıllardır kamu emekçisi, işçisi, emeklisi, asgari ücretlisi ile milyonlar olarak her geçen gün daha fazla yoksullaştırılıyoruz.

Evet, yanlış duymadınız. Dilimiz sürçmedi. Bizler kendi kendimize yoksullaşmıyoruz. Yıllardır bizzat iktidarlar eliyle planlı, programlı, bilinçli, kasıtlı bir şekilde yoksullaştırılıyoruz" dedi.

Döviz kuru, enflasyon rekor üstüne rekor kırmaya başlarken dönemin Maliye Bakanı'nın şöyle demişti. “Bu sistemden dar gelirliler hariç üretici firmalar, ihracatçılar kâr ediyorlar. Çarklar dönüyor” sözünü hatırlatan Eroğlu, bu sözlerin mevcut sistemde kimlerin baş tacı edildiğini, kimlerin ise yok sayıldığının açık bir itirafı olarak tarihe geçtiğini söyledi.

 

"Yıllardır Tek Bir Program Var Köleliğe ve Yoksulluğa Uyum Programı"

Eroğlu "Evet, çarklar yıllardır dönüyor. Ama o çarklar halkı, emekçileri, yoksullaştırmak, işsiz bırakmak, bir avuç zengini daha zengin etmek için dönüyor.

Çarklar düşük gösterilen TÜİK enflasyonu ile halkın, emekçilerin cebinden alıp bir avuç patrona, yandaşa aktarmak için dönüyor.

Dolayısıyla tekrar altını çiziyoruz. Yıllardır bu ülkeyi yönetenlerin kısa vadede de orta vadede de uzun vadede de tek bir programı vardır. O da emeği ile geçinenlere ve halka dayatılan Köleliğe ve Yoksulluğa Uyum Programdır" dedi.

Attıkları her adımda Köleliğe ve Yoksulluğa Uyum Programını hayata geçirenlerin iki tablolu bir ülke yarattığını söyleyen Eroğlu "Birinci tablo faizden, ranttan, emek sömürüsünden beslenen bir avuç asalağın ve arkasındaki iktidarın tablosudur. Bu tabloda bir avuç asalak iktidar eliyle besleniyor. Bir taraftan emek sömürü diğer taraftan vergi afları, muafiyetleri, teşvikler, ihaleler, dövize endeksli hazine garantileri ile semirdikçe semiriyor. Servetine servet katıyor.

İkinci tablo ise onlar zenginleşirken her geçen gün daha fazla yoksullaştırılan, güvencesiz hale getirilen milyonların tablosudur. İşçisi, işsizi, kamu emekçisi, asgari ücretlisi, emeklisi, dar gelirlisi ile toplumun ezici çoğunluğunu oluşturanlar milyonların, emeğin ve halkın tablosudur" diye konuştu.

 

"Her İki Kişiden Birinin Geliri Açlık Sınırının Altında Kalıyor"

Bugün Türkiye’de her dört kişiden biri işsizken, çalışan her iki kişiden birisinin ise açlık sınırının altında kalan asgari ücretle ayakta kalmaya çalıştığına, dört kişilik bir ailenin tüm fertleri asgari ücretle çalışsa dahi hane gelirinin yoksulluk sınırının altında kaldığına dikkat çeken Eroğlu "Yoksulluk tüm toplumu sarmış durumda. Her iki kişiden birinin geliri açlık sınırının altında kalıyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca açıklanan Mayıs 2024 verilerine göre bu ülkede 17 milyon 114 bin 912 yurttaş yaşamını sosyal yardımlarla sürdürmeye çalışıyor. 9 milyon 444 bin 458 kişinin aylık geliri brüt asgari ücretin üçte birinin altında kaldığı için GSS primleri bütçeden karşılanıyor" dedi.

 

"Kamu Emekçisi 10 Bin Lira Maaşla Geçinemeyeceği İçin Emekli Olamıyor"

Milyonlarca kamu emekçisine yoksulluk sınırının yarısını bulmayan bir maaş reva görüldüğünü, kamu emekçilerinin eline geçen maaşın yarısının ilave seyyanen ödenek başta olmak üzere emekliliğe yansıtılmayan kalemlerden oluştuğuna dikkat çeken Eroğlu "Milyonlarca kamu emekçisi çalışırken aldığı maaş emekliliğinde en az yarı yarıya düşeceği için emekli olamıyor.

Her 3 emekliden birisi ise açlık sınırının yarısını bulmayan bir aylıkla, sadece 10 bin TL ile yaşam mücadelesi veriyor.

