Üçüncü Bölge yandığında, dünya sarsıldı. Geçen hafta silahsız göstericiler tarafından Minneapolis Polis Merkezinin saf dışı bırakılması direnişin beklenmeyen eylemiydi. Birleşik Devletler’in ezilen halk kitlelerinin canlı belleğinde egemen sınıf ve onun bekçi köpeği polise karşı bu türden yıkıcı bir darbe vurma örneği yok.
Minneapolis’te George Floyd’un hunharca öldürülmesinden sonra patlayan ve hızla ülke geneline yayılan bu ayaklanma, kapışmayı/savaşı ülkenin baskıcı ordusunun eşiğine taşıdı. Kitleler düşmanlarının kim olduğunu açıkça kavradı; haklı olarak polise ve ona hizmet eden kurumlara saldırdılar. Kolektif güçle polis şiddetine karşı direndiler ve çalınan emeklerinin ürünlerini, kar olarak istiflendiği sermaye karakollarından geri aldılar.
Ayaklanmanın karakteri bakan herkesin görebileceği açıklıkta. Irkçı polis vahşetine karşı oluşu siyahi liderliği gösteriyor. Siyah olmayan “renkli” kitlelerin ve beyaz göstericilerin ayaklanmaya katılmak için ileri çıkması hareketin çokulusluluğunu gösteriyor. Ve göstericilerin polise ve şirketlere meydan okuması hareketin kati bir şekilde anti-kapitalist olduğunu gösteriyor.
Bunlar devrimci bir ayaklanmanın özellikleri. ABD’de herhangi bir devrimci ayaklanma anti-kapitalist olmalı ve siyah halkın baskı altına alınmasının tarihimiz ve kapitalist servet üretimindeki belirleyici rolünü anlamalı. Tüm bu ögeler mevcut ayaklanma sırasında yerli yerine oturdu.
Bu hareketin başarılı olup olmayacağı bir yazgı meselesi değil. Sonuç şans veya talih tarafından belirlenmeyecek. Ne de egemen sınıfın ellerinde olacak. Kapitalist devletin çürümesi nedeniyle ABD, güçlü bir hareketi ezecek kuvvetten yoksun. Bu hareketin ayaklanmadan devrime kesin bir geçiş yapıp yapamayacağını belirleyecek bir sorun var: Devrimci sosyalistler kitleleri örgütleme meselesinin üstesinden gelecekler mi?
Ulusal bir ayaklanma esnasında devrimci sosyalistlerin birinci görevi/sorumluluğu kitlelerin içine dalmak, köklü örgütlenmelere girmek, devletin baskı girişimlerini boşa çıkaracak örgütsel omurga geliştirmektir. Sadece örgütlü bir devrim egemen kapitalist sınıfı yenebilir.
Devrimcilerin İki Görevi
Bir ayaklanma sırasında devrimci sosyalistlerin görevi politik eğitim ve politik örgütlenme sağlamaktır. Politik eğitim, yığınların bir devrim esnasında meydana gelen travmatik toplumsal değişimleri hayata geçirebilmeleri için yaşamsal önemdedir. Devrimci teorinin ve tarihin açıklanmasıyla yığınlar süregiden çatışmanın gerçek bağlamını kavrayabilecekler. Bu bağlam, egemen sınıf tarafından bilinçli olarak bastırılır. Devrimciler kitlelerin arasına gitmeye ve politik eğitimin gereklerini özenle yerine getirmeye girişmek zorundadır.
Devrimci teori ve tarih, ayrıca, işçi sınıfına başarabileceklerine dair güven veren örnekler ve zafere yolu sunar. Bir ayaklanmada umutsuzluk ve bozgunculuk en tehlikeli tehditlerdir ve bunlar ancak politik eğitim ile önlenebilir.
Halkın proleter demokrasi ve demokratik merkeziyetçiliğe dayalı siyasi oluşumlarda örgütlenmesi de hayati önemdedir. Sosyalist devrimler tarihi siyasi taban örgütlenmeler tarihidir. İşçi sınıfı İşçi Meclisleri’nde (kapitalist sisteme karşıt olan son derece gelişmiş politik yapılar) örgütlenmelidir. Egemen sınıfın en büyük korkusu, kendi kaderlerini belirlemek için bir araya gelen işçi sınıfı topluluklardır. Rusya’da, Çin’de, Kore’de, Küba ve Vietnam’da işçi sınıfının meclisleri ve konseyleri, sosyalist devrimi sürükleyen motorlardı. Bu güçlü devrimci motor ABD’ye getirilmelidir.
Yalnızca kitleler örgütlendiğinde gerçek proleter demokrasi elde edilebilir. Yalnızca o zaman yığınların işçi meclisleri ABD kapitalist diktatörlüğüne karşı dengeyi sağlayabilir. Tüm ulusal toplulukların ve zulme uğrayanların temsil edilmesi ve farklı görüşlerin birleşik devrimci eylemde sentezlenebilmesi için, bu türden işçi sınıfı örgütlenmelerinin demokratik merkeziyetçilik ilkesine göre örgütlenmesi gerekecek.
