Eski Etiyopyalı diplomat, Tigray Halk Kurtuluş Cephesi (TPLF)'nin Etiyopya hükümetine karşı yürüttüğü savaşın, Afrika Boynuzu'ndaki işbirliğini engellemeye yönelik ABD-AB destekli bir manevra olduğunu söylüyor.

Diplomat Muhammed Hasan, Etiyopya'nın Sudan sınırındaki Tekeze Nehri kıyısındaki Pavan Kulkarni Tigre mültecilerine dair Kasım 2020'de yaptığı açıklamada, Washington DC'de Etiyopya hükümetine karşı savaşmak için kurulan dokuz etnik grubun koalisyonunun sadece bir psikolojik savaş olduğunu ve sahada mevcut olmadığını söyledi.

TPLF'nin Etiyopya Hükümetine karşı başlattığı iç savaş, şimdiden binlerce insanı öldürdü ve milyonlarca insanı kaçmaya zorladı.

Geçen hafta bir yılı geride bırakan kuzey Etiyopya'daki iç savaşta on binlerce insan öldü, milyonlarca insan açlıktan ölme tehdidi ile karşı karşıya ve yüz binlerce insan yerinden edildi. Bu yıkıcı savaş, 4 Kasım 2020'de Tigre Halk Kurtuluş Cephesi'nin (TPLF) Etiyopya Ulusal Savunma Gücü'ne(ENDF) ait bir ordu üssüne saldırmasıyla başladı.

Etiyopyalı diplomat Muhammed Hasan'a göre, TPLF'ye bu saldırıyı başlatmasını tavsiye eden, seçilen başkan Joe Biden'ın ABD güvenlik teşkilatıydı.

Eski Etiyopya diplomatı ve Etiyopya'nın şu anki Somali bölgesel danışmanı, People Dispatch'le yaptığı bir telefon görüşmesinde, ABD ve Avrupa Birliği'nin (AB), Abiy Ahmed'in hükümetini devirmeyi amaçlayan TPLF savaşının arkasındaki itici güçler olduğunu söyledi.

Ahmed, 1990'dan beri Etiyopya'yı yöneten TPLF'nin kitlesel demokrasi yanlısı protestolarla köşeye sıkıştırılmasının ardından 2018'de iktidara geldi. İktidara geldikten kısa bir süre sonra, Başbakan Abiy Ahmed siyasi mahkumları serbest bıraktı, siyasi sürgünleri ülkeye geri kabul etti, özgür basın ve TPLF'nin hakim olduğu iktidar koalisyonu dışındaki siyasi partiler üzerindeki yasağı ve baskıları kaldırdı.

Yeni hükümetin reformları dış politikayı da içeriyordu. Eritre ile on yıllardır süren çatışmayı sona erdiren bir barış anlaşması imzaladı ve bu nedenle Nobel Barış Ödülü'ne layık görüldü. Bunu, Etiyopya, Eritre ve Somali'nin üç devlet arasındaki çatışmanın çözüldüğünü ve ilişkilerinin işbirliğine dayalı yeni bir aşamaya girdiğini ilan ettiği “Üçlü Anlaşma” takip etti.

“Bu üç devlet arasındaki anlaşma, ABD ve AB tarafından takdir edilmiyor. Bunu çok kötü bir örnek olarak görüyorlar” diyen Hasan, “Afrika devletleri ve halkları arasındaki düşmanlığın çözülmesi”, “Afrika'nın NATO'su” olarak nitelendirdiği ABD Afrika Komutanlığı'nı (AFRICOM) zayıflatacak ve sonunda çökertecek.

Ancak bu gelişmelerin yaşandığı sıralarda iktidarda olan Trump yönetimi bu bölgeyle pek ilgilenmiyordu ve bölgeden geri çekiliyordu. Fakat Joe Biden'ın seçilmesiyle eski dış politika kurumunun Beyaz Saray'a dönüşü, Trump yönetiminin yerleşik ABD dış politikasından sapmasını tersine çevirdi.

Hasan, ABD'nin o zamandan beri Etiyopya hükümetini devirmek ve Üçlü Anlaşma'yı yıkmak için, onlarca yıllık otoriter yönetimi boyunca Amerikan desteğine bağlı olan TPLF'yi kullandığını savunuyor. Ancak Hasan, TPLF'nin savaşı kaybettiğini ve esasen Amerikan danışmanlığını alarak “intihar ettiğini” de iddia ediyor.

