< Haiti'de Gelişmeler

Belirsizliğin Ortasında, Haitili Hareketler Demokratik Bir Geçiş İnşa Etmeye Çalışıyor

Haiti'nin fiili (de-facto) Devlet Başkanı Jovenel Moïse'nin suikasta uğramasının üzerinden iki hafta geçti ve Haiti halkı, suçun arkasında kimin olduğu ve onları neyin motive ettiği konusunda hala net yanıtlara sahip değil. Haiti'nin fiili Devlet Başkanı Jovenel Moïse'nin öldürülmesiyle ilgili daha fazla soruşturma, suçun komşu ülke Dominik Cumhuriyeti'nde planlandığını ortaya koyuyor. 14 Temmuz'da düzenlediği basın toplantısında, Haiti Ulusal Polisi (PNH) müdürü León Charles, davadaki bu yeni gelişmeyi bildirdi.

Charles, cinayetin beyni olduğu iddia edilen doktorluk ve papazlık mesleğini icra eden Christian Emmanuel Sanon'un -halihazırda tutuklu- Dominik Cumhuriyeti'nde düzenlenen ve ABD'li CTU Güvenlik şirketinin yöneticisi Antonio Emmanuel Intriago Valera ve Dünya Çapında Sermaye Kredisi Grubu'nun yönetim kurulu başkanı Walter Veintemilla ile görüldüğü toplantının bir fotoğrafını gösterdi. Charles, iki firmayı Moïse suikastını finanse ettiği iddiasıyla suçladı. Ayrıca, toplantıya katılan eski senatör John Joël Joseph'e karşı aranma ilanı olduğunu da bildirdi.

Polis 18 Kolombiyalı paralı askeri ve üç Haiti polis memurunu kapsayan yaklaşık 26 şüpheliyi gözaltına aldı.

Polis soruşturması devam ederken; polis soruşturmalarından sorumlu teknik organ, Ulusal Polis Merkez Yönergesi (DCPJ) olduğunda, birçok kişi PNH tarafından yürütülen soruşturma hakkında sorular sordu. Suikastın arkasındaki kişiler hakkında gerçeği ortaya çıkarabilecek potansiyel bilgi manipülasyonu hakkında da sorular gündeme geldi. Suikasttan bu yana ortaya çıkan sorular yanıtsız kalıyor, örneğin, kişilerin başkanın konutuna bu kadar kolay girip ona suikast düzenlemesi nasıl mümkün oldu? Polis memurları, suçu önlemek için hiçbir şey yapmadıkları için Moïse'e güvenlik sağlamakla görevlendirildiler mi?

Ayrıca, Ulusal Saray Genel Güvenlik Birliği başkanı Dimitri Hérard ve cumhurbaşkanının güvenliğinden sorumlu polis müdür yardımcısı Jean Laguel Civil, Port-au-Prince hükümet komiseri Bed-ford Claude'un 14 Temmuz'daki çağrısına yanıt vermedi. Moïse'in ölümü hakkında bilgi vermek için bakanlığa çağrıldılar. Emniyet Genel Müdürlüğü'nün zaten ihtiyati tedbirlerine tabi tutulduklarını söyleyerek kendilerini haklı çıkardılar.


Kronik Sorunlar Devam Ediyor

Moïse'nin öldürülmesinden önce, Haiti, başkentin yoksul mahallelerinde bildirilen çok sayıda adam kaçırma, suikast ve zorla yerinden etme ile artan şiddet ve güvensizlik gibi hassas bir durumla karşı karşıyaydı. Bu durum suikastın ardından azalmadı ve bazıları durumun daha da kötüleştiğine inanıyor.

15 Temmuz'da meydana gelen bir olayda, kimliği belirsiz silahlı bir grup, Saint-Louis du Nord'dan Port-au-Prince'e giden “Sans Souci” firmasına ait bir otobüse saldırdı ve 40 yolcudan 10'unu kaçırarak onları soydu. Raporlara göre kaçırılanlardan bazıları serbest bırakıldı, ancak kaçırılanların geri kalanına nasıl ve ne olduğu hala belirsiz.

