Halk arasında olumsuz sonucu önceden belli olan adımlar için "bile bile lades" deyimi kullanılır. Bugün seçim parodisine ortak olanlar için yerli yerine oturan bir kavram. Kim hangi gerekçeyle olursa olsun, eğer 24 Haziran seçimlerinde sandığa gitmeyi düşünüyor ve bununla yetinmeyip halklara, bu şekilde kurtuluşun mümkün olduğunu söylüyorsa; onları hararetle oy vermeye çağırıyorsa, "bile bile lades" oluyor; hem kendini hem de halkları kandırıyor.
Durum tam da bunu gösteriyor; zira devletin başındaki şahıs, katıldığı bir televizyon programında açık açık, "sistemi tıkayacak herhangi bir gelişmeye izin vermeyiz. 7 Haziran'da sistemin önünü açtım(...), sizin dediğiniz anlamdaki bir neticeye göre(yani seçimleri kaybetme ihtimalleri dahilinde-bn), hazırlıklarımız şüphesiz olacaktır. A, B, C planlarımız var" dedi.
Daha ne desin! Seçimi kaybetmesi durumunda, daha önce yaptığı gibi, sonuçları tanımayacağını açık açık söylüyor...Demek ki, karşı-devrim cephesinden her şey net. Peki bunun karşısında, anti-faşist cephede durum ne? Hala bu cephede olduğunu iddia edenlerin, 24 Haziran akşamı ya da 25 Haziran sabahı, her halükarda "zaferini" ilan etmeye hazırlanan karşı-devrim cephesine karşı nasıl bir tutum alacaklar?
"Sarayı şimdiden boşaltın; 24 Haziran sonrası zaten orada oturamayacaksınız" diyenler acaba kendi söylediklerine kendileri inanıyorlar mı? Dinci faşist iktidarın başındaki adamın “hay hay buyrun siz oturun” diyeceğini mi düşünüyor? Böyle düşünenlerin, eğer kasıtlı yalan -ki burjuva partiler tam da bunu yapıyorlar- söylemiyorlarsa, akıl sağlıklarından şüphe etmeli.
Herkes biliyor ki gemi su alıyor. İktidardakiler yalanla dolanla dahi yönetemiyorlar. Seçimleri erkene almaları bunun sonucu. Sistemin çürüdüğünü ve ayakta kalabilmek için işçi sınıfı ve emekçilere açtıkları iç savaşı daha da boyutlandırmaktan başka bir seçenekleri yok. Seçimlerden hangi sonuç çıkarsa çıksın sermaye sınıfının ve onun devletinin işçi sınıfı ve emekçilere, yoksul Kürt Halkına saldırılarını yoğunlaştıracağını; yoksul alevileri, emekçi kadınları ve emekçi çocuğu gençleri, öğrenci gençliği ezmeye devam edeceklerini herkes biliyor.
Seçimlere katılmaktan ve var olan "ittifak" ya da adaylardan birine oy vermekten başka seçenek olmadığını söyleyenlere Leninistler, halkları aldatmayın, gerçekleri söyleyin diyor. Seçim yoluyla dinci faşist iktidarın yıkılabileceğini, başındaki adamın gidebileceğini ileri sürenlere Leninistler, “ne kendinizi ne halkları kandırın” diye sesleniyor. Dinci faşist iktidarın, başındaki adamın saltanatının yıkılmasının tek yolu var: Zora dayalı devrim.
Halkların, nüfusun büyük çoğunluğunun dinci faşist iktidardan, onun başından, baskı ve sömürü düzeninden nefret ettiği, bunlardan kurtulmak için ileri atılmaya hazır olduğu herkes görüyor, kabul ediyor. Bir ayaklanmanın koşulları; bütün bunları bir ayaklanmayla süpürmenin koşulları fazlasıyla var. Bu koşullarda, devrimci bir parti, sandığın değil, devrimin yolunu gösterir.
Dinci faşist iktidarın ve onun başının “yazı da gelse tura da gelse” kazanacağı bu seçim, onlardan kurtulmak için ayaklanmaya hazır kitlelerin sokağa çıkması için “genel bir bahane” oluşturacaktır. Kitleleri, seçim sonuçlarını tanımamaya, sokağa çıkmaya çağırın. Sadece tek devrimci yol olduğu için değil, dinci faşizmden, onun başından, yoksulluktan, baskı ve sömürüden başka kurtuluş yolu olmadığı için de böyle yapmalısınız.
Meclisin hiçbir önemi yok. Zindandaki HDP milletvekillerine bakarak da bunu anlayabilir ve anlatabilirsiniz. Bu gerçeği halklardan gizlemeyin; açıkça söyleyin. Çok değil, bir ay sonra büyük bir hayal kırıklığı yaşamamaları için halklara bu gerçekleri söyleyin! Dinci faşist iktidarı ve onun başını, dayandığı maddi temelle birlikte yıkmak isteyen sokağa çıkmaya hazır olmalıdır.
Bu, bugün devrimci olan tek seçenektir; Şimdi Seçim Değil Devrim Zamanı diyerek yığınları proletaryanın kızıl bayrağı altında toplamak ve sistemle dişe diş bir savaşa tutuşmak... İnsanların dikkatini sandığa değil, sokağa yöneltmek ve devrimci bir hükümet için, devrimci halk iktidarı için mücadeleyi yükseltmek.
Zaman hızla daralıyor, "bile bile lades" olmak istemeyen herkes Leninist saflara!