Bütün dünyada derinleşen kriz ve küresel salgın koşullarında dünya proletaryası 1 Mayıs’ı kutluyor. Krizin ve salgında burjuva hükümetlerin işçi düşmanı yüzlerinin açığa çıkışının etkisiyle işçi ve emekçilerin büyüyen öfkesi çeşitli ülkelerde gösterilere, grevlere, isyanlara dönüşüyor. TKEP/Leninist bu ayaklanma koşullarına dikkat çeken bir bildiri yayımladı.
“Tekelci kapitalist sömürü düzeni, dinci faşist iktidar ve faşist devlet derin bir ekonomik ve politik kriz içinde” denilen bildiri, sermaye sınıfının ayrıcalğını sürdürmek için elinden gelen her şeyi yaptığına işaret ediyor: “Dinci faşist iktidar, bu sömürü düzeninin politik iktidarı olarak, sömürücü sınıfın, zenginler sınıfının ayrıcalıklı konumunu koruması ve sürdürmesi için ellerinden geleni yapıyor. Bütün baskı ve terör bunun için. Polisin insanları acımasızca sokakta katletmesi bunun için. Zindanları tıka basa emekçilerle, bu düzene başkaldıranlarla doldurması bunun için. Katilleri, hırsızları, sapıkları, uyuşturucu tacirlerini, mafyayı dışarı salarken devrimci tutsakları zindanda tutması bunun içindir.”
Bu saldırganlığın güçsüzlükten kaynaklandığı vurgulanıyor: “Çöküyorlar ve çöktüklerinde tarihin çöplüğüne karışacaklarını biliyorlar. Coronavirüs-19, onların bu çöküş sürecini hızlandırdı. Sadece onların değil, bütün emperyalist-kapitalist sistemin çöküş süreci hızlandı. Sadece Türkiye tekelci sermaye sınıfı değil, bütün dünya burjuvazisi büyük bir korku içinde. Emperyalist-kapitalist sistemin krizi bütün dünyada derinleşiyor. Batan şey dünya burjuvazisinin ve onunla birlikte Türkiye burjuvazisinin, zenginler sınıfının gemisidir.
Kapitalizmin açlık ve sefalete sürüklediği dünya halkları, Latin Amerikadan Ortadoğu’ya; Afrika’dan Avrupa ve Asya’ya kadar her yerde ayaklanıyorlar. İşte Lübnan Halkı.. İşte Fransa’nın yoksulları.”
İşçi sınıfı ve yoksul kesimlerin bu yokluğa ve aşağılanmaya mahkum olmadıklarına vurgu yapan bildiri, “Bu açlık ve sefalet çukurunda yuvarlanmak, ölülerimizi bile görmeden toprağa vermek, çocuklarımıza bir ekmek götürememenin kahrını yaşamak bizim yazgımız değildir. Bu durumu değiştirebiliriz ve değiştirmeliyiz. ... Ya bu düzeni yıkacağız ya da bu düzen bizi sonsuz acılar içine, tarifsiz bir yoksulluk ve açlık çukuruna yuvarlayacak. (...)
“Ne yapacaklarını bilemiyorlar. Dağınıklar, şaşkınlar, kargaşa ve karmaşa içindeler. Bunca saldırganlıkları, pervasızlıkları, vahşetleri bu yüzden. Tekelci kapitalist sömürü düzenini bütün politik kurumlarıyla, iktidarıyla yıkmanın koşulları, imkanları ortaya çıkmıştır. Bütün bu zulümden, açlık ve sefaletten, acılar girdabından kurtulma imkanına sahibiz. Ayağa kalkmamız, büyük bir cüret ve cesaretle ileri atılmamız yeterli.Tıpkı 2013 Haziran halk ayaklanmasında olduğu gibi; tıpkı bu 6-8 Ekim sehıldanında olduğu gibi.
“Tam da bu tam kurtuluş koşullarının çıktığı bir sırada, bu olanakları dinci faşist iktidardan bir kaç taviz koparmak için, reformlar gerçekleştirmek için kullanmayı önerenler çıkıyor. Onlara kanmayın, inanmayın. Çünkü bu yol düzeni bu zor durumdan kurtarma yoludur. Bizi ancak ve sadece birleşik devrim kurtarır. Bizi ancak ve sadece devrimci bir iktidar; bütün zenginliğe halk yararına el koyacak bir devrimci halk iktidarı kurtarır. Bizi ancak ve sadece zenginlerin her tür direnişini ezecek kararlılığa sahip devrimci bir hükümet kurtarır!” sözleriyle işçi sınıfı ve emekçileri bu politika doğrultusunda mücadeleye çağırıyor.
Açıklamanın tamamına www.leninist.net adresinden ulaşılabilir.