< < Haiti Halkı İçin Daha Fazla Felaketin Ortasında ABD Manevraları

Washington, Haiti'deki koşullar çok sefil olduğu için ülkesindeki Haitililere yönelik Geçici Koruma Statüsü'nü 18 ay daha uzattı. Buna rağmen ABD hükümeti hala aktif olarak Haitilileri Cap-Haïtien'deki ya da Port-au-Prince'te havaalanı ile Haiti'ye geri gönderiyor.

Sınır dışı edilme karşıtı aktivist @thcartwright'ın tweetine göre, Haiti'ye Laredo, Teksas'tan yaklaşık 13.700 kişinin bindirildiği 137 uçuş yapıldı.

 

Peki, Haiti Neden Bu Kadar Fakir?

ABD sermaye sınıfının önemli bir enstrümanı olan New York Times analizi, 19 Aralık'ta “Haiti'nin yalnızca son on yılda ABD yardımının bile 5 milyar doları aştığı bir dönemden sonra bile hala neden Batı Yarımküre'deki en fakir ülke olmaya devam ettiğini” anlamanın hayati olduğunu ilan etti.”

Times makalesi, Haiti'nin 1804'te Fransa'dan ve kölelikten kurtarılmasının ardından, Fransa'nın Haiti'yi kanla kazandığını para olarak ödemeye zorladığına dikkat çekmiyor. Bu haracı Haitililer 20. yüzyıla kadar ödemeye devam etmek zorunda kaldılar. Makale, "Citibank -daha sonra New York Ulusal Şehir Bankası olarak ismi değişti- Haiti'nin altın rezervlerinin çoğuna, 1915'te Haiti’yi işgal eden "ABD Deniz Piyadelerinin yardımıyla" el koydu.

ABD'nin gıda yardımı projelerine yaptığı iddia edilen yardım, gerçekten ABD tarım ticaretine yapılan bir yardımdır. ABD hükümeti, Haiti'deki gıda stokları için ABD'li çiftçilerden veya dünya pazarlarından pirinç satın alıyor. Bu, ABD'li çiftçilerin fiyatlarını sabit tutmaya yarıyor.

Sözde Haiti'ye giden para, Haitili tüketicilere doğrudan nakit sübvansiyon sağlayan USAID (Birleşik Devletler Uluslararası Kalkınma Kurumu)'in Barış İçin Gıda programına yönlendiriliyor. Bu, gıda güvencesi olmayan birçok kişinin ithal gıda için ödeme yapmasını sağlar. Sonuç olarak, Haitili küçük üreticiler, büyük ölçüde sübvanse edilen bu pirinçle rekabet edemezler ve pirinç üretimini durdurmaları gerekir.

ABD yardımının bir diğer önemli özelliği, özellikle deprem ve kasırgalardan sonra ‘barınma’ amaçlıdır. Bu ihtiyaç duyulan barınakları inşa etmek için gereken malzemeler ABD'den veya dünya kapitalist pazarından geliyor. Sonuç olarak, ilgili sermaye tekrar Haiti'den geri dönüştürülüyor.

ABD'nin Haiti'ye yardım olarak bildirdiği 5 milyar doların çoğu, ABD endüstrilerine yardımdı. Haiti, kaynakları olmadığı için değil, yoğun bir şekilde sömürüldüğü için fakir.


ABD, Haiti'nin Geleceğine Karar Vermek İçin Toplanıyor

16 Aralık'ta bir uçak, Haiti'deki Hristiyan Yardım Bakanlıkları’ndan kaçırılan ve henüz kurtarılmayan 12 misyoneri Haiti'den başka bir ülkeye nakletti; kaçırılanlardan beşi daha önce serbest bırakılmıştı.

Bir gün sonra ABD hükümeti, Haiti'de polise ve güvenlik güçlerine kaynak sağlayan 14 uluslararası yardım kuruluşu ve yabancı hükümetten oluşan sanal bir toplantıya ev sahipliği yaptı. Haiti, bu toplantıda Haiti Şansölyesi Jean Victor Généus ve Haiti'nin Washington Büyükelçisi Edmond Bocchit tarafından temsil edildi.

