< < "Sendikalar İşçi Sınıfının Okullarıdır"

Tam da bu söze uygun hareket eden bir sendikal anlayışla yola çıktık. Öğreniyor ve öğretiyoruz. Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası kararlılıkla ilerlemeye devam ediyor. Kuruluşundan bugüne kadar sendikamız, mücadeleci sendika anlayış ile ilerliyor.

2,5 yılı geride bıraktığımız sendika hayatımızda sendikal harekete yol açacak önemli işlere imza attık. Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası ile yeni bir dinamik başladı. 30 Ağustos 2022'de Ankara'da bir araya gelen öğretmenler olarak polis saldırısına maruz kalmış ve gözaltına alınmıştık. Aslında sendikamız açısından bir milat olarak kabul edilen bu süreç, geri adım atmayan öğretmenlerin direncine direnç katmıştı. O günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmamıştı.

Çünkü bizler için karşımızda duran güç, sadece patronlar değildi. Topyekûn öğretmenlere mücadelelerinin haklı olduğunu söyleyen patronlar, bakanlık ve kolluk tam karşımızda duruyordu. Süre gelen ve her geçen gün daha fazla sömürüldüğümüz, emeğimizin yok sayıldığı süreç, bizleri 26 Mayıs'ta yeniden Ankara'da bir araya getirmişti. İllerde 26 Mayıs çağrıları ile birlikte tüm hazırlıklar tamamlanmış ve bizim için büyük gün gelmişti. Birçok ilden, farklı kültür ve anlayıştan öğretmen sendikanın Ankara İl Temsilciliğinde bir araya gelmişti.

Yürüyüş, Sendika İl Temsilciliğimizden MEB önüne doğruydu. Açılan pankartlar, atılan sloganlar ile koca bir polis ordusuna karşı, “yapılamaz” deneni yapmak için büyük bir kararlılıkla hazırdık. “Yürüyoruz” haykırışı ile başlamıştık. Ankara halkı ve bütün bir medya ordusu gözünü bize dikmiş, artık kaybedecek bir şeyi kalmayan öğretmenleri seyrediyordu.

Kortejin yanlarında 20 metrelik dev pankartlarla sendikasına güvenen ve örgütlü bir disiplinle hareket eden öğretmenler, artık geri dönüşü olmayan bir sürece yürüyordu. Sendikadan başlayıp "polis sizi buradan geçirmez" dedikleri Yüksel Caddesi'nden Güvenpark'a, oradan da Milli Eğitim Bakanlığı önüne gelmiştik. Yol boyu atılan sloganlar çeşitli ama hedef netti: "Taban Maaş".

Milli Eğitim Bakanlığı önünde talepler dillendirilmiş, basın açıklaması yapılmış ve sendikanın kararı ile Meclis Bahçesi Çankaya kapısına yürüyüş kararı almıştık. İşte tam da bu esnada barikatlar kuruldu ve yine her haklı eylemde olan oldu; polis müdahalesi başladı. Ama tek bir geri adım yoktu. Öğretmen Sendikası'nın her bir üyesi gemileri yakmıştı ve bu barikat açılacaktı. Saldırıda geri adımı polis attı ve barikatlar açıldı. Daha coşkuluyduk şimdi. İrade kendini kazanımla göstermişti. Meclis Park, Öğretmen Sendikası'nın sloganları ile inliyordu. Şarkılar, sloganlar, talepler hep bir ağızdan haykırıldı. Genel başkan konuşmasını yaptı. O büyük açıklama geldi. “Sendika Eğitim Nöbetinde!" Artık yeni yerimiz belirlenmişti. Taban maaş, Öğretmenlik Meslek Kanunu'na girene kadar, Meclis Park'ta “Eğitim Nöbeti” tutulacaktı.

Bu, klasik alana sıkışan bir nöbet eylemi olmayacaktı. 26 Mayıs'ta Meclis Park'ta başlayan eylem, bu alana sıkışmadı. Ankara sokakları “Öğretmen Sendikası” diye inliyordu. Her gün sokaklara asılan pankartlar, dur durak bilmeyen eylemler, karşı tarafa “artık yeter” dedirtiyordu. Nöbetin 4. gününde Milli Eğitim Bakanlığı önüne gidilmiş, kapılar açılmış ve içeride pankart açılmıştı. Bu belki de bir ilkti. Bu eylem sonrası bir alan kapma derdimiz olmadığını gösterdik ve bir şube gibi nöbet eylemini Milli Eğitim Bakanlığı önünde de başlattık.

7 saat süren eylem, polislerin gece de bakanlık önünde kalacağımızı anlaması ve saldırması sonucu gözaltı ile sonuçlanmıştı. 11 sendika üyesi ve bir eyleme desteğe gelen arkadaşımız gözaltına alınmıştı. Bizi gözaltı ile durduracaklarını sanıyorlardı. Ama karşılarında inatçı ve kararlı bir sendika vardı. Asıl nöbet alanında olan arkadaşlarımızla hızlıca, “neler yapılmalı”yı planlamış ve gözaltılar serbest kalana kadar Meclis Park’ı işgal etmiştik. Gemileri yakmıştık ve artık buradan geri dönüş yoktu. Meclis Parkı eylem alanı olmuş, desteğe gelen onlarca dost kurum, sendika ve vekillerle bekleyiş başlamış, açıklamalar yapılmıştı.

Polisin tacizi ve tehditleri büyük bir irade ile geri püskürtülmüştü. Gözaltılar için önce sağlık kontrolü sonra ifade ve yeniden sağlık kontrolü... Ve sonunda gece yarısı hastanede karşıladığımız arkadaşlarımızla birlikte, bir polis ordusu arasından sloganlarla Meclis Park’a girmiştik. Meclis Parkından, bir kararlılık açıklaması ve yarın buluşma sözü ile ayrılmıştık.

Bütün ezberleri bozmaya devam ediyorduk. Sadece Ankara değil, birçok ilde İl Milli Eğitim Müdürlükleri önünde nöbet eylemleri başlamıştı. Milli Eğitim Bakanlığı önünde yaşanan gözaltından sadece bir gün sonra, 20 metrelik bir pankartla yine Bakanlık önündeydik. Ve bu da son değildi. Ankara'yı zapt etmeye kararlı bir irade vardı. Her gün bir eylem, her gün bir ezber bozma, yola devam...

Yeni hedef, 15. günde Ankara kalesiydi. Dev bir pankart ile Ankara kalesi zapt edildi. Ve "Taban Maaşı Alana Kadar Dersler Ankara'da" pankartı ile bu işin kararlılığı bir kez daha ilan edildi.

Şimdi bu yazıyı, 16 günde nöbet alanında büyük bir coşkuyla yazıyorum. Biz bitti demeden bitmeyecek olan bu mücadelede neler olacağını şöyle ifade edeyim:

Polisin "Bugünkü planınız nedir?" sorusuna, "Hayat bizi nereye götürürse" cevabını veren ve her defasında şaşırtan sendikamızı takip ederek göreceksiniz.

Öğretmen Sendikasını takip edin çünkü "biz hala bitti demedik".

Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası’ndan Bir Öğretmen