Avrupa ülkelerinin en düşük emekli maaşı ortalaması 1294 Euro ile Türkiye'nin 5 katını aşıyor. Türkiye'nin emeklileri barınma, gıda, sağlık gibi temel ihtiyaçlarını bile karşılamazken Avrupa'nın emeklileri ise aldıkları maaşlarla dünya turuna çıkıyor" dedi.

 

"Beş Emekliden Birinin Maaşında Tek Kuruş Artış Yapılmadı"

"TÜİK enflasyon oranı %24,73 olarak açıklandığı için bugün kök aylığı 8 bin TL’nin altında olan 2 milyon emekli, yani her beş emekliden birinin maaşına bir kuruş dahi artış yapılmadı" diyen Eroğlu, tüm bunlara rağmen takla attırılan TÜİK enflasyon rakamlarını daha da aşağı çekmek için yıllardır başvurulan hilelere her gün bir yenisinin eklendiğine dikkat çekti.

 

"TÜİKE Göre Yurt Ücreti 457 Lira, Döner 77 Lira 22 Kuruş, Yerseniz!"

Eroğlu emekçilerin maaşları ve enflasyon oranlarına ilişkin örnekler vererek şöyle devam etti. "Bugün ev kiralarının ülkenin en ücra kasabasında dahi 10 bin TL’yi, metropol illerde ise ortalama 20 bin TL’yi aştığını bilmeyenin kalmadığını belirten Eroğlu Ama TÜİK’in enflasyon sepetinde ev kirası sadece 5 bin 845 TL.

Bugün bir uzman doktorun muayenehanesinde muayene ücreti ortalama 3 bin 500 TL civarında. Ama TÜİK’e göre uzman doktor muayene ücreti sadece 33 lira 69 kuruş.

3 üniversite öğrencesinin paylaştığı devlet yurdu ücreti kişi başı 1.250 TL iken TÜİK’e göre sadece 457 TL. Üstelik geçen hafta devlet yurdu ücretlerine 3 kattan fazla zam yapıldı. 1.250 TL olan yurt ücreti tam 5.000 TL’ye çıkarıldı.

Yarım ekmek et dönerin fiyatı bugün 250 TL’den, tavuk dönerin fiyatı 150 TL’den başlıyor. Ama TÜİK’te hangi etten olduğunu bilmediğimiz ekmek arası dönerin fiyatı, sadece 77 lira 22 kuruş, yerseniz!

 

"TÜİK’te Büyük İndirim Var, Fiyatlar Piyasadakinin Hemen Hemen Yarısı"

"Bugün yenilebilecek bir beyaz peynirin kilogram fiyatı 250 TL’den, zeytinin kilosu 200 TL’den, dana etinin kilosu 600 TL’den başlıyor. Ama TÜİK’te beyaz peynirin kilosu sadece 149 lira 69 kuruş, zeytinin kilosu 134 TL 96 kuruş, dana etinin kilosu 433 lira 32 kuruş.

Yine bugün en ucuz zeytin yağının litresi piyasada 200 TL’den başlıyor. Ama TÜİK’te zeytinyağı sadece 113 TL 37 kuruş.

Kısacası TÜİK’te büyük indirim var, fiyatlar piyasadakinin hemen hemen yarısı. Hatta yurt ücreti, uzman doktor muayene ücreti TÜİK rakamlarına göre neredeyse bedava."

 

"İstakoz, Kebap Partileri Yapanlar Emekçiden Kemer Sıkmasını İstiyor"

İktidarın kendi yarattığı ekonomik krizin yükünü yine bizlere yıkan yeni “paketler” açmaya devam ettiğini söyleyen Eroğlu "Istakoz yedikleri masalardan, meclis bahçesinde düzenledikleri kebap partilerinden fotoğraf paylaşanlar yoksullaştırdıkları milyonlara “ kemer sıkın” diyorlar. Her zaman olduğu gibi karlarını dörde, beşe katlayanlara “siz de biraz tasarruf edin, demek akıllarının ucundan bile geçmiyor. Muafiyet ve istisnalarla çalıştırdığı asgari ücretli kadar bile vergi vermeyen firmaların, şirketlerin, faizden, ranttan, dövize endeksli hazine garantilerinden beslenen asalak takımının sırtını sıvazlarken tüm yükü bize yıkmaya devam ediyorlar

Bunun için “tasarruf” adı altında önce okul öncesi öğrencilerin bir öğün ücretsiz yemeğini, ardından 250 bin KİT çalışanının giyecek yardımını gasp ettiler. Bugün ise kamu emekçilerinin servis hakkına, kamu lojman ve sosyal tesislerine göz koyuyorlar.