Çatışmayı Tigre'den komşu bölgesel eyaletler Amhara ve Afar'a kadar genişleten TPLF'nin güçleri, yol boyunca öldürerek, tecavüz ederek ve yağmalayarak başkent Addis Ababa'nın 300 kilometre yakınına ulaşabildi.

Ancak Hasan, TPLF'nin daha fazla ilerleyemediğini, çünkü Tigre'deki üslerinden çok uzaklaştıklarını ve şimdi Wollo eyaletinde Amhar ve Afar milisleri ve ENDF (Etiyopya Ulusal Savunma Güçleri) tarafından kuşatıldığını savunuyor. Hasan “Cephe hattının hükümetin lehine” döndüğünü de iddia ediyor.

Aşağıda röportajdan düzenlenmiş bir alıntıyı da eklemek istiyoruz:

Pavan Kulkarni: Raporlar, TPLF'nin büyük ilerlemeler kaydettiğini ve başkenti kuşatmakla tehdit ettiğini gösteriyor. Etiyopya'daki durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Muhammed Hasan: Etiyopya'daki durum medyanın aktardığı gibi değil. Medya, Dr. Abiy Ahmed'in halkına ve hükümetine karşı psikolojik savaş yürütüyor. Ancak (gerçekte) TPLF güçleri şu anda çok zor bir durumda. Üs alanlarından 300 kilometreden fazla uzaklaşmış durumdalar. Etrafları çevrili olduğu için savaşmaya devam edemiyorlar. Ele geçirdikleri birçok bölgeyi de kaybettiler. Sanırım Wollo eyaletinde (Amhara, Afar ve Tigre kavşağında) yok edilecekler.

Savaşı kazanamazlar; onlar işgalci paçavra bir güçten başka bir şey değil. İnsanları harekete geçiremiyorlar. Topluma dokunan bir projeleri yok. Gittikleri her yerde öldürme, yağma ve tecavüzle her şeyi mahvediyorlar. Toplumun geniş kesimleri onlardan nefret ediyor.

Pavan Kulkarni: Ön cephenin nerede olduğu konusunda herhangi bir netlik var mı?

Muhammed Hasan: Amhara'daki cephe hattı Addis Ababa'dan yaklaşık 300 kilometre uzaklıkta ve hükümet lehine ilerliyor. Afar'da da bir cephe daha açmaya çalıştılar ama başarılı olamadılar. Ele geçirdikleri birçok bölge geri alındı.

Pavan Kulkarni: Medya, TPLF'nin Dessie'nin kontrolünü ele geçirdiğini bildirdi. TPLF ayrıca Kombolcha'yı ele geçirdiğini de iddia ediyor.

Muhammed Hasan: Dessie'de yerel halk, milisler ve ordu TPLF ile savaşıyor. TPLF, Dessie üzerinde tam kontrole sahip değil. Aksine inisiyatifi kaybediyorlar; şimdi kaybetmenin eşiğindeler. Kombolcha'da da mücadele sürüyor. Batı medyası elbette belli bir şekilde haber yapacak; çünkü bu savaş aslında dış güçlerin savaşıdır. ABD ve Avrupa, Tigrelileri umursamıyor, ancak Abiy Ahmed hükümetine baskı uygulamak için TPLF'yi kullanıyorlar.

Pavan Kulkarni: ABD ve Avrupa'nın bu tür bir baskı uygulayarak Abiy Ahmed hükümetinden almak istediği şey nedir?

Muhammed Hasan: Bu baskılar, artık mevcut Etiyopya hükümetinden tavizler elde etmek için değil; doğrudan şimdiki hükümeti devirmek içindir. Çünkü 2018'de (Eritre'nin başkenti) Asmara'da Somali, Eritre ve Etiyopya arasında imzalanan Üçlü Anlaşma'yı beğenmediler. Bu anlaşma ile üç devlet, aralarındaki ihtilafın çözüldüğünü ve Afrika Boynuzu Projesi adında yeni bir işbirliği projesi başlatacaklarını açıkladı. Afrika devletleri ve halkları arasındaki düşmanlığın bu çözümü, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği (AB) tarafından takdir görmemektedir. Bunu çok kötü bir örnek olarak görüyorlar, çünkü uzun vadede Afrika'nın NATO'sunu, yani ABD Afrika Komutanlığı'nı (AFRICOM) zayıflatabilir ve sonunda çökertebilir. Bu Brüksel ve Washington için bir sorun.

