< Odessa Katliamı’nın 5. Yıldönümü: Anti-Faşistler Eyleme Çağırıyor

İşçi Sendikası’nın Odessa Şubesi’nde yaşanan trajedinin üzerinden beş yıl geçti. Bu, insanlık dışı zalimlikte bir saldırı olmanın yanında ayrıca Ukrayna’daki aşırı sağcı kesimin en açık suçlarından biriydi. Failler hala cezalandırılmadı ve kurbanlar unutulup kişiliksizleştirildi. Bu suçu düzinelerce başka olay takip etti. Bazı olaylar kamuda açık açık tartışıldıysa da diğerlerine ilerici eylemciler tarafından bile değinilmedi.

Ukrayna devleti beş yıldır Donbass’a savaş açmış durumda. Bölgede binlerce ölü, yaralı ve evsiz var. Yüz binlerce kişi evlerini terk etmeye zorlandı ve sayılamayacak kadar insan ırkçılığa maruz kalıyor. Ukrayna devleti, faşist Ukrayna yönetiminden kurtarılmış bölgelerdeki halklara beş yıldır durmadan terör saçıyor. Beş yıldır “anti-terörist operasyonun kahramanları” tarafından işlenen her türlü suç görmezden geliniyor. Ve yine beş yıldır neo-faşistler kendi gerici amaçlarına yönelik şekillendirdikleri Ukrayna devletinde istediklerini rahatça yapabiliyorlar. Elde ettikleri ilk zaferlerden biri 2014’teki Odessa Katliamıydı. Çok geçmeden, “yanlış” tarafı destekleyen “yanlış” insanlara karşı gerçekleştirilen saldırılarla, son insanlık kalıntılarını da yok ettiler.

Tüm bu terör neo-liberal reformlarla beraber ilerlemekte. Ve bu reformlar yayılıp genişledikçe hiçbir şeyden korkmayan neo-faşistlerin zulümlerine daha sık şahit oluyoruz. Neo-liberal dönüşümlerin öncüleri, kitlelerin çareyi sosyal hareketlerde arayıp isyan edeceğinden korkmakta, bu sebeple yolunu kaybetmiş halkı şovenizm ve militarizme itmeye çalışmaktadır. Aşırı sağın savaş suçlusu Ukrayna devletinin elinde bir araç olduğunun altını çizmek isteriz.

Neo-faşizm artık kenarda kalmış, önemsiz bir akım değil. Siyasal ve alt kültürel sağ birleşmiş durumda. Neo-faşistlerin sözde kamuoyunun temsilcisi haline gelmesi kimseyi şaşırtmıyor. Avrupai değerlerden söz eden liberallerin, bir zamanlar önemsiz olan grupların söylemlerini hızla benimsemesi de kimseyi şaşırtmıyor. Aynı zamanda, toplum neo-Nazizmin belirginleşen dışavurumlarına şaşırtıcı bir tolerans gösteriyor: aşırı sağ, ortalama bir insan için sezilmesi güç bir şekilde ve Avrupa demokrasisi hayranlarının hayal ettiği gibi, Ukrayna toplumu düzeyinde bir kitle tabanı haline geldi.

Sokak ve devlet terörü güçlerini birleştirdi. Güvenlik kuruluşları “vatan hainlerini” kınadıkça, askerileştirilmiş grupların militanları, olaylara duyarsız kalmayı reddedip seslerini çıkaranlara baskı uyguluyor. “Ayrılıkçı” olarak adlandırılmanız için halk cumhuriyetlerini desteklemenize bile gerek yok, bozulmuş sistemin değerlerine herhangi bir şekilde uyumsuzluk göstermeniz – sol görüşlü olmanız, hümanist, feminist ya da LGBT topluluğu destekçisi olmanız, hatta “yanlış” milletten olmanız, “yanlış” dilde konuşuyor olmanız yeterli.

Tüm bunlar, Avrupa’ya yaklaşma, demokrasi ve hoş gürü hakkında atıp tutmalar bağlamında gerçekleşiyor. İkiyüzlülük, Ukrayna’da günlük yaşamın bir parçası haline gelmiş durumda.

Şimdi, savaşın kendisi neo-liberal reformların bir parçası. Anti-faşizmin ilk teorisyenleri bile faşizmin emperyalizmle bağlantılı olduğunu fark etmişti. Faşizmde devlet aygıtları tekel mali sermaye ile birleşir. Ancak bugün birçok toplum Ukrayna’daki durumun tam olarak bu olduğunu görmezden gelmeyi tercih ediyor. Milliyetçi duyguların kızışması ve bu milliyetçilerin dışarıda ve içeride düşman arayışı, işçilerin daha da şiddetle sömürülmesine hizmet ediyor.

Ayrıştırılmalar sadece kültürel alandaymış gibi görünse de, aslında ekonomik ve sosyal ilişkiler de parçalanıyor, Sovyet sosyal devletinin son kalıntıları da yok ediliyor.

Bu durumdan kurtuluş için bir yol var mı? Modern anti-faşist hareket, bugün yüzleştiğimiz sorunlara çözüm bulabilecek mi? Baburova ve Markelov cinayetlerinin üzerinden geçen on yılda durum büyük ölçüde kötüleşti. Bizler sonuçlar çıkarmalı ve anti-faşist mücadele için yeni yöntemler geliştirmeliyiz. Neticede, Ukrayna’da şekillenen bu faşizm örneği, diğer ülkelerde de uygulanacaktır.

Şimdi anti-faşizm liberal ve muhafazakar bir biçimde hüküm sürüyor. Ve aşırı sağın yeniden doğuşuna karşı çıkan herhangi bir kişi bizim yoldaşımızdır. Ancak sadece kötü olan her şeye karşı olmak yeterli değildir. Faşizmi yenmek için bu kötülüğün köklerini anlamak gerekir. Kapitalist toplumun çelişkilerine bilimsel ve tutarlı bir cevap, liberalizm veya muhafazakarlık tarafından değil, yalnızca Marksist enternasyonalizm tarafından verilebilir. Faşizm olgusu, bizi insanlıktan çıkaran, acımasızca her şeyi bir meta haline getiren kapitalizmin özünden doğar. En sağda böyle bir sistem için avantajlıdır: toplumda nefreti körükleyerek, işçi sınıfının bir kesimini diğer kesimlerine karşı düşmanlaştırır.

Toplumda faşizm karşıtı bir bilinç yaratmak önemlidir. Sınırlı kaynaklarımıza rağmen bunu yapabilecek gücümüz var. Etkili bir şekilde nasıl savaşılacağını anlamak için modern faşizm olgusunu adım adım inceleyeceğiz. Ajitasyon için, modern araçlar kullanmalıyız. Dünya genelindeki yoldaşlarımızla bağlarımızı güçlendirmeliyiz. Şimdi faşizm karşıtı mücadele her insanın işi haline geldi.

Tüm dünyadaki insanları, 2 Mayıs 2014 tarihinde Odessa'da işlenen suçun uluslararası bir soruşturmasını ve aynı zamanda sorumlu olanların cezalandırılmasını talep etmelerini istiyoruz.

2 Mayıs'ta Donetsk'te bir komite oluşturacağız ve sizi bu girişime diğer ülke ve şehirlerde katılmaya davet edeceğiz.

Kurbanlar unutulmamalı! Suçlular cezalandırılmalı!

Donbasslı Anti-Faşistler

* Redstaroverdonbass sitesinden çevrilmiştir

 

Çeviri Kolektifi