Salgın tüm dünyada emekçileri uçurumun kenarına getirdi. Bir çıkışsız cehenneme çevirdi mevcut düzende emekçilerin yaşamlarını. İşçiler mevcut düzende her iki ucu da ölüme açılan bir yol ayrımına sürükleniyor. Ya açlıktan, ya virüsten ölmek. TKEP/Leninist yayımladığı bildiriyle bir başka seçeneği, seçenekten de öte, yaşamın hızla önümüze çıkarmakta olduğu görevi öne çıkararak, “devrimci öncü işçileri, sınıf bilinçli işçileri, devrimci gençliği ve birleşik devrimin tüm güçlerini tam tersi bir yoldan, devrimci yoldan, devrim yolundan yürümeye çağırıyor.”
Salgın hızla yayılmaya devam ederken emekçileri ölüm pahasına işe koşan düzen ve dinci faşist iktidar, işçilerin tüm feryatlarına kulaklarını tıkamış, ücretli izin bir yana, tüm halktan para dilenir olmuştur. “Salgın hastalık Türkiye ve Kürdistan’ı etkin biçimde etkisi altına alıp kitlesel ölümler başlayınca net biçimde anlaşıldı ki, dinci faşist iktidar ve devlet, toplumun tüm kaynaklarını tekelci sermaye ve hükümetin etrafındaki asalak zenginler için; Suriye’de, Rojava’da, Libya’da savaş ve çetelere maaş vermek için harcamış, emekçi, yoksul sınıfların sağlığını korumak için harcayacak tek kuruşu kalmamıştır. Devletin kasası, halkın kullandığı tabirle “tamtakır kuru bakır.” Şimdi, “bağış” adı altında zorla para toplayarak kasaya para koymaya çalışıyor.
İşçi sınıfından, emekçilerden, çalışanlardan topladığı vergiler ve temel tüketim mallarına koyduğu “dolaylı vergiler”den topladığı trilyonlarca lira zenginler sınıfına, kapitalistlere verilmiş, israf ve şatafata harcanmıştır.”
Bildiri tüm bunların gözümüzün önünde yaşanan gerçekler olduğuna dikkat çekiyor. Ve mevcut gelişmelerin emekçi yığınların bilinç durumlarında sıçramaya yol açtığına işaret ediyor: “Tüm toplumun gözü önündeki bu tabloda devrimci öncü işçilerin, devrimci gençliğin üzerinde durması gereken iki önemli olgu öne çıkmıştır. Birincisi, bu felaket toplumun en uyuyan, en geri kesimini dahi sarsıp politik yaşama uyandırmış, emekçi sınıflarda, yoksullarda, ezilen halklarda bir bilinç değişimine ve sıçramasına yol açmıştır. İkincisi, bu değişimle birlikte ve bunun ifadesi olarak, birleşik devrimin bu toplumsal güçlerinde, hükümete, devlete, zenginler sınıfına, kapitalist sisteme karşı kin ve öfkenin çığ gibi büyümesine neden olmuştur.”
Bir ayaklanmanın hızla yaklaştığına işaret eden bildiri özellikle uzlaşmacı eğilimlerin, acil görev olarak reformları dile getiren eğilimlerin tam da bu dönemde aşılması gereken engeller olduğunu vurguluyor: “Yaklaşmakta olan ayaklanmayı zafere, burjuva düzeni yıkan bir ayaklanmaya kadar ilerletmek için hazırlıklar hızla yapılmalıdır. Bu hazırlıkların başında, 2013 Haziran halk ayaklanmasından dersler çıkararak, ayaklanmanın yönetimini, önderliğini uzlaşmacıların, teslimiyetçilerin, sosyal reformistlerin eline vermeden kendi ellerinize almaktır.
2013 Haziran halk ayaklanması, uzlaşmacı, teslimiyetçi, sosyal reformistler tarafından, en geri direnme çizgisinde, burjuvazi için kabul edilebilir sınırlar içinde tutularak utanç verici bir uzlaşmayla bitirildi. “Bu resmen devrim”, “galiba bu kez başarıyoruz” diyen umut dolu emekçilerin tarihsel devrim hakkı bir tas çorbaya satıldı.
Aynı duruma düşme hakkımız yok, düşmemeliyiz. Bunun yolu, işçi sınıfına, emekçi kitlelere, ezilen halklara devrim ve iktidar yolunu gösteren TKEP/Leninistin bayrağı altında, onun etrafında toplanmak, Leninist Partinin devrimci politikaları yolundan yürümektir.
Ayaklanma, burjuva düzeni, kapitalist sistemi yıkan, iktidarı işçi sınıfı ve emekçilerin eline veren bir devrim düzeyine ulaştığında zafere ulaşmış olur. Emekçi sınıflara, yoksul kitlelere, ezilen halklara bu hedefi göstermek, bu yolda onlara önderlik etmek devrimci öncü işçilerin ve devrimci gençliğin tarihsel görevidir.
.......
Bu dönemde “reformları öne çıkaralım bunlar daha gerçekleşebilir; devrim uzun vadelidir, sonra devrime de sıra gelir” diyenler çıkacaktır. Onların bu yolu, burjuva sınıfa egemenliğini tekrar ayağa kaldırması ve sağlamlaştırması için ihtiyaç duyduğu zamanı kazandıracak yoldur. Bu reformlar yolu, emekçi sınıfların tarihsel devrim hakkını bir tas çorbaya satma yoludur. Bu yol, anlık, geçici “başarılar” uğruna geleceği feda eden yoldur. Bu yol, çökmekte olan burjuva düzeni, bir kaç reform pahasına ayağa kaldırma yoludur.
TKEP/Leninist devrimci öncü işçileri, sınıf bilinçli işçileri, devrimci gençliği ve birleşik devrimin tüm güçlerini tam tersi bir yoldan, devrimci yoldan, devrim yolundan yürümeye çağırıyor. Burjuva düzeni, burjuva sınıf egemenliğini, kapitalist üretim biçimini, faşist devleti dinci faşist iktidarla birlikte bir devrimle yıkarak tüm iktidarı ele geçirmek birinci ve ilk hedefimiz olsun. Bu hedefle birlikte tüm sağlık sistemini, tüm fabrikaları, bankaları, büyük toprakları, tüm zenginliği kamulaştıralım.
Bizi kurtuluşa götürecek devrimci politika budur!”
Bildirinin tamamına www.leninist.net adresinden ulaşabilirsiniz.