"Ankara’dan Dünyaya Gitme" iddiasında olan Patiswiss’in işçileri Patiswiss'de sefalete giden yolda yaşadıkları baskı, mobbing ve düşük ücretin hikâyesini anlattı.

Ankara'da faaliyet yürüten çikolata fabrikası Patiswiss reklamlarında "Ankara'dan Dünyaya" sloganını kullanıyor. Yine Patiswiss kadın hakları, kadınlara yönelik faaliyetler, geliri burjuva kadın derneklerine "bağış" amacıyla üretilen ürün tanıtımları yapıyor.

"Ankara'dan Dünyaya" mottosuyla üretim yapan çalışanlarının yüzde 67'sinin kadın olmasıyla övünen Patiswiss'de kadın işçiler ise kötü çalışma koşulları, düşük ücretlerle çalıştırılıyor. Bunan yanında baskı, mobbing, patronun bağırma ve azarlamaları da hiç eksik olmuyor hayatlarından. çalışanlar şikayetçi.

 

“Patiswiss Ankara'dan Dünyaya İşçiler İse Olsa Olsa Sefalete Gider”

Şirketin sloganı "Ankara'dan Dünya’ya" ama işçiler “Patiswiss'den olsa olsa sefalete gidilir” diyor. Evet, tamırınların belirtildiği gibi çalışanların çoğunluğu kadın.

Ve kadınların dertlerini, mobbingi, baskıyı onların sözüyle “sefalete giden yolu” konuştuk. Hâlâ daha orada çalışan iki işçinin, işlerini kaybetme tehlikesine karşı isimlerini değiştirdik. Bahar iki yıldır, Esra yaklaşık bir yıldır Patiswiss’de çalışan iki kadın işçi. İkisinin de geçiminden sorumlu olduğu çocukları var.

 

“Bu Nasıl Aile Biz Anlamadık”

Kadın işçiler Ççalışma şartlarından bahsederken “baskı” ağızlarından çıkan ilk kelime oluyor… “Biz bir aileyiz” ve “Hep birlikte büyüyoruz” söylemlerinin nasıl gerçek dışı olduğunu bir nefeste anlatıveriyorlar.

 

"Biz Bir Aileyiz Diyorlar, Amirler Sürekli Ensemizde"

Sadece bu iki kadının yaşadıkları ise Patiswiss’in çalışma şartlarını gözler önüne sermeye yetiyor. “Üzerimizde sürekli bir baskı hissediyoruz” diyen Bahar, çalışma şartlarını “Kısa sürede büyümüş bir firma burası. 'Biz bir aileyiz, daha fazla çalışmamız gerekiyor, büyüyoruz diyorlar. Amirlerimiz sürekli ensemizde. Patronumuz Elif Hanım egosu çok yüksek bir insan. Bunu anlamak için fabrikada çalışmaya gerek yok. İnternete biraz bakan biri bile anlar. Zamanında üretim alanına gelip işçilere bağırıp çağırdığına, azarladığına bizzat şahit oldum" diyerek aktarıyor.

 

“Burada Sadece Hak Ve Emek Sömürüsü Var”

'Hep birlikte büyüyoruz' söyleminin gerçekçi olmadığını “Bizlerin büyüdüğü bir durum yok açıkçası. Bu nasıl aile biz anlamadık” diye ifade ediyor Esra.

İşçilere bir anket yapılsa kimsenin patronun söylediği gibi düşünmeyeceğini belirterek “Burada sadece hak ve emek sömürüsü var.”

 

"Herkes Dişlerini Sıkıyorlar, Düzenlerini Bozmaktan Korkuyorlar"

Elif Aslı Yıldız Tunaoğlu’nun işçilere bağırdığında tepkilerin ne olduğunu sorduğumuzda ise yanıtlar genelde bildiğimiz türden, “Birlik yok” ve “Kimse işinden olmak istemiyor”, "kimse işinden olmak istemiyor" şeklinde.

İşçiler arasında birliğin olmayışına örnek olarak ‘kraldan çok kralcılar’ da veriliyor. Esra bu duruma ilişkin “Bizden biraz daha fazla kazandıkları için yapıyorlar bunu. Buna değer mi bilmiyorum. Ben olsam para için kendimi bu hale sokmam” diyor.

Bahar ise“Herkes dişlerini sıkıyor ama düzenlerini bozmaktan korkuyorlar” diyerek işçilerin sessiz kalmasındaki en önemli nedeni vurguluyor: İşsiz kalma korkusu.