Kaçırılan misyonerlerin hiçbirinin adı verilmedi ve serbest bırakılmaları için para ödenip ödenmediği doğrulanmadı. Bu sorunu çözmek için Haiti Ulusal Polisi (PNH) ile birlikte çalışan geniş bir FBI, CIA ve ABD Dışişleri Bakanlığı ajanları ekibi olduğundan, ABD hükümetinin bu açıklamanın tarihini bilmesi gerekiyordu.

17 Aralık'ta Miami Herald gazetesinde çıkan bir habere göre, ABD, Karayipler'de büyük çıkarları olan iki emperyalist ülke olan Kanada ve Fransa'yı, Haiti Ulusal Polisi (PNH)'nin yetkinliğini yükseltme planını kabul etmeleri ve ona, 17 misyoneri kaçıran 400 kişilik Mawozo gibi silahlı gruplara karşı koyabilmek için ihtiyaç duyacağı türden ağır silahları temin etmeyi kabul etmeleri için ikna etmeye çalıştığını ifade etti. Haiti Ulusal Polisi, bu yıl 800'den fazla adam kaçırma olayı olduğunu bildirdi.

Başkan Yardımcısı Kamala Harris, Kasım ayında Paris'te Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile bir araya geldiğinde, Haiti'deki polisi desteklemek için uluslararası bir koalisyon konusunu gündeme getirdi. Batı Yarımküre İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Brian Nichols ise sanal toplantıya başkanlık etti. Nichols toplantıyı şu şekilde özetledi: "Gerçek şu ki, Haiti ulusal polisine sağladığımız yatırımlara yönetim, şeffaflık ve yolsuzlukla mücadele çabalarında kazanımlar eşlik etmelidir."

Tüm bu güvenlik iyileştirmeleri tartışmasında, Haiti hükümetine demokratik meşruiyet kazandırmak için gereken seçimlerin nasıl yapılacağına ilişkin temel sorun ise gündeme getirilmedi.


Cap-Haïtien'deki Felaket

Haiti'nin şu anki hükümeti seçilemedi, çünkü önceki Jovenel Moïse hükümeti kararnamelerle yönetmeyi daha kolay bularak seçimleri erteledi. ABD itiraz ediyormuş gibi yaptı, ancak Moïse tatmin olduğu ve siyasi durum makul ölçüde sakin olduğu sürece, Haiti'de bir seçimi zorlamak için adım atmadı.

Haiti hükümetinin başarısızlığa uğradığı tek konu seçimler değil. Haiti'nin ekonomisini ayakta tutan benzin/dizel sağlamaktan sorumludur, çünkü harap elektrik şebekesi güvenilir hizmet sağlamamaktadır. Dolayısıyla bankalar, hastaneler, okullar, ulaşım ve her türlü kamu hizmetini sağlayan musluklar, benzine / dizele bağlı olan jeneratörlere bağlı çalışmaktadır.

Hükümet 10 Aralık'ta gaz fiyatında sert bir artış yaptı. 13 Aralık gecesi Cap-Haïtien'de bir köprüye yaklaşan bir tanker kamyonu yoldan çıktığında, yakıt yola dökülmeye başladı. Mahalle halkı ellerinde kovalarla, kendileri için çok değerli olan yakıtı toplamak için dışarı çıktı.

Ani bir patlama yakıtı toplayan insanları öldürdü ve mahalledeki 30 kadar evi o kadar hızlı ateşe verdi ki uyuyan insanların çoğu bile kaçamadı. Cap-Haïtien'in hastaneleri hızla yaralılarla doldu. 20 Aralık itibariyle en az 70 kişi ölmüştü.

Geçici Başbakan Ariel Henry taziyelerini iletmek için hızlı davrandı, üç günlük ulusal yas ilan etti ve hükümetin cenaze masraflarını ödeyeceğini söyledi.

Haitili bir politik analizci, halkın tepkisini şu şekilde ifade etti: “Hükümetin bu tepkisi, insanların refahını garanti altına almak için yeterli araçları uygulamaya koymamış, onları başıboş ve kötü koşulların insafına bırakmış olmanın sorumluluğunu gizlemek için sadece bir bahane.”

(Haiti Liberte, 15 Aralık)

Workers.world sitesinde yayınlanan makaleden çevrilmiştir.

Çeviri Kolektifi