HBDH Yürütme Komitesi, “Direniş Varsa Ölüm Yoktur” diyerek bir açıklama yayınladı.
Halkımız 12 Eylül Askeri Faşist Cuntası’nın ülkeyi karabasana çevrildiği koyu karanlık bir dönemi yaşadı. Sömürülen, ezilen her kesimin susturulmaya, nefessiz bırakılmaya çalışıldığı bu baskıcı dönemin en ağır etkileri zindanlarda yaşandı. Her anı, her soluğu işkence dolu bir zulüm yaşatıldı. Devrimci, ilerici, yurtsever düşünce susturulup devrimci iradenin kırılması için en vahşi işkenceler yapıldı.
Metris-Mamak-Amed zindanları devrimci kırımın yaşatıldığı yerler oldu. Pentagon’dan ödünç alınan, akla hayale gelmeyecek işkence, diz çökertme, teslim alma yöntemlerine karşı devrimci belleğe mal olacak ve tarihe geçecek direnişler ortaya kondu. “Teslimiyet ihanettir; direniş özgürlük!” ilkesini sayısız isimsiz devrimci kan ve canlarıyla yaşattı. Büyük bedeller ödediler ve işkence altında kararlıca direndiler. Devrime, özgürlüğe sosyalizme bağlılıklarından asla ödün vermediler.
Açıklamada işkencelerin en ağır, en barbar yaşatıldığı Amed Zindanlarının yerinin farklı oldauğu söylendi. “Devrim ve sosyalizm fikri kadar Kürdistan hayalinin boğulmak istendiği yerdi Amed Zindanları. 14 Temmuz Ölüm Orucu Direnişi, tarihsel bir eylem niteliğindeydi. Sonu gelmez, işkence dolu zulüm günlerine son vermenin kararlı duruşuydu. Zulmün kuruttuğu topraklarda Mazlum Doğan’ın bir kibrit çöpüyle tutuşturduğu özgürlük ateşinin harlandığı gündür 14 Temmuz Ölüm Orucu Direnişi. Teslimiyet dolu günlerin bitmesi, özgürlük dolu günlerin başlangıcıdır.
İnsana ait olan her şeyin ağır işkenceyle tutsak alınmaya, nefessiz bırakılmaya çalışıldığı bir dönemde bir avuç fedai ruhla donanmış, düşünsel ve ruhsal olarak son derece iyi hazırlanmış onurlu devrimcilerin zalim Dehaklara karşı direndiği gündür” denilen açıklamada; bu tarihsel eylemin en önünde komutan Kemal Pir, bilge öncü M. Hayri Durmuş vardı. Devrimin sıra neferleri Ali Çiçek, Akif Yılmaz vardı. Arkalarında direnişe dizilmiş, isimsiz, sayısız ölüm orucu direnişçisi vardı. 14 Temmuz tutsakların tepesinde ölümün asılı durduğu yerde ölümün alnından öperek zulmün yenildiği gündür.
Adanmış militan olmak, koşullar ve zorluklar ne denli ağır olsa da asli olanın yerine getirilmesidir. 14 Temmuz ölüm orucu direnişçileri, özgür günlerin geleceği inancıyla bedenlerini ölüme yatırdılar. Ölüm orucu direnişi, özgürlük hayallerini dalga dalga ülkenin dört bir yanına yaydı. Zindan direnişi, dağlarda özgürlüğü için savaşanlara büyük bir ilham kaynağı oldu. Kararlılık, saldırı ruhu daha bir güçlenmiş, özgürlük ateşi daha bir güçlü harlanmıştır.
Özgürlüğün sözle gelmeyeceği bir gerçektir. 14 Temmuz direnişçileri, dünyaya bir devrimcinin bitmez tükenmez inadı ve umuduyla baktılar” denildi.
“Bugün her zamandan daha fazla Kemal Pir, M. Hayri Durmuş olmak gerek. 14 Temmuz direniş bilincini ve kararlılığını dağlarda, şehirlerde, meydan ve sokaklarda yaşatmak demektir” denilen açıklama, “Özgürlük ve adalet yoksa yaşamın anlamının olmadığını anlamak demektir. Her zamandan ve herkesten daha fazla Direniş olma, Eylem olma zamanıdır. Sokaklara, meydanlara dökülüp TC devletinin Heftanin işgaline karşı birleşik devrim bayrağı altında mücadele etmek demektir. Zalimin gözlerinin içine Kemal Pir’ce bakarak dövüşmek demektir. Öncü olmak, ilk slogan, ilk eylem olmak demektir” vurgusu ile bitirildi.