28 Ocak 2020'de Trumph ile Netenyahu'nun Beyaz Saray'da, Filistin tarafı olmadan Filistin'in geleceği üzerine yapılan "Yüzyılın Anlaşması"nı ilan etmelerinden sonra biti kanlanan İsrail Siyonizmi, gemi azıya almışçasına her yerde saldırılarını artırdı.
Bu sırada 2 Mart’ta İsrail'de yapılan seçimlerde hiçbir parti tek başına iktidar olmak için gerekli 61 milletvekilini çıkaramayınca, her defasında olduğu gibi(bugüne kadar Knesset'de hiçbir parti tek başına bu milletvekili sayısına ulaşamadığı için hep koalisyon hükümetleri olmuştur) yine koalisyon hükümeti gündeme gelmişti. En çok milletvekili çıkaran iki parti, bir önceki iktidar partisi Netenyahu'nun Likud'u ile eski genelkurmay başkanı Benny Gantz'ın başını çektiği Mavi-Beyaz ittifakı, nihayetinde 20 Nisan tarihinde koalisyon hükümeti kurma konusunda anlaşmıştı. Anlaşmaya göre Başbakanlık koltuğunda ilk 18 ay Netenyahu, sonraki 18 ay da Gantz oturacak.
Knesset'de yapılan koalisyon yemin töreninden önce yaptığı konuşmada Netenyahu, Batı Şeria'da bazı bölgelerin ilhak edilmesi gerektiğini ve bu adımın bölgeye barış getireceğini söyledi. Knesset'de belirli bir sayıda milletvekili olan Ortak Arap Bloku'nun milletvekillerinden biri olan Yusuf Caberin "işgal ve ırkçılıkla barış olmaz" diyerek Netenyahu'ya tepki gösterdi. Tepkilere rağmen Netenyahu, Temmuz ayı itibarıyla "Ürdün Vadisi" denilen yeri de ilhak etmeyi hedefleyen bu planlarını hayata geçireceklerini duyurdu. Ve ABD yönetimi vakit geçirmeksizin bu ilhak planını tanımaya hazır olduğunu duyurdu.
Filistin Yönetimi ise ilhak planına çok sert tepki gösterdi. Mahmut Abbas, bu planlara karşılık İsrail ve ABD'yle bugüne kadar yapılan tüm anlaşmalardan çekildiklerini duyurdu. Abbas, ortaya çıkabilecek tüm olumsuzlukların sorumluluğunun işgalci güç olarak İsrail'e ait olacağını bildirdi. Her ne kadar Mahmut Abbas, daha önce de İsrail Siyonizminin saldırıları karşısında bu şekilde esip gürlemişse de, sonuçta ABD baskılarına boyun eğmişti. Bu defakinin farklı olup olmayacağını zaman gösterecektir.
Bu arada içinde FHKC'nin de olduğu bazı örgütler, Nakba (Büyük Felaket)'nın 71.yıldönümü dolayısıyla Gazze'nin doğusunda Melke bölgesinde bir basın tolantısı düzenlediler. Toplantıda bulunan Filistinli gruplar adına konuşan FHKC yöneticilerinden Mahir Mizhir, İsrail'in planlarına karşı koymak için siyasi bölünmüşlüğün sona ermesinin bir zorunluluk olduğunu söyledi.
Mizhir, Filistin Kurtuluş Örgütü(FKÖ)'ne bağlı Filistin Merkez Konseyi ve Ulusal Konsey kararlarının uygulanmasının yanısıra, Oslo Anlaşmasının getirdiği yükümlülüklerden de kurtulmanın zamanının geldiğinin altını çizdi.
Her türlü tasfiye planına karşı kapsamlı bir direnişin geliştirilmesi gerektiğini söyleyen Mizhir, ilhak planına karşı koymanın kaçınılmaz olduğunu, dünyanın geri kalanının da, "İsrail'in Filistin Halkına karşı işlediği suçlara karşı Filistinlilere destek vermeye" çağırdı.
Filistinli grupların tamamının, Arap ülkelerinin İsrail ile normalleşmesini tamamen reddettiklerini hatırlatan Mizhir, İsrail ile normalleşmeyi, "Filistin Halkı'na ve ödediği bedellere karşı bir suç ve ihanet; sırtına saplanan bir hançer" olarak değerlendirdi.
Bilindiği gibi 1993'te Arafat ile İzak Rabin arasında ABD gözetiminde Oslo'da yapılan görüşmeler ve sonunda varılan anlaşmayla, Filistin tarafı Filistin Özerk Yönetimi'nin tanınması karşılığında topraklarının %78'inden vazgeçmişti. Bu anlaşma, Filistinliler arasında hep anlaşmazlık konusu olmuştu. FHKC ve FDKC , bu anlaşmaya karşı çıkmış ve tanımamıştı. İsrail'in Filistin topraklarını tamamıyla işgal etme düşüncesinden hiç vazgeçmediği, Yahudi yerleşimcileri Gazze ve Batı Şeria bölgesine taşımak ve buradaki Filistinlileri baskı ve terörle yıldırararak göçe zorlamak suretiyle demografik yapıyı değiştirmeye çalıştığı hep bilinen bir gerçekti. ABD'nin arkalamasından cesaret alan İsrail Siyonizmi'nin bu son hamlesi de gösteriyor ki, İsrail Siyonizmi dünya üzerinden silinmeden Filistin'e barış gelmeyecektir. Bu da diplomasi masalarında raks edilerek değil, Filistin'in "taş generalleri"nin, kadınlarının, erkeklerinin İntifada'ya yeniden hayat vermesiyle, Filistin Devrimi'nin zafere ulaşmasıyla mümkün olacaktır.