 

“Reklamda Hepimiz Eşitiz, Peki Ya Emeğimizin Karşılığı?”

Asgari ücretle geçim mücadelesi veren işçiler “Reklam yapmaya gelince hepimiz eşitiz, kadınlar çok önemli. Peki ya emeğimizin karşılığını vermeye konu gelince ne oluyor?” sorusunu soruyor. Çünkü reklamlarla iddia edilenlerle işçilerin yaşadıkları birbirinden çok uzak.

"Agari ücreti aldıklarında kiralar, faturalar, ev giderleri, çocukların okul masrafı çıkınca geriye ne kalıyor" diye sorduğumuzda Bahar “Maaşımız ancak kredi kartı borçlarını ödemeye yetiyor. Elif Hanım eşitlikten bahsetmeyi çok seviyor ama böyle bir eşitlik olmaz. O lüks bir hayat yaşıyor ve bunu paylaşmaktan çekinmiyor. Bizim böyle bir isteğimiz yok ancak emeğimizin karşılığını almak istiyoruz.”

 

"Depremzede İşçilere Lütutfa Bulunulmuş Gibi Davranılıyor"

Esra bir başka konuya dikkat çekiyor, depremzede işçiler... Patronun bunun üzerinden reklam yaptığını aktarıyor ve “Deprem döneminde çok fazla depremzede işe alındı. Bunun bile çok fazla reklamı yapıldı sosyal medyada. Bu arkadaşlara sanki lütuf yapılıyormuş gibi davranılıyor. En ufak hareketinde bu hatırlatılıyor" diyor.

 

"Sürekli Yeni İşçi Alınıyor, Sorunlar Ve İş Yükü Arıtyor"

İŞKUR aracılığıyla da sürekli insanların işe alınıp deneme süresi bitince çıkartıldığını da belirten Esra "Bu yüzden giriş çıkış da çok fazla oluyor. Bu da sorunlara neden oluyor. Tecrübesiz işçi olması işi yavaşlatıyor, iş yükünü arttırıyor, işin yanlış olmasına neden oluyor. Bu bir döngü” diyorö

 

“İnsan Hakları Vardır Ama Bu Fabrikanın Duvarları Arkasında!”

Şirketin kadın, eşitlik sözlerini düzenli olarak reklam malzemesi olarak kullandığını ve fabrikadaki durumu sorduğumuzda iki kadın işçi aynı şeyi söylüyor: “Bırakın kadın haklarını, insan haklarını tanımıyor.”

“Burada kadın çalışan sayısının fazla olması dışında bir özelliğimiz yok” diyen Bahar “‘İnsan hakları vardır ama bu fabrika duvarının arkasında’ bile demişliği var” diyerek fabrikadaki durum hakkında noktayı koyuyor.

 

Bizim Çocuklarımızın Da Onun Çocuğu Kadar Hakkı Yok Mu?

Patron Tunaoğlu’na verilen ödüllerden önce gelip işçilerle konuşulması gerektiğini belirten Esra “Bizim üzerimizden reklam yapması bizim ağırımıza gidiyor. İnternetten paylaşım yapmakla kadın hakları olmuyor. Çocuğuyla ilgili paylaşımlar yapıyor ne güzel. Bizim çocuklarımızın da onun çocuğu kadar hakkı yok mu? Biz çocuğumuzu bırakın tatile götürmeyi, dışarda yemek yemeye götüremiyoruz. Sinemaya götüremiyoruz. Okul masraflarını zor karşılıyoruz” diyor.

 

"Birlik Olmadan Hiçbir Şeyin Olmaz”

“Tek yol birlikte hareket etmek” diyor Bahar ve mahallede yan yana geldikleri komşularının kendi iş yerlerindeki mücadele deneyimlerinden de kendi deneyimlerinden de ders çıkardıklarını söylüyor. Fabrikada sendikal örgütlenme gündemi olduğunu beliterek“Daha önce bir sendikal deneyim oldu. Geçen sefer sendika işverenle görüştü ve süreç durdu. Bu sefer gerçekten bizimle hareket edecek mücadeleci bir sendika ile bu işi bitireceğiz. Artık daha bilinçliyiz” diyor.

Esra, kadın dayanışmasının gücünü çok fazla gördüğünü ve zor zamanları da ancak dayanışmayla, mücadeleyle aştığını ifade ederek "Birlik olmadan hiçbir şeyin olmaz” diye vurguluyor.

"Ankara'dan Dünyaya" iddiasında bir marka olan Patiswiss'de işçilerin durumunu maşetteki fotoğrafın sağ tarafı anlatıyor aslında.