Milyonlarca dar gelirli yurttaşın ihtiyaç duyduğu, mevcutta zaten yetersiz olan kamu hizmetlerine, kamu yatırımlarına bütçeden ayrılan payı 3 yıl boyunca daha da azaltmaya 'tasarruf' diyorlar. “Maliyeti yüksek” diyerek kamu kreşlerini bile kapatmaya, kamunun elindeki iş makinalarını satmaya 'tasarruf' diyorlar" diye konuştu.

 

"Hakkımızı İstiyoruz"

Bu ülkenin kamu emekçileri, emeklileri olarak artık yoksullukta, sefalette eşitlenmek değil, hak ettiğimiz refahta birleşmek istediklerini belirten Eroğlu "Bizler artık içi boş müjdeler, bugün kaşıkla verileni yarın kepçe ile alan hileler, sadaka, ulufe değil, emeğimizin karşılığını, hakkımızı istiyoruz" diyerek taleplerini ise şöyle sıraladı.

 

TALEPLER

* Öncelikle bugün tüm kamu emekçilerine 14.493 TL olarak verilen ilave seyyanen ödeneğin emekliliğimize yansıtılmasını için mevcut taban aylık katsayısına dâhil edilmesini istiyoruz.

*Söz konusu ilave ek ödeneğin tüm emeklilerin kök aylıklarına yansıtmasını, emekli aylıklarından sağlık payı kesilmesine son verilmesini istiyoruz.

* Emekli aylıklarında yaşanan buharlaşmanın önüne geçilmesi, özellikle 2008 sonrası işe başlayanların yaşadığı, yaşayacağı kayıpların önüne geçilmesi için emekli maaş bağlanma hesaplamasında 2008 öncesine dönülmesini istiyoruz.

* Maaş artışlarımızda tüm toplumun sahte olduğunu yaşayarak öğrendiği TÜİK rakamlarının değil, yoksulluk sınırının temel alınmasını istiyoruz.

* Bunun için mevcutta iktidarın “en düşük maaş” olarak ifade ettiği eşi çalışmayan, 2 çocuklu en düşük kamu emekçisi maaşının eş ve çocuk yardımı ve fahiş oranda zamlanan kiralar karşısında bugün artık elzem hale gelen kira yardımı ile dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı üzerine çıkarılmasını istiyoruz.

* Vergide adaletin sağlanmasını, az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınmasını istiyoruz.

* Bunun için: Tükettiğimiz her şeyden alınan dolaylı vergilerin düşürülmesini,

* Gelir vergisi birinci dilim oranının %15 ten %10’a düşürülerek, yoksulluk sınırına kadar olan maaşların-ücretlerin birinci vergi diliminde sabitlenmesini,

* Kar, faiz ve servet gelirlerine tanınan ayrıcalıkların kaldırılmasını, belli bir servet düzeyinin üzerindeki zenginlerden servet vergisi alınmasını istiyoruz.

*İktidarın tek taraflı olarak çıkardığı yasalar değil, konfederasyonların, sendikaların kamu emekçilerinin söz ve karar sahibi olacağı demokratik bir çalışma yaşamı istiyoruz.

* Yandaş konfederasyonlarla yapılan ve yoksulluğumuzu derinleştiren “toplu satış sözleşmeleri” değil, emeklilerin de sendikaları aracılığı ile temsil edildiği grevli gerçek bir toplu sözleşme istiyoruz.

* Seçim öncesi verilen 3600 ek gösterge ve mülakatın kaldırılması sözlerinin tutulmasını; istiyoruz."

Eroğlu tüm kamu emekçilerini, emeklileri bu yoksulluk ve sefalet düzenine karşı insanca yaşayacak ücret, güvenceli iş, güvenli gelecek mücadelesinde omuz omuza vermeye çağırdı. "Gelin, İnsanca Yaşamaya Yetecek Bir Ücret, Adil Bir Vergi Sistemi, Halk İçin-Emek İçin Bütçe, Güvenceli İş, Güvenli Gelecek İçin omuz omuza verelim" diyerek sözlerini bitirdi.

 

İZMİR

İzmir'de ise KESK'e bağlı sendikalar, DİSK Emekli Sendikaları, Tüm Emekliler Sendikası, Konak YKM önünden Eski Sümerbank önüne yürüyüş yaptı. "Sefalete Teslim Olmayacağız!" diyerek ses yükselten KESK adına basın açıklamasını KESK dönem sözcüsü Nihat Filiz yaptı.

Ardından DİSK Emekli Sen ve Tüm Emekliler Sendikası adına konuşmalar yapıldı. İçinde bulunduğumuz yoksulluk ve sefaleti aşmanın yolunun örgütlü mücadele olduğunu belirttiler. Eylem sloganlarla sona erdi.