Denizlerin idamlarının 50. yıldönümündeyiz, yoldaşlarımızın faşist devlet tarafından katledilmelerinin üzerinden tam yarım asır geçti. O günden bugüne binlerce genç Denizlerin ideallerinin ardından yürüdü, binlerce çocuğa Deniz, Yusuf, Hüseyin adı konuldu, o günden bugüne Denizler milyonlarca işçinin ve emekçinin, yüreklerinde ve bilinçlerinde yaşıyor.
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan... Okul sıralarından aktılar emekçilerin ve yoksulların kavgasına, sınırları aşıp ezilen Filistin halkı ile birlikte savaşarak bir çağı başlattılar. Nerede bir işçi grevi görseler, nerede bir toprak işgali duysalar, nerede faşistlerle bir kavga olduğunu öğrenseler; gözlerini budaktan sakınmayıp orada aldılar soluğu.
Gençliğin kurtuluşunun sadece okul sıralarında kendi talepleri için mücadele etmesinin yetmeyeceğini, bu topraklarda sermayenin egemenliğine ve faşizme karşı amansız bir kavga vermek gerektiğini çok genç yaşlarına rağmen duru bir bilinçle kavradılar. Dönemin parlamentarist ve pasifist sol anlayışlarına karşı, devrimci kopuşu hem teorik hem pratik hem de örgütsel anlamda sağladılar. İşçi sınıfının, emekçilerin, gençliğin yaşadığı sorunların kaynağının gerici sermaye egemenliği ve onun faşist aygıtı olduğunu tespit ederek zora dayalı mücadele anlayışını ortaya koydular.
Faşizm, Denizlerin ve yoldaşlarının yarattığı kopuşun onlar için tehlike olduğunu ve yok edilmesi gerektiğini, 71 faşist darbesi ile ortaya koyarken, o dönemin gençliği akın akın zora dayalı mücadeleye, faşistlere karşı silahlı mücadeleye yönelmekteydi. Bu eğilimin güçlenmesi için THKO’yu kuran ve gerilla mücadelesine yönelen Denizler ve Sinanlar milyonlarca işçi, emekçi, yoksul köylü için bir devrim ateşi yaktılar.
Bu öyle bir ateşti ki, üzerinden 50 yıl geçmesine rağmen onların ardılları kavgayı büyütmeye devam ediyor. Yoldaşlarımız fiziksel olarak katledilse de onların devrim idealleri, onların faşizme karşı baş eğmezlikleri, onların devrimde ve devrimci olanda ısrarları bizlere hala yol göstermeye devam ediyor.
İşçilerin eylemlerinde, köylülerin mitinglerinde, öğrencilerin okul işgallerinde, dağda gerillada ne zaman ve nerede olursa olsun kavga bayrağını hep en yukarı taşıdılar. Çünkü Denizler kabına sığmayan, cüretleriyle, girişkenlikleriyle, cesaretleri ve fedakarlıkları ile bir dönemin gençlik hareketini şekillendirmeyi başardılar, reformizm ile keskin bir hesaplaşma ile yollarını ayırıp devrimin yolunu açmayı başardılar.
71 devrimci kopuşunun öncüleri, THKO’nun kurucuları yoldaşlarımız işçi sınıfının, ezilen Kürt halkının, emekçilerin kavgasında yaşamaya devam ediyor. Ekonomik ve siyasal krizin derinden yaşandığı, ayaklanmaların ve devrimlerin güncel ve bir nefes kadar yakın olduğu, işçilerin, kadınların, Kürt halkının eylemlerinin büyüdüğü bugünlerde Denizlerden devraldığımız bayrağı, tıpkı onlar gibi en çok da işçilerin, emekçilerin arasında yukarılara taşımaya devam edeceğiz.
Çöküyorlar, dünyanın her yerinde sermaye egemenliğine karşı savaş büyüyor, bugün bizlere düşen yoldaşlarımızın bizlere miras bıraktığı baş eğmezlik ve fedakarlık ile dövüşmek, onların devrim ideallerini zafere taşımaktır. Şimdi onların yarattığı devrimci idealleri ve devrimci değerleri yaşatmak için, onların açtığı yoldan devrime cesurca yürümek, faşizme karşı amansızca karşı savaşma zamanı!
Denizler Türkiye ve Kürdistan birleşik devriminin yenilmezlik destanıdır. Bu destanı zafere taşıyacak, onların yarım bıraktığını tamamlayacağız! İdamlarının 50. yıl dönümünde bulunduğumuz her yerde kavgayı Denizler gibi yükseltelim!
DENİZLERİN AÇTIĞI YOLDAN DEVRİME YÜRÜYELİM!
DENİZ, YUSUF, İNAN SAVAŞA DEVAM!
MÜCADELE BİRLİĞİ PLATFORMU