Pavan Kulkarni: Bu Üçlü Anlaşmanın hemen öncesinde, Etiyopya ile Eritre arasında on yıllardır süren çatışmayı sona erdiren bir Barış Anlaşması da imzalandı. TPLF'nin Eritre'ye karşı tarihi düşmanlığı ve barış anlaşmasına muhalefeti göz önüne alındığında, TPLF iç savaşı kazanırsa barış anlaşmasının da çökmesi pek olası değil mi?

Muhammed Hasan: Evet, gerçekten çok muhtemel. Barış anlaşması da çökecek. Eritre'yi yeniden tecrit etmeye çalışacaklar ve hatta ülkeye saldırmak isteyebilirler. Ama artık böyle bir güçleri yok. TPLF ciddi şekilde zayıfladı, savaşma kapasitesi azaldı. Zayıfladıkça, Afrika Birliği (AU) aracılığıyla Afrika barışı vb. adına diğer Afrika ülkeleriyle bir cephe oluşturmaya çalışıyorlar. Ayrıca, Nijerya'nın eski başkanı Olusegun Obasanjo (şu anda Afrika Boynuzu Yüksek Temsilcisi) de dahil olmak üzere kıtadaki (Batı) kuklalarını kullanıyorlar. Barış görüşmeleri adına Abiy Ahmed'in hükümetini devirmek istiyorlar.

Pavan Kulkarni: Ancak 4 Kasım 2020'de savaş ilk patlak verdiğinde, zamanın ABD sekreteri Mike Pompeo TPLF'yi Tigre’deki ENDF üssüne saldırı başlattığı için hemen kınadı. TPLF daha sonra Eritre'ye roket fırlattığında, onun "çatışmayı uluslararasılaştırma girişimini" de kınamıştı. ABD, iç savaş başlayana kadar Abiy hükümetini oldukça destekleyici görünüyordu. Etiyopya'ya yönelik politikası sonradan değişti mi?

Muhammed Hasan: Demokratlar (şimdi iktidarda) ile Donald Trump'ın hükümeti arasında bir fark var. Trump hükümeti bu bölgeden geri çekiliyordu; bu alana pek ilgileri yoktu. Kendinden öncekilerle aynı siyasi çizgiyi izlemedi. Ancak Demokratların TPLF ile uzun bir derin ilişki geçmişi var (1990'larda iktidara iktidara gelip Etiyopya'yı 2018'e kadar yönetti). TPLF de karşılığında bireylere ödeme yapıyor. Susan Rice ve diğerleri, TPLF'den yapılan ödemelerle daha da zengin oldular. Clinton'dan Obama'ya ve şimdi Biden'la birlikte, Eritre ve bölgedeki Eritre fikriyle savaşmayı umut eden TPLF'nin can damarı Demokratlar oldu.

Aslında, 3 Kasım 2020’de Demokratlar, iki ay içinde görevde olacaklarını bilerek, TPLF'ye ENDF'nin (Tigre’nin başkenti) Mekele'deki Kuzey Komutanlığı üssüne saldırmasını tavsiye etti. Etiyopya ordusunun orada depolanan silahlarının %80'ini ele geçirip Abiy hükümetini devirmek için Addis Ababa'ya yürüyebileceklerini umuyorlardı. Ancak bu başarılı olmadı ve TPLF eziliyor.

Pavan Kulkarni: Sizi doğru anladıysam, Biden yönetiminin başa gelen güvenlik teşkilatının, iki ay içinde Beyaz Saray'da olacağını bilerek TPLF'ye Kasım 2020'de Etiyopya ordu üssüne saldırmasını önerdiğini söylüyorsunuz. Bu çok iddialı bir ifade. Bunu kanıtlayabilir misin?

Muhammed Hasan: Tabii ki bunu açıkça söylemeyecekler veya yazmayacaklar. Ancak TPLF'nin, dış güvencesi ve dış desteği olmadıkça, 9.000'den fazla Etiyopyalı asker ve subayı öldürerek ve silahları ele geçirerek bu tür bir operasyonu yönetebileceğini düşünmüyorum. TPLF'nin hiçbir zaman Etiyopya halkları için bir projesi olmadı. Planları Etiyopya'dan ayrılmayı amaçlayan Büyük Tigre (Greater Tigray) projesiydi. Dolayısıyla, TPLF'nin arkasındaki bazı güçler bu savaşa güvence verip, desteklemeseydi TPLF bunu yapamazdı. En azından ben böyle düşünüyorum, çünkü son 30 yıldır TPLF’nin siyasal olarak neler yaptığını gözlemlediğim için bu okumayı yapabiliyorum. Sanırım (o sırada başa gelen) Demokratlar içindeki güçler onlara diplomatik koruma güvencesi verdi. Uygun zaman olduğunu düşündüler, çünkü yeni başkanın Beyaz Saray'a gelmesi iki ay alacaktı. TPLF'nin işi iki ayda bitirebileceğini varsaymışlardı. Ancak TPLF onların tavsiyesine uyarak kendi sonunu hazırladı.