Egemen sınıf, ayaklanmayı baltalamak ve yok etmek için işçi sınıfı içindeki tüm ayrılıklardan faydalanacaktır. Devrimci sosyalistler, devrimci teoriyi kavrayarak ve demokratik merkeziyetçiliği uygulayarak iç çelişkilerinin çözümünde kitlelere yardımcı olabilirler. Örgütlenme, kapitalizmin saldırısı altındaki çokuluslu hareketlerde çoğunlukla görülen bölünme ve ayrışmayı engellemenin yegane yoludur.
Siyasal örgütlenme ayrıca kitleleri güçlendirir ve onların devlet şiddetine dayanmalarını sağlar. Kendiliğinden gösterici gruplar kolaylıkla dağıtılabilir. Disiplinli bir göstericiler grubu çok daha güçlüdür. Örgütlülük, sokaklarda kitleleri durdurulamaz bir birlik içinde harekete geçirirken siyasal iktidarın fiziki tezahürüne yol açar.
Kararlı ve Stratejik Ol
Durgun dönemlerde plansızlıktan, kaos zamanlarında [ise] hareketsizlikten daha büyük hata yoktur. Bir ayaklanmada, devrimciler “ağır çekim” hareket etmemeli. Hızla değişen koşullar hızlı ve kararlı eylem gerektirir. Düşman, harekete karşı bütün devasa imkanların hareke geçirdiğinde devrimciler cephesinde kararsızlık ölüm demektir -duraksama, ölümdür. Devrimci sosyalistler şimdi harekete geçmelidir!
Devrimciler, eylemlerinin, ne kadar hızlı olduğundan bağımsız olarak, net bir stratejiye sıkı sıkıya uyumlu olmasını sağlamalıdır. Yaygın ve dağınık hareket, devrimcilerin enerjisini çarçur eder ve birleşik eylemi engeller. Açık bir strateji olmaksızın, devrimciler ve genel olarak hareket, doğan fırsatları yakalayamaz, egemen sınıf içindeki bölünmelerden faydalanamaz ya da olumsuzluklara etkili yanıt veremez.
Halkı Bırakma
Politik örgütlenmeye en çok gereksinen insan, en çok ezilen insandır. Onyıllar boyunca patronlar, polis ve federal hükümet tarafından ezilen örgüt ve hareketleri oldu siyahilerin. İster Kara Panterler gibi radikal gruplar olsun, isterse ana akım sendikal hareket içindekiler olsun, siyahların politik örgütlenmelerinin yok edilmesi, yönetici kapitalist sınıfın öncelikli hedefi oldu. Siyah işçi sınıfı ile dayanışma içinde olduğunu söyleyen devrimci sosyalistler, ezilen toplulukları örgütlemek için özenle çalışmalıdır. Siyah halkla birlikte ölümcül devlet baskısına karşı durmazsanız, siyahların yaşamlarını desteklediğinizi iddia edemezsiniz. Bir ayaklanma sırasında kenarda durur ve desteklediğinizi haykırırsanız, sadece başka insanları dışarı çıkıp ölmeye yüreklendirirsiniz. “Halkı savunmak” demek, halkı örgütlemektir!
Bu aynı zamanda örgütsüzlüğün örgütlenmesi demektir. ABD solu, onlarca yıldır işçi sınıfının siyasi bilinci en gelişkin kesiminden militanları harekete geçirmeye yoğunlaştı. Devrimci sosyalistler işçi sınıfı içinde köklerini daha derince kazmalılar. Hakiki bir kitle hareketi kitlelerden oluşmalı. Daha önce hiç politik eylemde yer almamış olanları örgütlemek daha zor ama aynı zamanda daha gereklidir. Ulusal altüst oluş döneminde devrimciler örgütleme görevlerini azaltma ayrıcalığına sahip değildir.
Örgütlenin, Mücadele Edin, Kazanın
Devrimci sosyalistler işçi sınıfının arasına dalmak için acilen harekete geçmeli. İnsanlar halihazırda hareket halinde ve işçi sınıfı iktidarını kurmak için kendilerine yardım önerenlere yöneleceklerdir. Ulusal ve bölgesel ölçekte mücadele eden insanları örgütleyin. Halkın polis şiddetine, patronlara ve toprak sahiplerine karşı mücadelesini kolaylaştırmak için İşçi Meclislerini geliştirin.
Bu, kazanmanın tek yolu, zafer giden tek yol, sosyalizme götüren tek güzergah!
Çeviri Kolektifi
Workers World'de yayımlanan Organizing for revolutionary power adlı makalenin çevrisidir.