Şiddete Karşı İş Bırakan Eğitim Emekçileri: "Bakan İstifa!"

 

İstanbul'da Eyüpsultan'da bir öğretmenin öldürülmesi üzerine eğitim emekçileri, bugün ülke genelinde iş bırakarak İl Milli Eğitim Müdürlükleri önüne yürüyüş yaparak basın açıklaması gerçekleştirdi.

Eğitimde şiddetin asıl sorumlsunun eğitimi piyasalaştıran ve sorunların kaynağını eğitim emekçileri olarak gösteren iktidarın eğitim politikaları olduğunu belirterek Milli Eğitim Bakanı Tekin'in istifasını istedi.

İstanbul'da, Eyüpsultan ilçesinde bir öğretmenin öldürülmesi üzerine eğitim emekçileri bir günlük iş bırakma eylemi yaptı. Ülke genelinde iş bırakan eğitim emekçileri İl Milli Eğitim Müdürlükleri önüne yürüyüş yaparak eğitim emekçilerini hedef gösteren eğitim politikalarını protesto etti. Eğitim iş kolundaki sendikalardan binlerce eğitim emekçisi iktidarın eğitimde şiddeti ve sorunları arttıran politikalarını İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde basın açıklaması yaprak protesto etti.

Şiddete karşı iş bırakan Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) İstanbul Şubeleri, Beyazıt'tan Sultanahmet'te bulunan İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü önüne yürümek üzere Beyazıt Tramvay durağında toplandı.

Eyleme Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, İstanbul Tabip Odası ve çok sayıda demokratik kitle ve meslek örgütünden temsilciler de katılarak destek verdi.

"İtibarsızlaştırma Politikalarına Ve Eğitimde Şiddete Hayır" yazılı pankart açılan eyleme yüzlerce eğitim emekçisi katıldı.

Tramvay yolunu trafiğe kapatan eğitim emekçileri, Özel Eyüpsultan Final Akademi Anadolu Lisesi'nde Y. K.'nin öğretmeni ve okul müdürü olan İbrahim Oktugan'u silahla öldürmesini protesto etti. Bir süre burada yapılan konuşmalar ve sloganlarla eğitimde şiddetin artmasına, eğitim emekçilerinin itibarsızlaştırılmasına neden olan politikalara tepki gösterildi. Mili Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in istifası istendi.

Yüzlerce öğretmen, "Bakan İstifa", "Sorunların Sebebi, Eğitim Sistemi", "Güvenli Eğitim, Güvenli Gelecek", "Susma Haykır, Şiddete Hayır", "Birleşe Birleşe Kazanacağız", "Hak Verilmez Alınır, Zafer Sokakta Kazanılır","Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz" sloganlarıyla yürüdü.

Öğretmenlere veliler ve öğrenciler de eyleme katılarak destek verdi.

Eğitim emekçileri, Sultanahmet'teki İl Milli Eğitim Müdürlüğü önüne kadar sloganlar, alkışlar ve zılgıtlarla yürüdü.

 

"Sizlerin Acısını Ve Öfkenizi Anlıyor Ve Paylaşıyoruz"

İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ertuğrul Oruç, sağlık emekçilerinin de tıpkı eğitim emekçileri gibi çalışma yaşamında yoğun bir şiddetle karşı karşıya kaldığını belirterek, "Sizlerin acısını çok iyi anlıyor ve öfkenizi paylaşıyoruz" dedi.

 

"Eğitim Emekçilerinin Mücadelesinin Yanındayız"

12 Eylül askeri darbesinden sonra piyasalaştırma ve mesleki itibarsızlaştırmaya dönük ilk ve en yoğun saldırının eğitim alanında olduğunu ve bu saldırının aynı şekilde devam ettiğini söyleyen Oruç "Bu cinayet bir günde olmuş değil" diyerek , mesleğin itibarsızlaştırılmasına karşı, etkin şiddet yasası için eğitim emekçilerinin verdiği mücadelenin sonuna kadar yanında olduklarını vurguladı.

 

"İbrahim Öğretmen Sömürü Politikaları Sonucu Öldü"

Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası'ndan Ozan Fındık, İbrahim Oktugan'ın da bir özel sektör öğretmeni olduğunu belirterek "İbrahim öğretmen bir kişinin kurşunuyla ölmedi. Yıllardır, adım adım, göstere göstere gelen sömürü politikalarının sonucunda öldü" dedi.

 

"Bu Katliamda Hükümetin Sorumluluğu Var"

Bu cinayetin azmettiricilerinin eğitimi patronların tekeline bırakan, gerekli denetimleri yapmayanlar olduğunu belirten Fındık, "Eğitimi alınıp satılan bir meta haline getiren politikalarıyla hükümetin bu katliamda bir sorumluluğu var" dedi. Fındık, özel okullar eliyle karlarına kar katan patronlarının öğretmenlere karşı, sömürü dayatmasına karşı boyun eğmeyeceklerini vurguladı.

