Erol Can Yavuz, Murat Can Eryılmaz, Efe Demir, Muhammed Şahin, Türkmenistanlı Refa, Arda Babuç, Ömer Arslan, Furkan Çiftçi, Arda Günay, Deniz Tutan, Aras Erenuluğ, Baran ve Mehmet Ali Nar, Muhammed Kaan Akılık... Bu isimleri biliyor muyuz?
Peki, Miraç Terazi, Faruk Aktan, Yasin Domba, Yunus Emre Göçer, Arda Tonbul, Ata Emre Akman... Belki daha yakın zamanda ve basına daha fazla yansıdığı için çoğumuz hatırlayacaktır...
Sadece 2023 ayından bu yana, iş cinayetlerinde kaybettiğimiz 13-20 yaş arasındaki çocuk ve genç işçilerden bazılarının isimleri bunlar.
Mayıs ayından itibaren bu isimlere yenileri eklenecek... Oyun oynaması, okula gitmesi gereken ama sanayide, tarımda, moto kuryelikte, inşaatta çalışmak zorunda kalan ve sadece çok basit önlemler alınmadığı için iş cinayetinde katledilen çocuklar, gençler...
2013 yılından bu yana düzenli olarak her ay iş cinayetleri raporu hazırlayan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi, bu raporlarında işçilerin iş kollarını, ölüm nedenlerini, cinsiyetlerini, şehirleri ve yaşlarını da kategorilere göre de ayrıntılandırarak kamuoyuyla paylaşıyor.
İSİG Meclisi 23 Nisan ve 19 Mayıs’ta hazırladığı raporlarda çocuk ve genç işçilerin iş cinayetlerinde yaşamlarını yitirmelerine dikkat çekti.
İSİG Meclisi’nin raporlarına göre son on bir yılda (2013-2024 Nisan) 18 yaşında 205, 19 yaşında 279, 20 yaşında 288, 21 yaşında 231, 22 yaşında 318, 23 yaşında 35, 24 yaşında 342, 25 yaşında 487 genç işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi.
Yine 2013-2024 Mayıs ayı arasında 0-14 yaş arasında 238 çoluk işçi, 125-17 yaş arasında 451 çocuk işçi olmak üzere en az 689 çocuk işçiyi iş cinayetlerinde kaybettik. Her yıl 60-70 çocuk-genç işçi iş cinayetlerinde katlediliyor.
İktidarın kindar ve dindar nesiller yetiştirmek için uygulamaya koyduğu 4+4+4 eğitim sistemi, yoksulluk içindeki ailelerin çocuklarını eğitimden uzaklaştıran, sermaye sahiplerine ucuz emek gücü olarak sunulmasını sağlayan bir proje oldu.
Son yıllarda devlet eliyle kaynak ayrılarak sermaye sahiplerine ucuz iş gücü sağlamak için ‘çıraklık eğitimi’ adı altında MESEM projesini hayata geçirmesi de, gelecek kaygısı içindeki birçok ailenin çocuğunu ‘bir mesleği olsun’ diyerek meslek liselerine göndermesini getirdi.
Asıl neden ise, milyonlarca çocuk ve gencin yoksulluğun, geleceksizliğin pençesinde olması. Eğitime ulaşmanın giderek zorlaşması, hangi üniversiteyi bitirirse bitirsin işsiz kalacak olması, her geçen gün yüzlerce çocuğun, gencin çalışmak zorunda kalmasına neden oluyor.
On binlerce çocuk-genç ya okuyabilmek için çalışmak zorunda kalıyor ki, çalıştığı için yine okuyamıyor. Ya da zaten asgari ücrete mahkum edilen işçilerin, artık ekim yapamayacak hale gelen çiftçilerin, borç içinde devam etmekle kepenk kapatmak arasında çırpınan küçük esnafların çocukları olarak ailelerinin geçimine katkı sağlamak zorunda oldukları için çalışmak zorunda kalıyorlar.
İşçi Sağlığı İş Güvenliği Meclisi bir süredir çocuk ve genç işçi ölümlerine dikkat çekmeye çalışıyor. Çocuklarımız, gençlerimiz, geleceğimiz dediğimiz çocuklar tarımda, sanayide, inşaatlarda, moto kuryelikte, sokaklarda çalışmak zorunda kalıyor. Birçok işyerinde yeterli İSİG önlemlerinin alınmadığı bir gerçek ama çocuk-genç işçiler söz konusu olduğunda en küçük bir önlem bile söz konusu değil. Çünkü onlar ucuz emek gücü olarak görülüyor. Ve en güvencesiz en tehlikeli işlerde çalışırken, alınabilecek çok basit bir önlem maliyet unsuru olarak görüldüğü için iş cinayetlerinde katlediliyorlar. Yaşamaya devam edenler ise emek sömürüsünün en ağrını yaşarken, şiddete, tacize maruz kalıyor. Çalışırken sakatlanmalar, belki meslek hastalıkları da yine çocuk-genç işçileri bekliyor.
Ücretli çalışanların %80’inin asgari ücrete mahkum edildiği, iktidarın yeni bir kemer sıkma politikasını uygulamaya koyduğunu da düşünürsek, çocuklarımızı, gençlerimizi iş cinayetlerinde kaybetmemek için sermaye ve devletin işçi ve emekçileri sömürünün en katmerlisine, yoksulluğa, açlığa, geleceksizliğe, mahkum eden saldırılarına karşı mücadeleyi yükseltmek zorundayız.