Pavan Kulkarni: Washington D.C'de, Etiyopya Federalist ve Konfederalist Güçlerin Birleşik Cephesi olarak adlandırılan organizasyonu kurmak için yakın zamanda bir imza töreni düzenlendi. Bu hükümet karşıtı koalisyonun Etiyopya'da farklı etnik bölgeleri temsil eden dokuz farklı gruba sahip olduğu bildiriliyor. TPLF ve bir dereceye kadar daha küçük olan Oromo Kurtuluş Cephesi (OLF)] dışında, diğer örgütlerden herhangi birinin önemli bir siyasi veya askeri gücü var mı?

Muhammed Hasan: Öncelikle, imza töreni için getirilen bu dokuz kişi birdenbire ortaya çıktı. Onları kimse tanımıyor. Bu isimlerle ilk kez ortaya çıktılar. Dokuz taksi şoförü sokaklardan getirilip bir salona konuldu ve basına yer verildi. Tören, Etiyopya hükümetine baskı yapmak için yapılan bir psikolojik operasyondan ibaretti. Bu koalisyon gerçekte var olmayan bir kağıttan kaplandır.

Pavan Kulkarni: Bu grupları temsil ettiğini iddia eden dokuz kişinin isimlerini kimsenin duymadığını mı yoksa grupların isimlerinin duyulmadığını mı söylüyorsunuz? Somali bölgesinden geliyorsunuz, Somali Devlet Direnişi'ni hiç duymamış mıydınız?

Muhammed Hasan: Asla. Bunu ilk kez bu törenden duydum.

Pavan Kulkarni: Somali bölgesi savaştan etkileniyor mu?

Muhammed Hasan: Hiç de değil. Bölge devleti güvenliğini koruyor ve çalışmalarını normal bir şekilde sürdürüyor.

Pavan Kulkarni: Başkentte şu anda durum nedir? Hükümet, bölge sakinlerini mahalle savunması düzenlemeye çağırdı. Etiyopya İnsan Hakları Komisyonu, Addis Ababa'da etnik Tigrelilerin toplu olarak tutuklandığını bildirdi. Panik var gibi görünüyor, değil mi?

Muhammed Hasan: Hayır. Görüyorsunuz, Dessie esas olarak TPLF'nin savaşçıları tarafından değil, şehirde yaşayan 30.000 küsur etnik Tigreli tarafından alındı. Depolanmış silahları vardı. Orduya cephe gerisinden saldırmaya başladılar ve TPLF savaşçılarının desteğiyle şehri ele geçirdiler. Hükümet, Addis Ababa'da böyle bir şeyin olmasını önlemek için önlemler aldı. Olağanüstü hal ilan ettiler ve birçoğunu tutukladılar, bu doğru. Ve saklanmış silahlar, para, sahte kimlik kartları vb. buldular.

TPLF'nin artık ülkeyi yönetebileceğini düşünmüyorum, ancak kaosa neden olabilir ve panik ortamını tetikleyebilir. Bunu yapmalarındaki en büyük destekçileri, diplomatlarını Addis Ababa'dan çıkaran Batı elçilikleri ve Zambiya gibi bazı Afrika ülkesi elçilikleridir. Bunların hepsi baskı uygulamak için yapılıyor. Bu, TPLF'nin değil, ABD ve AB'nin Etiyopya'daki hükümete karşı yürüttüğü bir savaştır.

Bir ülkeyi kontrol edemezlerse, onu yıkmak, halkı arasında nefret ve bölünme yaratmak isteyeceklerdir. Ama başarılı olacağını sanmıyorum. Etiyopya halkı şu anda birlik içindedir. Dış güçlerin desteğiyle yapılan bu saldırıyı geri püskürteceklerdir.

People's Dispatch sitesinde 13 Kasım tarihinde Pavan Kulkarni tarafından yayınlanan makaleden çevrilmiştir.

Çeviri Kolektifi