< Şeyh Cerrah Tahliyelerine Karşı Filistin Direnişi

Filistinliler, topraklarının işgaline ve sömürgeleştirilmesine sessizce katlanmayı reddettiklerini bir kez daha gösterdiler. İşgal altındaki Doğu Kudüs'teki Şeyh Cerrah mevkii, son zamanlarda bu kararlı direnişin odak noktası haline geldi. 7 Mayıs Cuma günü ibadet edenler El Aksa Camisinde toplanarak, bunu Şeyh Cerrah Mahallelerinde tahliye bildirimi verilen ailelerle dayanışma toplantısına dönüştürdü. Daha sonra cami İsrail güvenlik güçleri tarafından basıldı, ibadet edenlere saldırıldı. 205 kişi yaralandı ve 88'i hastaneye kaldırıldı ve onlarca Filistinli tutuklandı, ancak bu baskı direnişi daha da ateşledi.

Ertesi gün, Ramazan'ın en kutsal gecesi olan Kadir Gecesi için El Aksa Camisine geçişlerini engellenen binlerce kişi Batı Şeria'dan Kudüs'e yürüyerek ve El Aksa dışında toplandı. (...)

Şeyh Cerrah, işgal altındaki topraklardaki diğer birçok Filistin köyü ve mahallesi gibi, onu yasadışı bir Yahudi yerleşim yerine çevirmek isteyen İsrail devlet mekanizmasıyla karşı karşıya. Daha önce olduğu gibi İsrail de bunu bir kanun ve düzen meselesi haline getirmeye çalışıyor. Ancak Filistinliler bunun yasal boşluğunu gözler önüne serdiler ve bunun Filistinlileri anavatanlarından etnik olarak temizlemeye yönelik bir başka girişim olduğu gerçeğini kanıtladılar.

Şeyh Cerrah nedir?

Şeyh Cerrah Mahallesinde yaşayan yaklaşık 3.000 Filistinli var. Adını 12. yüzyılda haçlılardan Kudüs'ü ele geçiren Selahaddin'in doktorundan aldığına inanılan mahalle, eski şehirden biraz uzakta ve 1967 savaşında İsrail tarafından ele geçirilen Doğu Kudüs'ün bir parçasıydı.

Şeyh Cerrah'a yerleşen Filistinli ailelerin çoğu, 1948 Nakba sırasında İsrailli terörist grupların şiddetinden kaçınmak için tarihi Filistin'deki evlerini terk etmek zorunda kalan 750.000'den fazla mültecinin parçasıdır. Bu aileler sonunda 1956'da mahalleye yerleştirildiler.

1960'larda, o sırada bölgeyi kontrol eden Ürdün, Birleşik Ulusal Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA) ile bir anlaşma imzaladı ve ailelerin adına tapuları devretmeyi ve karşılığında onlar için kalıcı evler inşa etmeyi kabul etti. Mülteci statüsünden de vazgeçeceklerdi böylece. Ancak formaliteler tamamlanmadan önce Ürdün, toprak üzerindeki kontrolünü kaybetti ve İsrail yasadışı bir şekilde toprakları ilhak etti. İsrail, 1968'de Birleşmiş Milletler Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA) ile mültecilerin yerleşimini kabul eden bir kararname çıkaran kendi parlamentosuna rağmen Filistinlilerin bu tahliyelerini gerçekleştiriyor.

İsrail Bölge Mahkemesi 2 Mayıs'ta altı Filistinli ailenin 6 Mayıs'tan önce evlerini boşaltmak zorunda olduğuna karar verdi ve 1 Ağustos'a kadar diğer yedi aileye de süre verdi. Bu karardan önce, İsrail mahkemelerinin işgal edilen topraklarda yargı yetkisi bulunmamasına rağmen, diğer birçok aile, mahkeme kararlarıyla Şeyh Cerrah bölgesinden çoktan yerlerinden edilmişti. Birçoğu İsrail mahkemelerinin iddialarına karşı çok önemli delilleri görmezden geldi.