Şiddete ek olarak, Haiti halkı bir ayı aşkın süredir insanları rahatsız eden ciddi bir yakıt sıkıntısı çekmeye devam ediyor. Yetkililer başlangıçta tanklarda gaz olduğunu, ancak bazı stratejik dağıtım noktalarında paramiliter operasyonlar nedeniyle gaz dağıtımı yapamadıklarını söylediler. Ancak, o zamandan beri durum hakkında başka bir açıklama yapılmadı. Ülke genelinde insanlar benzin istasyonlarının dışında uzun kuyruklarda beklemek zorunda kalıyor ya da resmi olmayan distribütörlerden aşırı şişirilmiş fiyatlarla akaryakıt satın alıyor.


Endişe Verici Siyasi Değişim

Moïse suikastı, fiili bir başkanın nasıl değiştirileceğine ilişkin anayasanın kendisinde yasal bir hüküm bulunmadığından, benzeri görülmemiş bir anayasal boşluk açtı. Buna ek olarak, Moïse ve onun Haitili Tèt Kale Partisi'nin (PHTK) farklı güç kollarını baltalaması nedeniyle halihazırda var olan kurumsal kriz var. Parlamento Ocak 2020'den bu yana askıya alındı ve yürütme organının yargıya doğrudan müdahalesi oldu.

Haiti'nin yönetici sınıfı, Haiti'nin siyasi anayasal krizine geçici bir çözüm buldu. 19 Temmuz'da eski içişleri bakanı Ariel Henry ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlendi ve Haiti'nin yeni geçici başkanı oldu. Moïse'nin 7 Temmuz'daki suikastından bu yana iktidarı üstlenen, kendi kendini başkan ilan eden Claude Joseph, istifasını sundu ve iktidarı Henry'ye devretti. Aynı gün, Henry kabinesinin yeni üyelerini atadı ve Joseph'i dışişleri bakanı olarak tuttu.

Moïse, suikasttan sadece iki gün önce Joseph'in yerine Henry'yi getirmişti. Joseph'in gayrimeşru ilanından bu yana başkanlığını destekleyen Çekirdek Grup, 17 Temmuz'da beklenmedik bir hamleyle Henry'ye desteğini dile getirdi. Çekirdek Grup, Brezilya, Kanada, Fransa, Almanya, İspanya, Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri büyükelçilerinin yanı sıra Birleşmiş Milletler ve Amerikan Devletleri Örgütü temsilcilerinden oluşuyor ve Haitililer tarafından geniş çapta kınanıyor.

Haitili sivil toplum örgütleri ve ilerici eğilimli siyasi partiler için bu “çözüm” daha derindeki sorunları çözmez. Onlar, İnsan merkezli demokratik bir geçiş için önerilerini sunmaya başladılar ve Haiti toplumunu ve kurumlarını yeniden canlandırabilecek ve yeniden inşa edebilecek bir geçiş için ülkenin çeşitli güçleri arasında bir fikir birliği bulma olasılığını araştırıyorlar.

Çeşitli sosyal örgütler ve siyasi partilerden oluşan Krize Çözüm Arama Komisyonu (CRSC), mücadele eden tüm kesimleri krize “Haitili” bir çözüm bulmak için birleşmeye çağırdı. Ayrıca, 'uluslararası toplumun' Haiti'nin işlerine karışmamasının ve ülkede daha derin krizler yaratacak önlemler almamasının önemini vurguluyorlar.

Demokratik ve Halkçı Parti, tüm siyasi aktörleri kişisel çıkarlarını unutmaya ve tüm ulusun çıkarları uğruna bir alternatif önermek için birleşmeye çağırdı. İstisnasız tüm kesimlerin katılımıyla çözüm bulmak için ülkenin içinde bulunduğu krize ilişkin farklı önerileri analiz edecek Bağımsız Ahlaki Otorite Konseyi (AMI) kuruldu.

Çeviri Kolektifi

peoplesdispatch.org'dan çevrilmiştir