Küba’ya ABD ablukası bu pandemi koşullarında da son hızla sürüyor. Bunun bi örneği, Çinli bir girişimci ve Alibaba'nın kurucusu Jack Ma’nın, maske, hızlı teşhis kitleri ve ventilatör bağışlaması üzerine yaşandı.

Normalde 31 Mart’ta Çin’den tıbbi malzeme ve yardım içeren bir uçak gelecekti Küba’ya. Ancak ABD’nin blokajı, bu yardımı almasına engel oldu. Bunun üzerine bu malzemeler Jack Ma tarafından gönderildi. Ancak bu da ABD'nin “ceza ablukası düzenlemeleri” nedeniyle Küba halkına ulaşamadı.

İşadamı, Arjantin, Brezilya, Şili, Küba, Ekvador, Dominik Cumhuriyeti ve Peru gibi 24 Latin Amerika ülkesine 2 milyon maske, 400K test kiti, 104 ventilatör - acil durum malzemeleri bağışlayacağını duyurmuş; Afganistan, Bangladeş, Kamboçya, Laos, Maldivler, Moğolistan, Myanmar, Nepal, Pakistan, Sri Lanka, Azerbaycan, Bután, Hindistan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Vietnam, Japonya, Güney Kore, İtalya, İran, İspanya’ya da yardım malzemeleri ulaştırmış ve “Biz Biriz” demişti. Ama Helms-Burton Yasası nedeniyle bunlar Küba’ya ulaşmadı.

Ülkelerin birbirlerinin malzemelerini çaldığı, gümrükte tıbbi malzemelerine el koyduğu bu vahşi sömürü sisteminde halkların dayanışması, yardımlaşması o kadar yabancı geliyor ki emperyalistlere, engellemek için her koldan mücadele ediyor. Üstelik aynı işadamının ABD’ye 500 bin tanı kiti ve bir milyon maske ulaştırmış olmasına rağmen...

Bunlarla yetinmeyen ABD, Küba’ya tıbbi malzeme satan iki İsviçreli şirketi satın alarak artık Küba’ya satış yapmayacaklarını duyurdu. Ve Küba’ya uygulanan ambargoya “tıbbi malzemeler”i de ekleyerek tam bir sağlık ablukasına dönüştürdü.

Benzer durum Venezuela için de yaşanıyor. ABD, ekonomisi petrole dayanan Venezuela ile petrol alışverişini engellemeye çalışıyor. Rus petrol şirketi Rosneft’i Venezuela yönetimindeki petrol şirketi PDSVA ile ticaretini durdurmaya zorlayan ABD, şirketi geçtiğimiz ay yaptırım listesine aldı. Rosnef de Venezuela’daki faaliyetlerini durdurduğunu ve ülkedeki tüm varlıklarını Rus hükümetine sattığını duyurmuştu. Amaç Venezuela halkını açlık ve kıtlığın pençesinde karşı-devrimci işbirlikçi bir yönetime ikna etmek.

ABD 1 Nisan günü de “uyuşturucu trafiğinin kontrol edilmesi” bahanesiyle ABD donanmasını Karayipler’e konuşlandırmış; Küba ve Venezuela arasındaki “uyuşturucu trafiğini” engelleyeceğini söylemişti. Bu, 1989’daki Panama işgalinden bu yana bölgede gerçekleşmiş en büyük Amerikan askeri operasyonu.

Covid-19 salgının en sert yaşandığı ülkelerin başında gelen İran da ABD ambargosundan payına düşeni alıyor. İran’da her gün yüzlerce insan hayatını kaybediyor. İran halkının acil ihtiyacı olan anti-viral ilaçlara ve kritik önemdeki sağlık ekipmanlarına erişimi oldukça kısıtlı. Bu da virüsün yayılmasını hızlandırıp ve vakaların ölümcüllüğünü arttırıyor.

Her şeye rağmen Küba, bu koşullar altında “insan önce gelir” diyerek Covid-19 ile mücadele ediyor. 28.000’den fazla Küba tıp öğrencisi, koronavirüs hakkında farkındalığı artırmak ve halkı sağlık taramasından geçirmek için kapı kapı dolaşıyor. Ve 50’den fazla ülkeye tıbbi yardım ve sağlık tugayları gönderiyor.

Bu pandemi geçtikten sonra ayakta kalacak olan tek şey, emperyalist sistemin enkazı üzerinden yükselen halkların dayanışması olacaktır.