Filistinli ailelere karşı bu davalar, 1972'de bazı Yahudi sağcı grupların, Osmanlı yönetimi sırasında, toprağın bazı Sefarad Yahudilerine ait olduğunu iddia eden bir dava açmasıyla başladı. İsrail mahkemeleri, uydurma kayıtlara ve alenen iddia edilen sahteciliklere dayanarak geçmişte birkaç Filistinlinin tahliye edilmesine karar verdi. Halkın öfkesine rağmen 2002'de en az 42 Filistinli ve 2008 ve 2017'de birkaç başka aile tahliye edildi.

Uluslararası hukuka göre, işgalci bir güç olarak İsrail işgal altındaki topraklardaki statükoyu değiştirmek için hiçbir şey yapamaz. Aynı yasalara göre, hiçbir İsrail mahkemesinin bu tür topraklarda yargı yetkisi yok. Bu iyi bilinen gerçeklere rağmen, İsrail mahkemeleri sadece arazi tapuları ile ilgili davaları kabul etmekle kalmadı, aynı zamanda İsrail'in Doğu Kudüs ve çevresinde yasadışı yerleşim yerleri inşa etme eylemlerine de yardım etti.

İsrail mahkemeleri işgal altındaki topraklardaki yargı yetkilerinin olmadığını biliyor. Belki de bu yüzden 2 Mayıs'ta tahliye kararıyla birlikte tahliye edilen Filistinli aileler ile toprak talebinde bulunan yerleşimciler arasında bir “uzlaşma” hükmü sağladı. Nesillerdir Şeyh Cerrah'ta yaşayan Filistinli ailelerin yerleşimcilerle herhangi bir uzlaşmayı reddetmeleri şaşırtıcı değil. Bu ret, Filistin'deki direniş hareketinin yenilenen gücünün bir işaretidir.

İsrail, şehrin diğer bölgelerinden de birkaç Filistinli evin tahliyesini gerçekleştirdi. Silvan'ın Filistin mahallelerinde, iznin olmaması gibi sahte bahanelerle evler İsrail güçleri tarafından düzenli olarak yıkıldı. Geçen yıl Kasım ayında salgın şiddetlenirken İsrail, 87 Filistinliyi Silvan’ın Batan al-Hawa bölgesinden tahliye etti. İsrailli yetkililer, Filistinlileri şehri terk etmeye zorlamak için sık sık Filistinlilere izin vermeyi reddediyor veya erteliyor. Bunların hepsi İsrail’in şehirde “demografik denge” sağlama politikasının bir parçası.

Doğu Kudüs'teki bu tahliyelere karşı direniş, onları durdurmak için gerekli olan yaygın desteği toplayamamıştı. Ve sonuç olarak Kudüs, çoğunluğu Yahudi olan bir şehir olmaya yaklaştı. İsrail, ağır askeri koruma altında yaklaşık 200.000 yasadışı Yahudi yerleşimcinin yaşadığı bu bölgede çok sayıda yasadışı yerleşim kurdu. İsrail ayrıca Filistinlilerin şehirdeki hareketini El Aksa gibi dini yapılar da dahil olmak üzere, tüm kamusal alanlara kademeli olarak sahip çıkacak şekilde sınırlamaya çalıştı.

Filistinliler şimdilerde Şeyh Cerrah sakinleri için Ürdün ve Osmanlı arşivlerinden gelen belgelerle hukuk mücadelesine girişmekle kalmıyorlar, aynı zamanda İsrail'in bunun bir kanun ve düzen meselesi olduğu iddialarını ortaya çıkaran yerel ve uluslararası protestoları da harekete geçirmeye başladılar. Geçen ay en az 191 insan hakları grubu Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne (ICC), Şeyh Cerrah'taki tahliyenin işgal altındaki topraklarda devam eden savaş suçları soruşturmasına dahil edilmesini talep etmek için bir yazı yazdı.

Protestocuların Şam kapısı yakınında Ramazan namazlarının ardından toplanmalarına kısıtlama getirilmesine karşı ısrarı, İsrail ve bazı uluslararası medyadaki yaygın şiddet ve karalama haberlerine rağmen başarılı oldu. Şeyh Cerrah, Filistinlilerin kararlılıklarının bir başka turnusol testidir. Şimdi Filistinli yerleşimciler devlet şiddeti ve pandeminin ortasında uluslararası desteği ve yerel protestoları harekete geçiriyorlar.

 

Peoplesdispatch'den çevrilmiştir.