Workers World Party'nin web sitesi workers.org'da yayınlanan bir klinik psikoloğu olan Sue Harris'in makalesinde, pandemi döneminde insan davranışları üzerinde duruluyor ve sağlıklı bir toplumun nasıl inşa edileceği gösteriliyor.

Harris, "Bazı insanları kendi çıkarlarına aykırı olduğu zaman dahi yanılsamalı bir üstünlük duygusuyla baskın olmaya ve/veya tahrip etmeye motive eden nedir?", "Bir pandeminin ortasında bir araya gelerek ve koruyucu maske giymeyi reddederek potansiyel olarak başkalarına bulaştıran 'özgürlük ve kişisel hürriyet'adına hareket ettiğini açıkça söyleyen bu insanlar kimdir?" sorularıyla başlıyor makalesine.

Bunların öfkeli bir şekilde ve yüksek sesle protestolarda bulunduklarını ve kendilerini dışarı çıkmaya zorlayan sağlık çalışanlarını tehdit ettiklerini söylüyor. Bunların kendileri ırkçılığı ve terörü geliştirirken, onları caddelere çıkmaya ve COVID-19 pandemisi sırasında hayat kurtaran eve kapanmalara karşı çıkmaya teşvik eden devlet başkanı ve diğer sağcı demogoglardan etkilenenler olduğunu belirtiyor.

Tehlikeli salgına rağmen sınıf ilişkilerinin kendisini dayattığını belirtiyor. Patronların hastanelerde hayat kurtarıcı hizmetler yapabilsinler diye kişisel koruyucu ekipman istediklerini ve bu nedenle "ön cephe"de savaş yürüten sağlık çalışanlarını kovduklarını söylüyor. Kendileri de pandemi kapmaya yatkın olan hapishane gardiyanlarının COVID-19'a karşı cüzi korunmaya sahip tutsakları ihmal ettikleri ve kötü davrandıklarını Mumia Abu Jamal'ın anlatımlarına atıf yaparak belirtiyor.

Bir kez daha kritik soruyu soruyor: Bir insanı kendi çıkarlarına, hatta hayatta kalmasına karşı hareket etmeye, başkalarına zarar vermeye motive eden nedir? Birisinin dünyayı nasıl gördüğünün en önemli temeli onun ilk insan etkileşimlerinde şekillenir. Dünyadaki yerine dair ilk duygusu, yeni insanlarla ne kadar geniş ilişkiler kurmasına izin verileceğine bağlı olarak genişleyebilir. Kişi akranları ile yardımlaşmayı ve başkalarının ihtiyaçlarına değer vermeyi bu şekilde öğrenir diyor.

Fakat önemli kişilerle erken deneyimlerden kaynaklanan ilgililiğin gelişmesine dair yasak ve kısıtlamalar, bu büyümeyi engelleyebilir ve kişinin başkalarının ihtiyaçlarına saygı duymasını engelleyebilir. Bu kısıtlamalar kriz veya değişim için bir fırsat olduğu zamanlarda öne çıkarak başkaları hakkında negatif varsayımlar biçimini almaktadır. Bu, kriz zamanlarında daha kalıcı hale gelebilen öğrenilebilir bağnaz düşünce ile de ilgili olabilir diyor.

Kısıtlayıcı düşünceyi ortadan kaldırmak, farkedilmeyen varsayımları sorgulamak ve eleştirel olarak inceleme yapmak gerekir diyor Harris. Ve ekliyor: sadece kendi kişisel koşullarını gören bazı insanlar,daha geniş bir dünyayı anlamak üzere eğitilebilirler. Ve eğer kendilerini eski düşüncelerden kurtarabilirlerse; değişir ve başkalarıyla bağlantı kurmayı, dayanışma geliştirmeyi öğrenebilirlerse ilerleyebilirler.

Daha sonra ABD ve diğer kapitalist ülkelerde salgından ölen insanlarla Küba ve Vietnam'ı, Çin'i kıyaslayan Harris, emperyalist kapitalist dünyanın tüm saldırılarına karşın, sosyalist ülkelerin salgının üstesinden gelmekteki başarılarının temelinde buradaki insanların gönüllü olarak karantinayı kabul etmesinin yattığını belirtiyor. Kapitalist ülkelerde işçilerin enfeksiyon riskini hiçe sayarak işe gönderildiğini, bunun da özgürlüklerini dilediklerice kullanabilme olarak sunulduğunu aktarıyor. Ama buna rağmen işçilerin ölüm oranları arttıkça gerçekliğin farkına daha çok vardıklarını ve çevrelerindeki insanlarla aynı durumu paylaştıklarını gördüklerini söylüyor.

Direndikçe kendilerini yenilenmiş olarak göreceklerini, korkabildiklerini ama kendilerini çok daha etkili ve insanlığın bir parçası olarak hissettiklerini söylüyor. Sarsılan dünya koşullarında kendilerini sabit durumda tutanların uçurumdan daha çok korktuklarını ve kendi imajlarına daha çok sarıldıklarını belirtiyor.

Fakat toplum üzerinde büyük etkiye sahip gerçek değişimleri yapan şeyin, çokuluslu, çokcinsiyetli işçi sınıfının birleşik mücadelesi, her türlü bağnazlığın reddi ve dayanışmanın inşa edilmesi olduğunu söylüyor Harris; bunların yanısıra büyüyen bir sınıf bilincine işaret ediyor. "Ve o zaman" diyor, "anti-kapitalist, sosyalizm yanlısı bir bakış açısı gelişebilir".