 

"Eğitim Emekçileri Okullarda Şiddetin Hedefi Olmaya Devam Ediyor"

Eğitim-Sen İstanbul Şubeleri adına basın açıklamasını okuyan Hüseyin Tosu, siyasi iktidarın ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın eğitim emekçilerine ilişkin yaklaşımları ve söylemleriyle hedef gösterildiğini, Öğretmenlik Meslek Kanunu üzerinden emeklerinin değersizleştirildiğini, mesleklerinin itibarsızlaştırıldığını vurgulayarak "Şavaşlarda bile hedef alınmayan eğitim emekçileri okullarda şiddetin hedefi olmaya devam etmektedir" dedi.

 

"Meslektaşımızı Hayattan Koparan Eğtim Emekçilerini Hedef Alan Eğitim Politikalardır"

Tosu "Önceki gün ömrünün büyük bölümünü eğitime ve öğrencilerine adamış olan bir meslektaşımızı hayattan ve öğrencilerinden koparan ne basit bir öfke krizi ne failin öğrenci oluşu ne de failin uyruğu ile ilgilidir. Bugüne kadar eğitimden sorumlu olanların yaptıkları açıklamalarda eğitimde yaşanan olumsuzlukların sorumlusu olarak öğretmenleri göstermesi, CİMER uygulamasının bizlere karşı bir sopaya dönüştürülmesi, MEB’in eğitimde yaşanan sorunlara çözüm üretmek yerine öğretmenleri ve idarecileri veli/öğrenci karşısında tek muhatap olarak bırakması, bugün yaşananlara zemin oluşturmuştur.

Bu ülkede okulda öğretmen öldürüldü! Söz bitti! Şiddetin, cinayetin tek bir faili olmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz" diye konuştu.

 

"Eğitimsiz Toplum Karanlığa Mahkumdur"

Cinayetin arkasındaki zihniyetin, eğtim emekçilerini ötekileştiren, her fırsatta tehdit ederek hedef haline getiren, meslej itibarını ayaklar altına alanlar olduğunu ifade eden Tosu "Öğretmenler, toplumun temel taşlarını döşeyen, gelecek nesilleri yetiştiren ve aydınlık bir geleceğe rehberlik eden mimarlardır. Öğretmene yapılan her saldırı, tüm topluma ve ülkenin geleceğine yapılmış bir saldırıdır. Unutmayalım ki, eğitimsiz bir toplum, karanlığa mahkumdur" dedi.

 

"Daha Kaç Eğtim Emekçisinin Can Vermesi Gerekiyor?"

Mili Eğitim Bakanı'na ve iktidara seslenen Tosu "Okulda şiddeti önlemek için daha kaç eğitim emekçisinin can vermesi gerekiyor? İktidarın ve MEB’in plansızlığı nedeniyle okullarımız güvenlik açısından ciddi risk altındadır. Okullarımızdaki güvenlik açığının faturasını canımızla mı ödeyeceğiz?" diye sordu .

 

Eğitim Emekçilerinin Talepleri

Okulda şiddetin son bulması için MEB’i acilen harekete geçmeye ve önlem almaya çağıran Tosu eğtim emekçilerinin taleplerini ise şöyle sıraladı:

· Okullarda yaşanan şiddet olaylarındaki korkutucu tırmanışı engellemek için bir an önce eğitimde şiddet yasası çıkarılmalıdır.

· Eğitim kurumlarının tümünde, şiddetle mücadele etmek için alınması gereken somut önlemleri, ne yapılacağını ve nasıl önleneceğini gösteren bir eylem planı hazırlanmalıdır.

· Failler toplumun vicdanını rahatlatacak ve yeni olaylar açısından caydırıcı olacak şekilde cezalandırılmalıdır.

· Özel ya da devlet okulu fark etmeksizin, derhal tüm okulların güvenliği sağlanmalıdır.

· Ahlak bekçiliğine soyunan RTÜK’ün toplumsal şiddeti başlıca gündemi haline getirip, mafya ve suç temalı TV yapımlarını denetlemesi sağlanmalıdır.

· İçine bin bir tane gereksiz ve hatta zararlı içeriklerle doldurulan müfredat yerine şiddetin çağdışı ve yanlış olduğunu öğreten, toplumsal yaşam dersleri içeren öğretim programları hazırlanmalıdır.

 

Kendimiz Ve Öğrencilerimizin Can Güvenliğini İstiyoruz"

Tosu "Kendimizin ve öğrencilerimizin canından endişe ederek okula gitmek istemiyor, can güvenliğimizin olmadığı bir eğitim sistemini kabul etmiyoruz. Artık Yeter! Can korkusuyla çalışmak istemiyoruz!" diyerek ve eğitim emekçilerinin çalışma koşullarının iyileştirilmesi, parasız, bilimsel, nitelikli,anadilde eğitim için mücadeleyi sürdüreceklerini vurguladı.